“Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz.” (Nisa, 4/56), gibi ayetlere -haşa- Allah’a sadist diyorlar?
“Ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler.” (Beyyine, 98/6),
“Alevli cehennem hazırladık.” gibi ayetlere -haşa- Allah’a sadist diyorlar.
Değerli kardeşimiz,
Sadist, başkalarına acı çektirerek zihnen doyum sağlayan kimse anlamına gelir.
Verilen bilgilere göre, genel olarak sadist insanın özellikleri şunlardır:
- Başkalarına acı çektirerek cinsel doyum sağlayan kimse.
- Başkalarına işkence etmek ve acı çektirmekten zevk duyan kimse.
Evvela, çok basit bir bilgiyle söylersek; Allah’a inanan milyarlarca insan, onun erkek veya kadın olmadığını, dolayısıyla cinsel duygulara sahip olmadığını bilir. Her gün Müslümanlar tarafından belki de en çok okunan İhlas suresi bu gerçeği vurgulamaktadır.
İkincisi, Allah’ın insanlara -boş yere- acı çektirmekten zevk aldığını iddia edenler, gerçek manada Allah’ı tanımayan, hakiki manada ona iman etmeyen kimselerdir. Sadece, surelerin başında yer alan BESMELE’nin manası olan “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” ifadesi Allah’ın sonsuz merhamet sahibi olduğunun ifadesidir.
Eğer soruda söz konusu olan Kur’an’ın -birkaç- ayetine bakarak Allah’a -haşa- sadist” diyenlerin, aynı Kur’an’ın başka yerlerdeki Allah’ın sonsuz merhametini, kullarına asla zulmetmediğini, kulların pek çok günahlarını affedeceğini, hatta “şirk-küfür üzere ölenlerin dışında / imanla kabre girenlerden dilediği kimselerin günahlarını bağışlayacağını ifade eden -yüzlerce- ayetine de bakmaları gerekmez mi?
Eğer Allah -haşa- sadist olsaydı, ona bu sıfatı yakıştıranların rızkını keser, dillerini koparır, gözlerini kör eder, onları zehir-zemberek bir hayatın dehlizine sokardı. Buna kim engel olabilirdi?
Aşağıda mealleri verilen ayetler, Allah’ın -haşa- sadist olmadığını, boş yere haksız yere insanlara işkence etmekten zevk alan bir varlık olmadığını açıkça göstermektedir:
“Kim makbul ve güzel işler yaparsa kendi lehine, kim kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullarına asla zulmetmez.” (Fussilet, 41/46).
“Siz şükredip iman ettikten sonra Allah ne diye sizi cezalandırsın ki? Allah şükredenlerin mükâfatlarını bol bol verir ve her şeyi hakkıyla bilir.” (Nisa, 4/147).
“Allah imanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı pek şefkatlidir, çok merhametlidir.” (Bakara, 2/143).
Bu ayetler gibi daha pek çok ayetten, Allah’ın kullarını çok sevdiğini, kimseye asla haksızlık etmeyeceğini, dolayısıyla -haşa- zevk almak için işkence yapmayacağını kolaylıkla anlayabiliriz. Bu sebeple, Allah’ın cezasının başka hikmetleri vardır, onları öğrenmeye çalışmalıyız. Çünkü ayetlerin ilgili ifadelerinin elbette pek çok hikmeti vardır.
Örneğin;
“Ayetlerimizi inkâr edenleri yarın cehenneme sokacağız. Derileri kızarıp yandıkça, yerine taze deri yaratacağız, ta ki cezaları olan azabı iyice tatsınlar. Şüphesiz ki Allah azîz ve hakîmdir/üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa, 4/56)
mealindeki ayette;
a. Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden gaybî bir mucizeye vurgu yapılmıştır. Ancak yakın zamanda ilmen ispat edilen “acı çekme, acıyı hissettiren mekanizmanın deride olduğu” gerçeğini, Kur’an yaklaşık on beş asır önce haber vermiştir.
b. İkinci bir husus, ayetin bu vurgusu, “biz yanıp kül olacağız, bir daha acı nedir bilmeyiz” şeklindeki bir evhamı yok etmeye yönelik bir cevaptır.
c. Gerek bu ayette, gerek sorudaki diğer ayetlerde söz konusu edilen azabın şiddeti ve ebediliği tamamen imansız kâfirler içindir. Ahiret âleminde yalnız iki yurt vardır. Biri mükafat yeri olan cennet, diğeri ceza yeri olan cehennem. Kâfir olarak vefat edenler mükâfatı hakketmediklerine göre cennete gitmeleri söz konusu değildir. Geride bir yer kalır o da cehennemdir. Orada ebedi kalmaları ilahî adaletin bir gereğidir. Çünkü, bir tek küfür, Allah’ın bin bir isim ve sıfatlarının tecellilerini inkâr, yüz binlerce peygamberin sözlerini tekzip, yüz dört kitap ve suhufun mesajlarını yalanlamak, evrenin gözle görünen harika sanat tablolarını değersiz, insan gibi yeryüzü halifesi olarak yaratılan varlıkları başı boş, serseri, yuları başına sarılmış hayvan gibi sorumsuz ve daha yüzlerce fikri cinayetlerin bir kompozisyonudur. Bir dakikalık bir küfür, bir dakikalık bin katilden daha büyük bir cinayettir.
Kıyamet günü cehennemi hakkeden binlerce insanı affedeceğini ayet ve hadislerden öğrendiğimiz Allah’ın ön gördüğü cezayı çok görmek, Allah’ın -kainatın şahadetiyle- varlığı sabit olan sonsuz ilim, hikmet, şefkat, merhamet ve adaletini inkâr etmek anlamına gelir.
Bu konuda yazılacak çok şey var. Fakat şimdilik aşağıdaki ayeti düşünmeye davet ederek bu konuyu noktalıyoruz:
“Ama onlar, Allah’ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler, O’na lâyık tazimi göstermediler. Halbuki bütün bir dünya kıyamet günü O’nun avucunda, gökler âlemi de bükülmüş olarak elinin içindedir. Böyle bir azamet ve hâkimiyet sahibi olan Allah, onların uydurdukları ortaklardan yücedir, münezzehtir.” (Zümer, 39/67)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Cehennemde, ölüp tekrar dirilme olacak mıdır?
- Allah’ın azabı neden şiddetli ve acıyı nasıl bilir?
- Kafirlerin hem yanmaları hem de acı çekmemeleri garip değil mi?
- Allah sadisttir, diyene nasıl cevap verilir?
- Ebedi cehennem sadistlik olmuyor mu?
- Sadist olan dinden çıkar mı?
- Neden cehennemde ateşle azap edilecek, başka yöntem kalmadı mı?
- İnkar edenler Allah yolunda savaşmaz mı?
- Allah’ı inkar edenler, hesap gününde bu inkarlarını gizleyebilecekler mi?
- İslamiyet'de işkencenin yeri var mıdır?