Nisa 3. ayetteki yetimler çocuk mu?

Tarih: 16.06.2024 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Büluğ çağına girdikten sonra yetimlik olmadığını söylemiştiniz, ama Nisa 3. ayette yetimler ile evlilikten bahsediliyor yani bu yetimler çocuk mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, babaları ölmüş olan çocuklara büluğ çağına girdikten sonra da mecazen yetim denilebilir. Nitekim müşrikler Hz. Muhammed (asm) Efendimize, küçümsemek amacıyla “Ebu Talib’in Yetimi” derlerdi.

Ayrıca evlendirilirken kendisine danışılması gerektiğini bildiren bir hadis-i şerifte, kocası vefat eden dul kadın için “yetîme” lafzı kullanılmıştır (bk. Ebu Davud, Nikah, 23, 25)

Özetle, ayette geçen "yetim kadınlar"dan maksat, evlilik çağına gelmiş yetişkin veya dul ama kimsesiz ve sahipsiz kadınların haklarını korumak ve haksızlık etmemekle ilgilidir.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelelim. İlgili ayetin meali şöyledir:

“Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan cariye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” (Nisa, 4/3)

Ayette geçen "yetâmâ" kelimesi, yetimin çoğuludur. Veya çoğulunun çoğuludur.

"Yetîm" yalnız kalma manasına "yetem"den alınmıştır. Nitekim eşsiz inciye "dürr-i yetim" (sedefinde tek olan inci) denilir.

İşte bu yalnız kalma manası düşüncesi ile babası vefat etmiş olana yetim denilmiştir ki böyle yetim kalmağa "yütm" denilir.

Bundan dolayı, lügat bakımından bu ismin hakkı gerek küçüğe ve gerek büyüğe denilebilmesidir. Çünkü babadan yalnız kalma manası kalıcıdır. Fakat örfe göre henüz kendini kurtaracak çağa ermemiş bulunanlara aittir. Bu yönden "yetim" kelimesi bir zayıflık ve özellikle akıl zayıflığı ve fikir noksanlığı manası ile de ilgilidir. Ve bundan dolayı erginlikten sonra bile rüşdünü bulamayanlar üzerinde yetim ismi, lügat ve örf açısından kalıcı olabileceği gibi, kocasından yalnız kalan kadınlara da yetim denilir. Nitekim Resulullah (asm) Efendimiz bu manada,

"Yetim kadın (dul kadın)dan kendi nefsi için izin istenir." (Ebu Davud, Nikah 23, 25)

buyurmuştur ki, bu izin istemenin küçük çocuğa ait olamayacağı bellidir. Diğer bir hadis-i şerifte de

"Yetim ve kadın, bu iki zayıf hakkında Allah'tan korkunuz." (Münavi, Feyzü'l-Kadir, I, 128)

buyurulmakla yetimin zayıflık manası gösterilmiştir.

Bununla beraber yaşlılık ve olgunluk devrinde bulunan erkek, aklı zayıf ve noksan fikirli dahi olsa ona yetim denilmediği de bilindiğinden dolayı erkeğe yetim denilmesi, ancak çocukluk durumunda veya henüz ona yakın bir çağda bulunması itibarıyla olduğu hâlde, kadına babasından ayrılması itibarıyla aynı manada ve kocasından ayrılması itibarıyla büyük iken bile kendisine yetim denilmiştir.

"İhtilamdan (ergenlikten) sonra yetimlik yoktur." (Ebu Davud, Vasaya 9)

hadis-i şerifiyle de yetimin sözlük ve örfteki manasının değil, şerî hükmün, yani ergenlikten itibaren yetimlik hükmünün kalkabildiğinin açıklandığı anlaşılıyor ki, bununla da yetimin şerî manası yerleşmiş olur.

Şu hâlde sözlük örfü bakımından “yetâmâ” ve “eytâmun” yani yetimler denilince babaları vefat etmiş oğlan veya kız, küçükler ve çocuklar anlaşılabileceği gibi, kocasız kalmış kadınlar da anlaşılabilecektir. Ve bunların hepsi acımaya değer ve haklarında Allah'tan korkulmalıdır.

Demek ki, ayette geçen yetim kadınlardan maksat, babası vefat etmiş yetişkin ya da kocası vefat etmiş dul, ama sığınacak kimsesi kalmamış kadınlardır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun