Meleklerin Hz. İbrahim'e gelmesiyle ilgili ayetlerde bir çelişki mi var?

Tarih: 02.03.2015 - 03:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hud suresi 70. ayette Hz. İbrahim’in korktuğunu ve meleklerin ona "korkma biz Lut kavmine gönderildik" dediğini söylüyor.
- Fakat Hicr suresinde 53. ayette Hz. İbrahim’in korkması üzerine melekler, "korkma biz sana bilgin bir çocuk müjdeledik", diyorlar. Sonra Hz. İbrahim daha başka görevlerini sorunca melekler Lut kavmine gönderildiklerini açıklamaya başladılar. Buna göre:
a) Bu ayetler çelişmiyor mu?
b) Üstelik Hud suresi 71. ayette karısı güldükten sonra Hz. İbrahim’e Hz. İshak müjdelenmiştir. Halbuki biz biliyoruz ki melekler Hz. İshak’ı müjdeledikten sonra Hz. Sara gülmüştür.
- Bu çelişkileri açıklayabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Hud suresinin ilgili ayetlerin meali şöyledir:

“Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim’e bir müjde ile geldiler ve 'Selâm.' dediler. O da 'Selâm.' dedi ve hemen gidip onlara kızartılmış bir buzağı getirdi. Fakat ellerinin o buzağıya uzanmadığını görünce, onları yadırgadı ve içinde onlara karşı bir korku hissetti. Onlar da: ‘Korkma’ dediler! 'Biz Lût kavmine gönderildik.' O sırada İbrahim’in hanımı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshâk’ı ve İshâk’ın arkasından da Ya’kub’u müjdeledik.” (Hud, 11/69-71)

Ayetlerin meallerinden anlaşıldığı üzere;

- Hud suresinin ilgili ayet grubunda, Meleklerin Hz. İbrahim’e çocuk müjdelemeleri konusu ön plandadır. Surenin 69. ayetinde yer alan “Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim’e bir müjde ile geldiler.” mealindeki ifadesi bunu göstermektedir. Bu müjdeyi verdikten sonra, Lut kavmini helak etmeye gideceklerini de bildirdiler.

Daha sonra, (ayet: 70) Hz. İbrahim’in korkusunu yatıştırmak için, kendilerinin melek olduğunu ve Lut kavmini helak etmek için oraya gideceklerini söylediler. Ve ardından da (ayet: 71) ayakta gülümseyen karısına Hz. İshak’ı müjdelediler.

Buna göre Hud suresinin ilgili ayet grubunda:

1) Önce Hz. İbrahim’e yapılacak bir müjdeden söz edilmiş, fakat müjdenin ne olduğu belirtilmemiştir.

2) Ardından Meleklerle selamlaşan Hz. İbrahim’in hemen gidip misafirlerine bir buzağı kesip onları yemeğe davet ettiğine yer verilmiştir.

3) Üçüncü sahnede Hz. İbrahim yemek yemeyen misafirlerinden korktuğu ve onların da onun bu korkusunu izale etmek için Lut kavmine gideceklerini bildiren ifadelerine yer verilmiştir.

4) Son sahnede, Hz. İbrahim’in karısına çocuk müjdesi verilmiştir.

Hicr suresi:

“(Resulüm!) Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver. Hani melekler onun (İbrahim’in) yanına girdikleri zaman, 'Selâm.' demişlerdi. İbrahim de onlara: 'Biz sizden hakikaten korkuyoruz.' demişti. Melekler, ‘Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz.’ dediler.” (Hicr, 15/51-53)

(İbrahim) ‘Ey elçiler! Peki işiniz nedir?’ dedi. Melekler, ‘Biz suçlu bir kavme (cezalandırmak için) gönderildik.’ dediler.” (Hicr, 15/57-58).

Bu ayetlerin meallerinden anlaşılacağı gibi:

Hicr Suresinin ilgili ayet grubunda sırasıyla şu sahnelere yer verilmiştir:

1) Hz. Peygamber'den, “İbrahim’in misafirlerinden” haber vermesi istenmiştir (ayet: 51).

2) İkinci sahnede, gelen misafirler (melekler) selam verdiklerinde, Hz. İbrahim, kendilerinden korktuğunu söylediği, onların da kendine korkmamasını (korkutmak için değil, bilakis) kendisine çocuk müjdelediklerini söyledikleri bilgisi verilmiştir (ayet: 52-53).

3) Üçüncü sahnede, Hz. İbrahim’in işlerinin ne olduğunu sorması üzerine, Melekler Lut Kavmine gideceklerini söyledikleri bilgisine yer verilmiştir.

- Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, her iki surede de aynı konular işlenmiştir. Ancak, Hud suresinde önce kısaca müjdeden söz edilmiş, sonra selamlaşma, sonra korku ve müjdenin “oğlan” müjdesi olduğuna yer verilmiştir.

- Kur’an’da îcaz (veciz ifadeler) i’cazın bir parıltısıdır. Bu iki surede de bu veciz ifadelere şahit olmaktayız. Mesela:

- Hicr suresinde: Selamlaşma faslından hemen sonra Hz. İbrahim’in  korkusuna yer verilmiştir. Hud suresinde ise, selamlaşma faslından sonra kurulan yemek sofrasında bu korkudan söz edilmiştir. Burada bir çelişki yoktur.

Demek ki, Hicr suresinde selamlaşma faslından sonra “buzağının kesilmesi, sofranın kurulması ve korkunun misafirlerin yemeğe el uzatmamalarından kaynaklandığına” dair bilgiler belirtilmemiştir.

Hud suresinde ise, daha detaylı bir şekilde konu açıklanmış ve bu sahneye de yer verilmiştir. Şu bir hakikattir ki, Kur’a’ın ayetleri birbirini yok etmez, tamamlar, tekmil eder.

Buna göre, bu iki surenin ifadelerinin toplamını nazara alarak, Kur’an’da şu bilgileri öğreniyoruz:

“Hz. İbrahim, meleklerle selamlaştıktan sonra, onlara buzağı kesmiş ve yemeğe buyur etmiştir. Ancak misafirlerin yemeği yememeleri üzerine onların insan olmadıklarını düşünmüş / belki de melek olduklarını tasavvur etmiş ve -hayatında gördüğü pek çok korkunç imtihanları da düşünerek- başına yeni bir imtihanın geleceğinden korkmuştur.”

- Keza, Hud suresinde “Melekler, Hz. İbrahim’in sofrada cereyan eden bu korkusundan dolayı, Lut kavmine gidecekleri bilgisine yer verilmiş ve ardından da karısına çocuk müjdesi verilmiştir.

Hicr suresinde ise, selamlaşma faslından sonra korktuğu bildirilen Hz. İbrahim’e çocuk müjdesi verilmiş ve ardından da (Hz. İbrahim’in bir sorusu üzerine), Lut kavmine gideceklerini bildirmişler.

Demek ki, bu ifadelerden de şunu anlıyoruz ki: “Hz. İbrahim, sofrada oturan misafirler yemek yemeyince korkmaya başlamış, melekler ona hem bir oğlan müjdelemişler, hem de Lut kavmine gideceklerini söylemişlerdir.”

- Şunu unutmamak gerekir ki, hiç bir surede korkuyu izale etmek için meleklerin gösterdikleri husus, ne sadece oğlan müjdesi ne de yalnız Lut kavmine gitmek olduğu bildirilmemiştir. Yani, burada herhangi bir kısıtlama, bir hasır/bir tahsis söz konusu edilmemiştir.

- Bu tür farklı ifadelere çelişki denemez. Çünkü, bir yerde verilen bilgi diğer yerde verilen bilgiyle bir çelişki oluşturacak konumda değildir.

Burada yalnız konuların sırası değiştirilmiştir. Belagat ilminde buna “tefennün sanatı” denir. Yani aynı konuyu işlerken farklı ifadelere yer vermek edebiyatta güzel kabul edilen bir husustur. Özellikle bu farklı ifade ayrıca harika bir bilgi içeriyorsa, bunun güzellik boyutu daha da artar.

Cevap 2:

“Üstelik Hud suresi 71. ayette karısı güldükten sonra Hz. İbrahim’e Hz. İshak müjdelenmiştir. Halbuki biz biliyoruz ki melekler Hz. İshak’ı müjdeledikten sonra Hz. Sara gülmüştür. Bu çelişkileri açıklayabilir misiniz?” sorusuna gelince;

- İslam alimlerine göre, bu ayette ifade edilen husus şöyledir: Meleklerin Lut kavmine gideceklerini duyunca Hz. Sara sevincinden gülmüştür. Melekler, âdeta “bu müjdeyi ikiye katlıyoruz” diyerek ona bilge bir oğlanı da müjde verdiklerini belirtmişlerdir. (bk. Razi, Hud:71. ayetin tefsiri)

Bununla beraber, bazı İslam alimlerine göre, Hz. Sara’nın gülmesi, kendisine verilen oğlan müjdesiyle ilgilidir.

Bu alimlere göre ifadenin aslı: “Melekler, kendisine oğlanı müjdeledikleri için, Sara sevincinden güldü.” şeklindedir. Ancak ifadenin bu şeklinde bir takdim-tehir vardır.

Fahreddin Razi, bu görüş dahil saydığı 7-8 görüşün hepsi için, bunların doğru olmadığını, en doğrusunun ilk değerlendirme (ilk aktardığımız) olduğunu bildirmiştir. (Razi, a.g.y)

- Şunu da belirtelim ki, sorudaki bilginin kaynağı, Kitab-ı Mukaddes’tir. Orada şu ifadelere yer verilmiştir:

“Ve (melekler) ona dediler: Karın nerede? Ve dedi: İşte çadırda. Ve (melek) dedi: Gelecek sene bu mevsimde mutlaka senin yanına döneceğim ve işte karın Sara’nın bir oğlu olacaktır. Ve Sara onun arakasında olan çadırın kapısında dinliyordu.(...) Ve Sara: İhtiyar olduktan sonra bana sevinç olur mu? Efendim kocamıştır, diyerek içinden güldü.” (bk. Tekvin, 18/9-12)

- Bazı İslam alimleri Kitab-ı Mukaddes’in bu beyanını da nazara alarak, bu ayette söz konusu edilen “Sara’nın gülmesi” Hz. İshak’ı müjdelemekten dolayı değil, ardından Hz. Yakub’u müjdelemelerinden ötürüdür. Yani, beşaret, İshak’a atıf yapılan Yakub içindir.

Buna göre, Sara önce Hz. İshak’la müjdelenmiş ve sevincinden gülmüştür. Ardından da Hz. Yakub ille müjdelenmiştir.

Kur’an’ın ifadelerindeki îcaz (veciz konuşmak)tan dolayı, tebşir/müjdeleme işi yalnız bir defa zikredilmiştir. (krş. İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun