Tanrının oğlu ifadesi mecaz mı?

Tarih: 27.06.2020 - 09:13 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir sitenin “Tanrı’nın Oğlu” sözüyle ilgili bir açıklama var. Burada resmen biz Müslümanlara -dolaylı olarak-
“Sizin dininiz Tanrı dini değildir insanların uydurduğu bir dindir bunun en büyük kanıtı Tanrı kelamı olduğunu söylediğiniz Kuran’ın bizim Tanrı’nın oğlu demekle neyi kastettiğimizi bilmemesidir. Eğer Kuran Tanrı’dan gelmiş olsaydı bizim tanrı’nın oğlu demekle neyi kastettiğimizi bilirdi ama sizin kitabınız Tanrı’nın oğlu sözünün bir mecaz olduğunu bile bilmiyor. Sizin kitabınız Tanrı’nın oğlu sözünü sanki Tanrı gerçekten cinsel ilişkiye girmiş de bir çocuk sahibi olmuş gibi algılıyor. Bu Kuran’ın tanrı kelamı olmadığının en büyük kanıtıdır çünkü eğer Kuran Tanrı kelamı olsaydı bu sözün bir mecaz olduğunu bilirdi ama gelin görün ki Tanrı’dan olduğunu söylediğiniz Kuran’da bu kavram yanlış anlaşılmış...” demişler.
​- Kısaca Kuran’ın Tanrı’nın Oğlu kavramını yanlış yorumladığını, yanlış anladığını iddia etmişler ve Kuran’ın bu kavramı yanlış anladığına kanıt olarak Kuran'ın Arapçasından kelimeler göstermişler.
- (Kuran'da Hz. İsa’nın Tanrının oğlu olmadığından bahsedilirken “Walad” kelimesinin kullanılması gibi)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Miladi 431’de Efes’de ve 451’de Kadıköy’de toplanan iki ekümenik konsil, İsa’nın şahsiyetinin mahiyeti, ilâhî ve insanî tabiatlarının birbiriyle ilişkisi konuları üzerine yoğunlaşmıştır.

Efes Konsili’nde İsa’nın ilâhî ve insanî tabiatlarını tamamen birbirinden ayırarak Meryem’den doğan İsa’nın Tanrı sayılamayacağını ileri süren İstanbul Patriği Nestorius aforoz edilmiş, Kadıköy Konsili’nde ise İsa’nın insanî tabiatının ilâhî tabiatı içinde yok olduğunu iddia eden monofizit görüş reddedilmiştir.

Bunun yerine İsa’nın tek bir şahsiyette ilâhî ve insanî iki ayrı tabiata sahip bulunduğu, yani aynı anda hem tam bir insan hem tam bir ilâh ve Meryem’in de Tanrı’nın annesi (theotokos) olduğu görüşü kabul edilmiştir. Bu şekilde dogma haline gelen teslîs doktrini, hem Grek hem Latin teologları tarafından aklî ve ontolojik bir kavramlaştırmayı gerekli kılacak şekilde Hristiyan teolojisinin başlangıç noktasını oluşturmuştur. (bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Teslis maddesi)

- Kur'an’da;

Hristiyanlar tarafından Allah’ın üç veya üçün biri kabul edilmesine (Nisâ 4/171; Mâide 5/73), Allah’ın bir beşer ve peygamber olan İsa ile özdeşleştirilmesine (Mâide 5/17, 72), Allah’ın yanı sıra İsa’ya ve annesi Meryem’e ilâhlık nisbet edilmesine (Mâide 5/116), İsa’nın Allah’ın oğlu olarak görülmesi ve bu şekilde Allah’a çocuk izafe edilmesine (Tevbe 9/30) işaret edilmekte, bütün bu anlayışların tevhid inancına ve bir peygamber sıfatıyla ancak tevhidi tebliğ eden Hz. İsa’nın tebliğine aykırı düştüğü, şirk ve küfür içerdiği belirtilmektedir. (Mâide 5/72, 75, 117; Meryem 19/30-38; ayrıca bk. Müminûn 23/91; Furkān 25/2; İhlâs 112/3-4)

- Kuran’da teslis akidesinin şiddetle reddedilmesi, gerek kitab-ı Mukaddeste, gerek onun tefsirlerinde / yorumsal kaynaklarda İsa’nın Allah’ın oğlu olarak görülmesi ve bu şekilde Allah’a çocuk izafe edilmesine yöneliktir. Söz konusu ifadeler ister hakiki ister mecazi olsun, görünürde oğul-baba-ruhu’l-kudüs teslisinde İsa’nın Allah’ın oğlu olduğuna yol verecek bir ifade tarzı vardır. İnsanların büyük çoğunluğu mecazı bilmediğinden her şeyi zahire hükmettiği için onları yanlış yoldan kurtarmak en önemli bir hizmettir. Özellikle tevhid akidesine sımsıkı sarılan Kuran’da bu zahiri ifade üzerinden hataları seslendirmesi kaçınılmazdır.

- Tekrar edelim ki, Hz. İsa’nın vefatından çok sonra İncillere sokulmuş “teslis” inancı, kiliseler tarafından kabul görmüş ve bu görüşü reddeden İstanbul patriği Nestorius aforoz edilmiştir.

- Halk kesiminin % 90‘nı tahkik ehli olmadığı için mecazı hakikat olarak telakki eder. Maksat öyle değilse de Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu hakikat olarak kabul eder. Gerisinde ne muhallerin yattığını hesap etmez. Din ve ilim adamları bile Hristiyan kaynaklarında geçen bu gibi ifadeleri değişik yorumlarla tevil etmeye çalışmalarına rağmen kendileri bile bu işin altından çıkamıyorlar. 

- Kaldı ki, 15 sene önce Amerika’da konuştuğumuz bir Hristiyan, akademisyen olmasına rağmen “Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunda” ısrar ettiğini yakından müşahede etmiştik. “Allah’ı oğlu”, "Allah’ın peygamberi” olmaktan daha faziletli olduğu için Hz. İsa’ya peygamber değil, “Allah’ın oğlu olarak kabul ettiğini.” belirtmişti. Hatta ona “Hem peygamber hem Allah’ın oğlu” deyiniz denildiğinde, “Hayır! Peygamber demem, bir üstünlük nişanesi olan Allah’ın oğlu.” derim, demişti. 

- İşte Kur'an’da bu konunun eleştirilmesi, yaygın kanaatlere yöneliktir. Hükümler çoğunluğa göre verilir. Değerlendirmeler çoğunluğa göre yapılır. Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu hususu -işin arka planı ve hakikati düşünülmeden- Hristiyanların büyük çoğunluğu tarafından zahiri manasıyla kabul gördüğü için Kur'an’da eleştirilmiştir.

- Kur'an’da “Meryem’in oğlu İsa” ifadesinin ısrarla kullanılması, onun nasûti bir beşer olduğuna lahûti bir oğul olmadığına dikkat çekmeye yöneliktir. 

- Kur'an, konuyla ilgili olarak getirdiği eleştirilerle, farklı insanlar tarafından yazılan ve asırlar sonra ortaya konulan farklı İncillerin barındırdığı TESLİS inancının sessiz kalmakla geçiştirilecek bir mesele olmadığını göstermiştir.

- Kırk yönden mucize olduğu ispatlanmış bulunan Kur'an’ın tahrif edilmiş İncil gibi bir kitapla karşılaştırmak, feleğin çarklarının tersine döndüğüne işarettir.

- Bununla beraber, verilen bilgiye göre, ilk yazılan üç İncil'in (Matta, Markos, Luka) hiçbirinde teslise dair tek bir harf bile yoktu. 4. olarak ortaya çıkan Yunanca Yuhanna İncil'inde, Yunan filozofu Eflatun'un teslis fikri görüldü. Buna mukabil, Barnabas İncil'inde Allah’ın bir olduğu bildiriliyor. 

- Kostantin, Eflatun’un teslis (Trinite) fikrini yeni İncil’e koydurunca, Papaz Aryüs, “Teslis yanlıştır, Allah birdir, İsa Onun oğlu değil, kuludur.” demiş, ancak Hristiyanlar, onu aforoz ettiler. (bk. Paris 1992, s. 96-106; T. Michel, Hristiyan Tanrıbilimine Giriş, İstanbul 1992, s. 56-61, 99-102).

Aryüs Mısır’a kaçtı ise de yine kurtulamadı, orada öldürdüler.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun