Hamileliğin, gebeliğin en uzun müddeti 4 sene mi?

Tarih: 05.06.2025 - 07:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Duyduğuma göre Şafii mezhebinde hamileliğin en uzun müddetti dört seneyimiş ve bu konu hakkında aşağıdaki Şafii ve Hanbeli eserlerinde malûmat veriliyormuş
- RAVZATÜ’t-TÂLİBÎN Minhâcü’ṭ-ṭâlibîn El-fıkhül Menheci El muğni.
- Ayrıca İmam Şafii Hazretleri de bu konuda şöyle buyurmuş وبه قال الشافعي وهو المشهور عن مالك ان أقصى مدة الحمل أربع سنين İmam Şafii de aynı görüşü ileri sürmüş, Malik'in meşhur görüşüne göre ise hamileliğin azami süresi dört yıldır. İmam Şafiiin bu sözünün kaynağını bilmiyorum.
- Ayrıca İmam darakutninin eserinde Hazreti Aişeden hamileliğin süresinin en fazla 2 yıl olduğuna dair bir rivayet var yine hazreti Ömer döneminde evine 2 yıldır gelmeyen bir adam hanımını hamile olarak görüyor ve çocuk doğduktan sonra “Kabe'nin Rabbine yemin olsun bu benim çocuğum” diyor.
- İbn-i Sina da Eş-Şifa adlı kitabından naklediyor İbni Sina diyor ki ben 4 yıl hamile kalınıp dişleri çıkmış bir şekilde doğum yapıldığını bizzat gördüm, diyor.
- Başta Şafii mezhebi olmak üzere 4 mezhepe göre Hamileliğin en az ve en çok müddeti ne kadardır ve ulemaın bu konudaki delileri nedir, bu konuyu izah edebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kocanın vefatı veya boşamadan sonra hamileliğin azami sürenin dokuz ay, bir, iki, üç, dört, beş sene, hatta daha fazla olduğuna dair görüşler vardır.

Ayet ve hadislerin açıkça süre belirtmediği bu konuda, Hz. Aişe (r.anha) validemizden nakledilen ceninin anne karnında iki yıldan fazla kalamayacağı rivayeti bir tarafa bırakılırsa, bu görüşlerin daha çok gözleme ve o dönemin tıbbî bilgilerine dayandığı, dört, beş yıl gibi uzun sürelerden söz edilmesinin ise bazı nadir olaylar veya duyumlar yanında özellikle ihtiyat ilkesini dikkate almaktan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Günümüzde İslâm ülkelerinde yapılan yasal düzenlemelerde genellikle bu süre mutat gebelik müddetine biraz ihtiyat payı eklenerek 365 gün şeklinde belirlenmiştir.

Zifaf veya halvetten sonra erkek vefat eder yahut ister ricî ister bain talakla karısını boşarsa, nesebin kendisine bağlanması doğumun vefat veya talak tarihinden itibaren hamileliğin azami süresi içinde olması şartına bağlıdır.

Hanefîler, kadının iddetinin bittiğini bildirip bildirmemesi durumlarını ayırt ederek henüz iddetinin bittiğini bildirmemişse hamileliğin azami süresi içinde, ricî talakta ise kocanın talaktan döndüğü kabul edilerek, bu süreden sonra bile olsa doğum yapması hâlinde çocuğun nesebinin kocaya ait olacağına hükmetmişlerdir.

Kaynaklar:

- Zekiyyüddin Şabân, el-Aḥkâmü’ş-şerʿiyye li’l-aḥvâli’ş-şaḫṣiyye, Bingazi 1989, s. 574- 579.
- Erbay, Celal, İslâm Hukukunda Küçüklerin Himayesi, Göytürk Yayınları, Bakü,1995, s.129.
- Karaman, Hayreddin, Mukayeseli İslâm Hukuku, İz Yayınları,8. Baskı; İstanbul 2013, 1/394.
- İbn Kudâme, Ebû Abdillâh Şemsüddîn b. Ahmed b. Abdilhâdî es- Sâlihî, el- Muğnî, Kahire 1970, 7/121.
- Zuhaylî, İslâm Fıkıh Ansiklopedisi, 10/14-15.
- DİA, Neseb md.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun