Kalp manevi ise neden göğüs boşluğunda ayeti var?

Tarih: 26.06.2022 - 20:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Sitenizde kalp düşünür mü diye verdiğiniz cevapları okudum, size göre manevi bir kalp ve maddi bir kalp var diyorsunuz ve Kuran-ı Kerim de bu kalp, manevi kalptir diyorsunuz fakat hac suresi 46 ayette sizi çürütmüyor mu?
- Çünkü burada kalp göğüs içerisindeki kalptir diyor bu da biyolojik kan pompalayan kalptir. Gözler kör olmaz göğüsteki kalp kör olur diyor buradaki kalp göğüs kafesi içerisindeki kan pompalayan kalptir yoksa sizin dediğiniz gibi olsa neden göğüs kafesi densin?
- Buna cevap verebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Onlar yeryüzünde gezmezler mi ki akıl edecek kalpleri yahut işitecek kulakları olsun? Fakat kör olan gözler değil, sinelerdeki kalplerdir.” (Hac, 22/46)

a) “Akıl edecek kalpleri” mealindeki ifade, bu kalbin et parçası olmadığı açıktır. Zira bu et parçasının akıl olduğuna dair elimizde hiçbir bilimsel veri yoktur.

b) “Fakat kör olan gözler değil, sinelerdeki kalplerdir.” mealindeki ifadede baştaki gözler ile sinelerdeki kalp gözleri karşılaştırılmıştır. Bu ise maddi gözler ile manevi kalp gözlerinin karşılaştırılması demektir. Kalp gözü denilen basiret gözü manevi olduğuna göre, bulunduğu kalbin de manevi olmasını gerektirir. (bk. Razi, Maverdi, İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri)

c) Bazı âlimlere göre, ayette söz konusu edilen akıldan maksat ilimdir. Çünkü ilmin mahalli ise kalptir. (Razi, Zuhayli, ilgili yer)

d) Kalp, iki anlamda kullanılan bir kavramdır. Birincisi, kanı pompalayan biyolojik bir varlığa sahip olan ve çam kozalağı şeklinde tasvir edilen bir organımızdır. Bu organ insanlar ve hayvanlarda müşterektir.

İkincisi ise manevidir, yani biyolojik olmayan, duygu ve düşüncenin de merkezi olan, aklı, vicdanı da kapsayan bir latifedir.

Bediüzzaman’ın şu ifadelerinde de "kalp" kavramı bağlamında, akıl ile vicdan karşılaştırılması yapılarak, aralarındaki yakın ilişkiye işaret edilmiştir:

"Kalpten maksat, sanavberî (çam kozalağı şeklinde) bir et parçası değildir. Ancak (kalb öyle) bir latife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı vicdan; makes-i efkârı dimağdır. Binaenaleyh o latife-i Rabbaniyeyi tazammun eden o et parçasına kalb tabirinden şöyle bir letafet çıkıyor ki; o latife-i Rabbaniyenin insanın maneviyatına yaptığı hizmet, cism-i sanevberînin cesede yaptığı hizmet gibidir. Evet, nasıl ki bütün aktar-ı bedene mâ-ül hayatı neşreden o cism-i sanevberî bir makine-i hayattır.” (bk. İşaratü'l-İ'caz, s. 77-78)

e)  İmam Gazali de kalbin hem (ma'kes-i efkârı dimağ olduğu için) bilginin hem de (mazhar-ı hissiyatı vicdan olduğu için) ahlakın kaynağı olduğunu ifade eder.

Buna göre, riya, kibir, nifak, küfr, haset gibi olumsuz davranış eğilimleri kalpte ortaya çıktığı gibi, ihlâs, tevazu, takva, tövbe, sabır, şükür, muhabbet, rıza, tevekkül vb. hâllerin hepsinin merkezi de kalptir. (Gazali, İhya, 3/3-4)

“Biz cehennem için (netice itibariyle cehennemi hakeden) cinlerden ve insanlardan öyle kimseler yarattık ki, onların kalpleri vardır, ama bu kalplerle idrak etmezler, gözleri vardır onlarla görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler.” (Araf, 7/179)

mealindeki ayetten de kalbin aklı da ihtiva eden bir kavram olduğunu görmek mümkündür. Çünkü idrak etmek aklın bir fonksiyonudur ve bir ilim gerektirir. İlim ve idrak ise aklın işidir. Razi’nin ifade ettiği gibi, kalbin idrak sahibi olması, onun ilim mahalli olduğunu da göstermektedir. (Razi, ilgili ayetin tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız:

Ezberlemenin yeri beyin mi kalp mi?

Kur'an'da geçen "kalp" kelimesi, beyin anlamında mıdır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun