Bal, çiçeklerden yapıldığı halde, ayette bal arılarına neden “Meyvelerden ye!..” denilmektedir?
- Nahl suresi 69. ayette “Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.” denilmektedir. Fakat bazı kimseler buna itiraz ediyorlar. Çnkü arılar meyveleri yemezler, onun yerine çiçekleri yerler.
- Arapça’da çiçek kelimesi varken, neden yüce Allah meyve kelimesini kullanıyor ve bu bilimsel olarak çelişkili değil mi?
Değerli kardeşimiz,
Nahl suresinin 69. ayetinde geçen ve meallerde “meyve” olarak aktarılan kelimenin Arapça aslı “semerat”tır. Bu kelime “SEMER” kelimesinin çoğuludur. Semer ise, ağaç ve bitkilerden yetişen ve meyveleri de içine alan her türlü ürün demektir. (bk. Rağıb, el-Müfredat li Elfazi’l-Kur’an, S-M-R md.)
Buna göre ayetin meali şöyledir:
“Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: 'Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü üründen ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut.' Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alınacak ibret vardır.” (Nahl, 16/68-69)
Arıya yapması ilham edilen "yuvalar"dan maksat, arıların ağaç kovukları gibi uygun doğal mekânlarda veya insanların özel olarak hazırladığı kovanlarda kendi ürünleriyle oluşturdukları petekler ve her petekte bulunan altıgen gözcüklerdir.
Bal arısı, Allah'ın verdiği ilham sayesinde, bizzat kendisinin ürettiği bal mumuyla kendi yuvasını yapmakta, dalak içine milimetrik ölçülerle altıgen prizma şeklinde gözcükler yerleştirmektedir. Ayetteki deyimiyle "her türlü besleyici ürünlerden nektar denilen bal ham maddesi ve çiçek tozu" toplayarak bunları hem kendi tüketimi için hem de bal ve bal mumu yapmak için değerlendirmektedir. Bu arada meyve, sebze ve ekinlerde tozlaşmayı sağlama konusunda da bütün diğer böceklerin toplamından daha fazla iş görmektedir.
Âyette arının ürettiği madde için "şerâb" (şerbet) kelimesinin kullanılması ilgi çekicidir. Arı topladığı nektarı, normal midesinden ayrı, özel olarak bu maksatla yaratılmış bulunan bal midesine toplayıp kovana taşımakta; burada bir genç arı bu maddeyi hortumuyla emip kendi midesine aktarmakta ve onu şerbet kıvamına gelecek şekilde işleme tâbi tutmaktadır.
Artık bal hâsıl olmuştur; bundan sonra şerbet peteklerde bir süre havalandırılarak katılaşması sağlandıktan sonra, üzeri bal mumuyla kapatılıp izole edilmek suretiyle bozulması önlenir.
Böylece Allah'ın lütuf ve ihsanıyla insanlar için besleyiciliği yanında şifa değeri de taşıyan yeni bir besin daha ortaya çıkmış olur.
Bütün bunlar olağanüstü bir sanat kabiliyetinin tezahürü olup Allah'ın yaratıcı kudretini ve hikmetini hesaba katmadan basit bir hayvanın böyle bir eseri ve ürünü nasıl meydana getirebildiği sorusunu cevaplandırmak mümkün değildir.
"İşte bunda da düşünen bir topluluk için delil bulunmaktadır."
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ahzab 33. ayet, evinizde vakarlı olarak oturun demek midir?
- İbn Ebu Davud Kuran’da hata olduğunu söylüyor mu?
- Kuran hiçbir zaman deri üzerine yazılmadı mı?
- “Yer, gökleri ve arasındakileri altı günde yaratan” (Secde, 32/4) ayetinde geçen “Yer ve gök arasındakiler”den kasıt nedir? Hayvanlar ile bitkiler midir?
- Bakara süresi 119 ayette geçen "la tüselü" kelimesi farklı kıraatlerde "la tesel" okununca anlamı değişmektedir. Bu konuyu açıklar mısınız?
- Meleklerin Hz. İbrahim'e gelmesiyle ilgili ayetlerde bir çelişki mi var?
- Köle ve kölenin elindeki her şey, onun efendisinindir, sözü kime aittir?
- Nisa suresi 82. ayet ile nesih arasında çelişki var mı?
- Ahzab Sure 6. ayette "Hz. Peygamber onların babasıdır." şeklinde bir anlam var mıdır?
- Übeyy b. Ka'b'ın neshedilen ayetleri kabul etmemesi, Kur'an'ın eksik olduğunu mu göstermektedir?