Cennet ve cehennemi arzulamıyorum, ne yapayım?
Çok yoruldum, yok olmayı isteyecek raddeye geldim. Cennet ve cehennemi arzulamıyorum. Nolur okuyun, lütfen yardım edin.. O kadar yoruldum, zevk almıyorum ki... Daha 17 yaşındayım ve cennet arzusu içimde yok. Cehennem korkusu dürüst olmak gerekirse var, sonsuz azap zaten. Var olmak canımı yakıyor, var olmak her ne kadar Allah’ın yarattığı güzellikler ile olsa da bunu hissedemiyorum. Yaşamak ve var olmak beni rahatsız ediyor. Dayanmak, sabretmek çok yorucu ve canımı acıtıyor. Allah'tan başka hiçbir şey beni zaten rahatlatmıyor, ümit vermiyor. O yüzden sorumu sadece buraya sormaya karar verdim artık, güvendiğim kaynağa. Allah bizi neden imtihan etme ihtiyacı duydu ki hem? Bu dünyada adalet yok ve Allah’ın sevgisini hissedemiyorum. Sanki sıradan bir kul gibi hissediyorum, değeri olmayan. Öyle bir durumdayım ki ahiret günü cennete cehenneme gitmek yerine yok olmayı istemek istiyorum ama ruh ebedi diye bu mümkün değilmiş. Hem cehennem, yok olmak yerine verilen bir rahmet diye söylediniz bir açıklamanızda... Lütfen yardım edin.
Değerli kardeşimiz,
1. “Cennet Arzulamama” İman Sorunu Değildir Depresyon Belirtisidir
Bir insan aşırı yorgunken, aşırı üzgünken, tükenmiş hissederken cennet kavramını bile uzak görür. Bu aslında doğal bir insan psikolojisidir. Yani bu durum sizinle değil; o anki ruh hâlinizle ilgilidir.
Neden mi? Çünkü depresyon gibi durumlar, insanın zevk alma kapasitesini düşürür, umut hissini azaltır, geleceği karanlık gösterir. Yani bu durumda kişinin hayata ve geleceğe dair beklentisi olmadığı gibi hiçbir şeyden de haz almaz.
Cenneti arzu etmemek, ruhsal tükenmişliğin doğal bir sonucudur.
Bu, inancına değil, yüküne bağlıdır.
İnşallah, biraz da içinde bulunduğunuz ergenlik döneminin hormonel değişikliklerinin etkisi geçtikten sonra daha sağlıklı düşüneceksiniz
2. “Var Olmak Canımı Yakıyor” Demeniz de Derin Depresyonunuzu Gösteriyor
Bu cümle, şu an çok yorgun, çok tükenmiş ve yalnız hissettiğinizi, yani derin bir depresyonda olduğunuzu gösteriyor.
Şunu tekrar söylemeliyiz: Bu duygular, tıbbi ve psikolojik açıdan yardım almayı gerektirecek kadar önemli ve acil bir duruma işaret ediyor. Bundan dolayı sağlık uzmanına görünmenizde fayda var.
Bu sizin suçunuz değil. Siz yanlış değilsiniz. Siz bozuk değilsiniz. Siz imansız değilsiniz. Sadece çok fazla yük taşıyorsunuz.
3. Manevi Bakış Açısı ile Yükünüzü Hafifletir
Yükünüzü hafifletmek ve bir kısmını bırakmak için olaylara biraz da manevi açıdan bakmanızı tavsiye ederiz.
Mesela: İnsan dünyaya zevk ve keyif sürmek için gelmedi ki, her anı keyifle geçsin, zevkle yaşasın. İnsan, Allah’a kul olmak, ibadetlerini yapmak ve ebedi hayatını kazanmak için geldi.
Dolayısıyla bu dünyada zevk almıyorsa hayatının anlamı yok olmaz, çünkü zaten anlamı bu değildir. Allah’ı tanımak, O’na kul olmak, her şeyde bir hayır olabileceğinin farkında olmak, daha da önemlisi kısacık bir hayatta ebedi ve mutlu bir hayatı nasıl kazanacağını düşünmektir.
4. “Allah beni değersiz görüyor” Düşüncesi Doğru Değildir
Allah’ın kulunu değersiz gördüğü düşüncesi doğru değildir. Bu düşünce inancınızın değil, umutsuzluğun konuşmasıdır. Çünkü İnsan, mahlukat içinde öncelikle Allah’ın isimlerine en büyük ayinedir. Yani Allah’ın isimlerini yansıtan ilahi bir sanat eseridir. İlahi bir eser, nasıl değersiz olabilir veya görülebilir. Ayrıca inşa yeryüzüne Halife-i Arz olarak gönderilmiştir. Bu açıdan da çok değerlidir.
İnsan, eşref-i mahlukat, yani yaratılmışların en mükemmelidir. Onun kalbi ise nazargâh-ı ilâhîdir. Hadis-i kudsî olarak nakledilen bir rivâyette, “Ben yere göğe sığmam. Bir mümin kulumun kalbine sığarım.” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, II, 195) buyrulmaktadır.
Bütün bunlar, insanın mevkiini ifade etmektedir. Böyle bir insan nasıl değersiz olabilir?
Bunun yanında İslam dininde Allah’ın kula bakışı çok nettir:
Allah, kullarına kendilerinden daha merhametlidir. Ve siz şu anda, ne hissettiğinizi anlatacak kadar samimi olduğunuz için Allah’ın rahmetine en yakın halindesin. Çünkü kalbi kırık, yorgun, acı çeken kul, Allah katında çok kıymetlidir.
Unutmayın “Allah, gönlü kırıklarla beraberdir."
Kısaca:
Bu duyguları biriyle paylaşmalısınız.
Bir öğretmen, bir aile üyesi, bir psikolojik danışman, okul rehberi…
Kim olursa. Bu sadece dini bir konu değil; ruhsal bir acı.
Bir profesyonelden destek almalısınız.
Psikolog, psikiyatrist veya danışman.
Bu düşünceler yardım gerektiren bir seviyede olabilir.
Bu “imanım zayıf” demek değildir.
Bu “yardıma ihtiyacım var” demektir. Ve bu çok insanidir.
Kendinizi suçlamayı bırakmalısınız.
Şu anki düşünceleriniz sizi tanımlamıyor.
Bu haliyle “kötü” biri değilsiniz.
Siz sadece ağır bir yük taşıyorsunuz.
Hayatın anlamını yeniden düşünün.
Allah’tan kopmuyorsun, tam tersine O’na sığınıyorsun.
Sorduğun her soru, çektiğin her acı, yazdığın her cümle… Hepsi Allah’a yakın olduğunun işareti. Çünkü acı çekerken O’nun kapısına yöneliyorsun.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet