Kur'an'da geçen "kalp" kelimesi, beyin anlamında mıdır?
- Öncelikle sitenizdeki yazıyı okudum. Yalnız mecazi anlamlarda da söylenilen ayetlerden de bahsedilmiş. Diyanet işleri Hac 46 meali =
"Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur. "
- Bu ayette mecazi anlama çekilecek bir şey yoktur. Bizzat düşünecek kalpleri yoktur denilmektedir. Kalbin düşünecek bir fonksiyonu yoktur. Beyin düşünür ve bunu şu an kimse inkar edemez. Bu bilimsel bir gerçektir. Kalpler kilitli, kalpler mühürlü v.s. bunları mecazi anlama çekmek neyse ama hac 46'daki geçen ayet, bizzat bildiğimiz kalbin düşünen organ olduğunu söyler. Bu inanış Sümerlere kadar giden bir inanıştır. Mumyalamada bile beyine hiç önem verilmediği için, paramparça edilirdi ve sadece kalp yerine konulurdu. Beynin fonksiyonları 17.yy belirlenmeye başlanmıştır ve bunda kalbin hiç bir görevi yoktur. Mesela korktuğumuza beynimizdeki amigdala dediğimiz kısım faaliyete geçer ve vücuda gönderilen sinyaller değişir. Mesela o an insanın ayakları boşanır, eli ayağı titrer ve KALBİ HIZLI ATMAYA başlar. Ama bu kalp korktuğu için değildir. Beynin amigdalası tetiklendiği içindir. El ayak boşanınca, elin ve ayağın korktuğunu çıkartamayacağımız gibi, kalbinde korktuğunu düşünemeyiz. Her şey beyinde biter. İnsan beyinde görür, beyinde duyar, beyinde düşünür. Bu gerçek 7.yy bilinmiyordu ve Hac 46'da bizzat düşünen organın mecazi değil de, gerçek anlamda kalp olduğu söylenmektedir. Kaldı ki bir sonraki kelimede "işitecek kulakları olsun?" dur. Yani işiten organ kulaktır. Bu gerçek anlamdadır ve düşünen şey ise kalptir. Bu ayette kalbin düşünen organ olduğu apaçık bellidir. Ama düşünen organ kalp değil beyindir.
- Ben ön yargıyla yaklaşmıyorum. Mantığım ne derse onu söylüyorum. Buradan başka anlam çıkmıyor?
Değerli kardeşimiz,
a. Soruda yer alan ayetin meali şöyledir:
“Bu inkârcılar, hiç mi yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar ki, düşünüp taşınacak kalplere ve gerçeğin sesini işitecek kulaklara sahip olsunlar. Şu bir gerçektir ki, kör olan yüzlerdeki gözler değil; asıl kör olan sinelerdeki gönüllerdir.” (Hac, 22/46)
- Ayette yer alan “düşünüp taşınacak kalpler” ifadesi, açıkça kalb sözcüğünün aklı da içine alan geniş bir kavram olduğunu göstermektedir.
b. Asıl mesele, Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğuna inanıp inanmamakla alakalıdır. Onun Allah’ın sözü olduğunu gösteren yüzlerce delil vardır. Önemli kısmı sitemizde de yer almıştır. Bu delillere dayanarak Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna inanan bir kimsenin onda bir yanlışın olduğunu elbette düşünmesi söz konusu olmaz. Ve bu ayette olduğu gibi, doğru yorumu mümkün olduğu sürece onu bulmaya çalışır.
Sonsuz ilim ve hikmeti sahibi olan Allah’ın çam kozalağı şeklindeki kalb ile akıl ve vicdanı da ihtiva eden kalbin farkını bilmemesi mümkün mü? “Yaratan hiç bilmez olur mu?” (Mülk, 67/14).
c. Kalb, iki anlamda kullanılan bir kavramdır. Birincisi, kanı pompalayan biyolojik bir varlığa sahip olan ve çam kozalağı şeklinde tasvir edilen bir organımızdır. Bu organ insanlarla hayvanlarda müşterektir.
İkincisi ise, manevi, biyolojik olmayan duygu ve düşüncenin de merkezi olan, akıl, vicdanı da kapsayan bir latifedir.
d. Bediüzzaman’ın şu ifadelerinde de "kalp" kavramı bağlamında, akıl ile vicdan karşılaştırılması yapılarak, aralarındaki yakın ilişkiye işaret edilmiştir:
"Kalbden maksad, sanavberî (çam kozalağı şeklinde) bir et parçası değildir. Ancak (kalb öyle) bir latife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı vicdan; ma'kes-i efkârı dimağdır." (yani, Kalb: Rabbimiz tarafından hikmetle yaratılan öyle manevi bir mekanizmadır ki, hem duyguların tezahür ettiği vicdanı, hem de aklın idrak misyonu ve tefekkür sisteminin yeri olan dimağı da içine almaktadır.) (bk. İşârâtü'l-İ'caz, Mühürlenen Kalpler, s. 77)
"Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünûn-u medeniyedir. İkisinin imtizacından hakikat tecelli eder. İftirak ettikleri vakit; birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder." (bk. Münâzarât, / İçtimâî Reçeteler-II, 81)
e. “Biz cehennem için (netice itibariyle cehennemi hakeden) cinlerden ve insanlardan öyle kimseler yarattık ki, onların kalpleri vardır ama bu kalplerle idrak etmezler, gözleri vardır onlarla görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler.” (A'raf, 7/179) mealindeki ayetten de kalbin aklı da ihtiva eden bir kavram olduğunu görmek mümkündür. Çünkü, idrak etmek aklın bir fonksiyonudur ve bir ilim gerektirir. Razi’nin ifade ettiği gibi, Kalbin idrak sahibi olması onun ilim mahalli olduğunu da göstermektedir. (Razi, ilgili ayetin tefsiri)
Demek ki, -biyolojik olmayan- Kalb, hem aklı hem de duyguları barındıran bir merkezdir. Bu merkez ister beyinin bir yerinde yer alsın, ister başka ruhi bir boyutta varlığını sürdürsün fark etmez. Farklı olan şey, Kur’an’da kullanılan kalbin, biyolojik kan pompası hükmündeki kalbin dışında bir mekanizma olduğu gerçeğidir.
f. İmam Gazalî, altıncı his çerçevesinde değerlendirdiği basiret mefhumunu açıklarken, kalb, nur, akıl gibi sözcüklerin birbirinin yerine kullanılabileceğini, bunların teşhis ve tayini konusunda bir tartışmanın yersiz olacağını ifade etmektedir. (bk. İhya, 4/289)
g. Kur’an’ın kullandığı kalb kavramı, latife-i rabbanî denilen manevî kalbi de, aklı da ulvî duyguların merkezi olan ruhu da içine alacak geniş bir kapsama sahiptir. Nitekim, Kur’an’da -fiil şekli hariç- “akıl” kelimesi hiç kullanılmamıştır. Demek ki, kalb sözcüğü onu da ifade etmektedir.
h. Kur’an’da kalbin tarifi yapılmamakla beraber, İslam alimleri ayet ve hadislerin ışığı altında akıl ve kalbin yerini, aklın kalp ile olan ilişkisi konusunda değişik görüşler ortaya koymuşlardır.
- İbn Hacer el-Askalanî’nin de içinde yer aldığı bir kısım alimlere göre, akıl kalptedir. Yani kalp manevi bir mekanizma olup aklı da içine almaktadır.
Bu alimlere göre:
1) “Elbette bunda, içinde bir kalb taşıyan veya zihnini derleyip toplayarak can kulağıyla dinleyen kimseler için alacak bir ders vardır.” (Kaf, 50/37) mealindeki ayette yer alan Kalb kelimesi, akıl manasında kullanılmıştır. İbn Hacer’e göre, çoğu tefsirciler bu ayette yer alan kalbi akıl olarak anlamışlardır. (bk. Taberi, Maverdî, Kurtubî, İbn Kesir, Celaleyn, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
Kur’an’ın bu ifadesi, aklın kalpte karar kıldığını, kalpten kaynaklandığını göstermektedir. (bk. İbne hacer, Fethu’l-Bari, 1/129)
2) Rivayete göre, İbn Abbas da bu ayetteki kalb sözcüğünü akıl olarak açıklamıştır. Ünlü dil bilgini Ferra, İbn Abbas’ın bu görüşünü desteklemiş ve Arapça’da kalbin akıl manasında kullanıldığını belirtmiştir. (bk. Ferra / Bağevî, ilgili ayetin tefsiri)
- Son olarak diyeceğimiz şu ki; her bilmediğimiz bir konudan ötürü, imanımız kaçıracak şüpheler akıl ve kalbimize giriyorsa, vay bizim halimize! Materyalist bir fencinin veya filozofun sözüne tereddütsüz yaklaşan bir kimsenin, Allah’ın ve onun elçisinin sözlerini şüphe ile karşılaması imanla bağdaşır bir şey değil.
Allah cümlemizi hakiki ve tahkiki iman sahibi olmaya muvaffak kılsın. Âmin.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ezberlemenin yeri beyin mi kalp mi?
- Ayette geçen sine ve kalbin farkı nedir?
- Lamı cimi yok, ne demek?
- Kalp manevi ise neden göğüs boşluğunda ayeti var?
- Aklen tasdik ile kalben tasdik farklı mı?
- Duyguların beynin fonksiyonu olduğu halde Kur’an’da kalbe atfedilmesinin, hadiste “İnsandaki et parçası düzelirse beden düzelir.” denilmesinin o zamanki Arap bilgisini yansıttığı iddiasına ne dersiniz?
- Kuran’da geçen kalp kelimesi akıl anlamında mı?
- Kalb, sadr, fuad ve lübb ne demektir?
- Ben, kainata, yere göğe sığmadım, fakat müminin kalbine sığdım, hadisi kutsisi mevzu mudur?
- KALB
Yorumlar
ALLAH razı olsun,güzel açıklama olmuş.
Sayın hocam " Kur'an'da geçen "kalp" kelimesi, beyin anlamında mıdır?" sorusuna verdiğiniz cevabı okudum ve gerçekten sorgulayan kişileri ikna edecek şekilde anlatmışsınız.Allah razı olsun sizden.Cevabınızda geçen bir bölüme katılmadığımı da söylemek isterim.Çünkü bence inancını sağlam temellere oturtmak isteyen bir insanın soru sormasından doğal bir şey yoktur. Bu soruyu soran kardeşimiz sorusunda da anlattığı gibi bir ikilem yaşıyor ve mantığı ona bu soruyu sorduruyor. Siz bu soru karşısında ne diyorsunuz? " Asıl mesele, Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğuna inanıp inanmamakla alakalıdır. " diyerek niyet okuyup soru soran kişiye "Sen önce Kur'anın Allah kelamı olduğunu kabul et" mesajı veriyorsunuz.Sorgulayan insanın sonunda doğruyu bulacağını siz de biliyorsunuz.Bırakın insanlar niyetlerine bakmadan ön koşulsuz size istediği soruyu sorsunlar. Genel olarak cevabınıza katkı da bulunmak adına şunları söylemek istiyorum.Dilimize yerleşmiş kalp ile ilgili onlarca Deyim , Atasözü ve Özdeyiş olduğu hepimizin malumudur. Günlük yaşantımızda sık sık kullandığımız kalple ilgili deyim ,atasözü ve özdeyişleri insanlar kullandığı dile yansıtırken gerçekten öyle hissettikleri için kullanmışlar ve bu kullanılan dilin zenginliği olmuş.Yoksa deyim ,atasözü ve özdeyişler, Kur'an 'da bulunan kalbe ilişkin ayetler okunduktan sonra ortaya çıkmış değildir.Öyle olsa kalbin organ fonksiyonu dışında insanın hissiyatına yansıyan müslüman olmayan düşünürler tarafından söylenmiş özdeyişlerin olduğunu ve başta ingilizce dili olmak üzere her dile bu duygunun yansıdığını görüyoruz.Bence Allah tarafından her insana verilmiş vicdan ve adalet duygusu her ne kadar insan beyninin fonksiyonları ile oluşsa da insanoğlu bu duyguyu kalbinde hissettiği için bunu kendini ifade ederken konuştuğu dile de yansıtmıştır.Aşağıda yazılı kalple İlgili deyim , atasözü ve özdeyişler okuduğunda kalbin organ fonksiyonu dışında ,insanın hissettiği manevi bir yönünün de olduğunun kabulü gerekir.Sonuç olarak insanı yaratan Allah onun bazı duyguları nasıl ifade edeceğini de bildiği için insanın anladığı dilden buyuruyor ve ayetlerinde geçen kalbi sizin de detaylı açıkladığınız gibi organ fonksiyonu anlamında kullanmıyor.
Kalple İlgili Deyimler ;
Kalp ağrısı: Bu deyim daha çok Aşktan ileri gelen elem, acı manasında kullanır.
Kalp kırmak: Gönül kırmak, incitmek, üzmek manasında kullanılır.
(Birinde) Kalp olmamak: Acıma duygusu, merhamet olmamak anlamında kullanılır.
Kalbe dokunmak: İç acısı vermek, hüzünlendirmek, duygulandırmak manasında kullanılır.
Kalbi burulmak: İçten, samimi bir şekilde üzülmek anlamında kullanılan bir deyimdir.
Kalbi bütün: Açık kalpli, dürüst, içi dışı bir manasında kullanılan bir deyimdir.
Kalbi çarpmak: Kalbi çok vurmak, çok atmak anlamında kullanılır.
Kalbi kanamak: Çok üzüntü duymak, çok hüzünlenmek manasında kullanır.
Kalbi sıcak: İçten, samimi (sıcak kalpli) anlamında kullanılır.
Kalbi temiz: Kötü niyet ve düşüncesi olmayan (temiz kalpli), içinden kötülük geçmeyen manasında kullanılan bir deyimdir.
Kalbi zengin: Elinde olsa her şeyi vermeye hazır olan, gönlü zengin manasında kullanılır.
Kalbinden kopmak: İçinden gelmek, anlamında
Kalbine doğmak: İçine doğmak, hissetmek anlamında
Kalbine girmek: Sevisini kazanmak anlamında kullanılır.
Kalbine göre: Başkaları için beslediği duygulara göre.
Kalbini açmak: Duygu ve düşüncelerini açıklamak, yansıtmak manasında.
Kalbini dinlemek (kalbinin sesini dinlemek): Duygularıyla davranmak, duygularına göre hareket etmek manasında kullanılır.
Kalbini kazanmak: Güzel bir sözle ya da ince bir davranışla kendine bağlamak, kendini sevdirmek.
Kalbini okumak: Duygu ve düşüncelerini kavramak, niyetlerini, ne düşündüğünü anlamak manasında kullanılan bir deyimdir.
Kalpleri bir olmak: İki farklı anlamı vardır. 1. Birbirini sevmek. 2. Aynı şeyi düşünmüş olmak.
Kalpten gelen: İçten ve samimi olarak.
Kalple İlgili Atasözleri :
Kalp kalbe karşıdır: Birbirine kalpten bağlı, birbirini gönülden seven iki kişiden biri diğeri için ne düşünüyorsa o da beriki için aynı şeyi düşünür.
Kem göz, kalp akçe sahibinindir: Yakışıksız ve tutarsız sözün müşterisi olmaz. Söz insana leke getirir. Bunun gibi, insanlar her eline tutuşturulan parayı hemen cüzdanlarına koymaz, sahtemi, değilmi diye incelerler. Sonuç olarak kötü sözü kalp akçeyi kimse kabul etmez. Bunlar yine sahiplerine çevrilir.
Gönülden gönüle (kalpten kalbe) yol vardır (kalp kalbe karşıdır):İnsanların kalpleri bileşik kaplar kanununu andırır. Birbirine açık bir kanalcıkla bağlı olan kaplardan birine hangi sıvı konulursa, diğer kaplara aynı sıvı geçer. Kalplerde bu özelliği taşır. Birbirine bir takım duygularla bağlı olan iki kimseden biri, öteki için ne düşünüyorsa oda beriki için aynı şeyi düşünür.
Kalpten kalbe yol vardır: Birbirini seven iki gönül birbiri için aynı şeyleri düşünür ve hayal eder.
Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer: kendini bir erkeğe beğendirmek isteyen kadın, ona güzel yemekler hazırlamalıdır.
Kem söz, kalp (kem) akçe sahibinindir: kötü söz söyleyenindir.
Kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur: insanları kırmak ve üzmek, mutlu etmekten daha kolaydır.
Kalp kazanır, kaltaban gönenir: iş becerme yeteneği bulunmayan kişi, düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır.
Kalbin yolu mideden geçer: bir kimsenin sevgisi kazanılmak istendiğinde ona güzel yiyecekler ikram edilmelidir.
Kalp kalbe karşıdır: sevgi karşılıklıdır.
Kalp ile ilgili Özlü Sözler :
”Fikir, kalpten aldığı hızla ilerler.” (Confucius)
”Hiçbir kalp, zorla elde edilmez.” (Jean B. Moliere)
”Büyük fikirler, kalpten doğar.” (Luc Vauvenarques)
”Her kalp, kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir.” (Abdülkâdir Geylani)
”İnsan, kalbinin kölesidir…” (Ali Suad)
”Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez.” (Neşet Ertaş)
”Kalp zaten atıyor, marifet ritmi değiştirebilende.” (Can Yücel)
”Kalp için küçük olay diye bir şey yoktur. Kalp her şeyi büyütür.” (Balzac)
”Sevmek, kalbinize bir kapı takmaktır.” (Howard Thurman)
”Kalp boşaldıkça, kese dolar.” (Victor Hugo)
”Benim bildiğimi herkes bilebilir; ama kalbim yalnızca benimdir.” (Goethe)
”Allah sadece kalbi verir, içini sen doldurursun.” (Şems-i Tebrizi)
”Bir insanı avucunuza almanın en güzel yolu, kalbini kazanmaktır.” (Cordaire)
”Gözlerden kalbe giden yol akıldan geçmiyor…” (Gilbert Chesterton)
”Kalbin gözleri, vücudun gözlerinden çok daha iyi görür.” (Reşat Nuri Güntekin)
”Kalp temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar.” (Hz.Ali)
”Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.” (Kuran-ı Kerim Tegabun Suresi 4. Ayet)
”Sevgiye açık bir kalp kadar, dünyada değerli bir şey yoktur.” (Goethe)
”Kalp kadar yumuşak ve kalp kadar, sert bir şey yoktur.” (G. C. Lichtenberg)
”Akıl maddeyi, kalp manayı fetih içindir.” (Muhammed İkbal)
”Beni anlamaya ve kalbinde saklamaya çalış…” (Franz Kafka)
”Kalp söze başlayınca akıl sağır olur…” (Cenap Şahabettin)
”Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun, belki şarkı söyleyen bir kuş gelip konar.” (Çin Atasözü)
”İyi kalpli olmanın, mükemmel olmaktan daha değerli olduğunu öğrendim.” (Jackson Brown)
Akıl ne kadar ilerlerse ilerlesin, kalbi asla geride bırakmaz.” (Voltaire)
”Kalbimiz benliğimizin iç kabesidir, aklımız her an süratle onu tavaf eder.” (Knematirul)
”Karnı açlardan çok, kalbi açlara acırım.” (Cenap Şehabeddin)
”Kalp kilitlidir, her kalbin anahtarı farklıdır… Ne kadar zorlarsan zorla, yanlış anahtar doğru kalbi açamaz.” (Mevlana)
”Akıl ve dirayetin ak saçlılarınki gibi; ama kalbin masum çocuklarınki gibi olsun.” (Friedrich Schiller)
”Kalbin, muhakemenin asla tanımadığı fikirleri vardır.” (Blaise Pascal)
”Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur…” (Hz. Mevlana) Saygılarımla.
Altan ÜLKÜ