İnsan zor durumda neden Allah demiyor?
- Lütfen 6:40-41, 10:22, 17:67, 29:65 ayetlerini açıklar mısınız?
- Bu garip bir soru ama şüphelerimi gidermek için soruyorum. Bu 10:22 veya 17:67 gibi ayetlerle ilgili.
- Ayetlerden anladığım; Allah'ın ölüm kalım durumlarında insanların putlarını unutup yardım için tek gerçek tanrıya döndüklerini söylediğidir. Bu ayetler Allah'tan başkasına tapan insanlarla ilgili.
- Sorum şu ki, kötü bir araba kazası gibi ölüm kalım durumlarında, araba takla atarken, taksi yolcularım "ohh İsa bize yardım et" diyordu ya da bir Hindu Krishna ya da Vishnu'ya seslenebilir.
- Bu ayet onlar için nasıl geçerli? Onlar sahte tanrıları çağırıyorlar...
Değerli kardeşimiz,
İnsan gerçekten zaruret derecesinde zor durumda kalırsa mutlaka tek bir ilaha yönelecek Allah veya kendi dilinde de tek bir ilahı dillendirecektir. Eğer zor gibi görünen bazı durumlarda böyle bir durum yoksa, demek ki hakiki anlamda ve zaruret derecesinde bir zorluğun olmadığı anlaşılıyor.
Bu kısa bilgiden sonra soruda geçen ayetlere gelince:
İlgili ayetlerin mealleri şöyledir:
“De ki: Ne dersiniz, size Allah’ın azabı gelse yahut kıyamet vakti gelip çatsa size, Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)! Aksine, yalnız Allah’a yalvarırsınız. O da kendisine yalvarmanıza konu olan belayı dilerse kaldırır, siz de ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.” (Enam, 6/40-41)
mealindeki ayette Allah’ın vahdaniyeti insanın çok sıkıntılı bir andaki vicdanın fıtri feveranıyla ortaya çıkan reflekslerle ispat ediliyor.
O sıkıntılı anlarda ilgili insanların ilah olarak kabul ettikleri bütün batıl tanrılarının hiç bir şeye yaramadıklarını kalp gözüyle görürler, bu sebeple onları yok sayarlar, unuturlar veya unutmuş numarasını yaparlar, yalnız Allah’ı hatırlar ve Ona yalvarırlar.
“Karada ve denizde yol alıp ilerlemenizi sağlayan odur. Gemide bulunduğunuzda, güzel bir rüzgârla gemiler onları kaydırıp götürdüğü ve bu yüzden sevinç içinde oldukları sırada onları bir fırtına yakalar, üzerlerine her taraftan dev dalgalar gelmeye başlar, (ölümcül darbelerle) kuşatıldıklarını zannederler, (işte bu durumda) 'Eğer bizi bu felâketten kurtarırsan vallahi sana şükredenlerden olacağız.' diye - din ve ibadeti yalnız ona özgü kılarak- Allah’a dua ederler.” (Yunus, 10/22)
mealindeki ayette de bir önceki ayetin manası teyit edilmiş ve müşahhas/somut bir örnekle canlı hale getirilmiştir.
Böylece tehlikeli durumlar karşısında insanlar sadece sebepleri ellerinin tersiyle itmekle kalmazlar, aynı zamanda bütün güçleriyle yalvarıp yakardıkları Allah’ın -her yerde hazır ve nazır olduğu gibi- orada da hazır olduğunu düşünürler ve kurtulmaları halinde bundan böyle kendisine layık bir tarzda kulluk edeceklerine dair söz verirler.
“Denizde bir tehlikeyle yüz yüze geldiğinizde Allah’tan başka bütün yardıma çağırdıklarınız kaybolup gider. O sizi kurtarıp karaya çıkardığında ise yüz çevirirsiniz. İnsanoğlu çok nankördür!” (İsra, 17/67)
mealindeki ayette, iki hususa dikkat çekilmiştir.
Birincisi: İnsanoğlunun hayatı tehlikeye girdiğinde tüm putları ve başka zamanlarda yardımlarını bekledikleri bütün sebeplerin beş para etmediği gerçekliği nazara verilmiştir.
İkincisi: Söz konusu sıkıntıdan kurtuldukları zaman, Allah’a verdikleri sözü unuturlar ve eski günahlarına devam ederler. Bununla da insanların arsız ve nankör bir varlık olduğuna işaret edilmiştir.
“Onlar bir gemiye bindikleri zaman (fırtına korkusuyla), kendisine içten bir inanç ve bağlılıkla Allah’a yakarırlar; fakat onları sağ salim karaya çıkardığında bakarsın ki yine Allah’a ortak koşuyorlar.” (Ankebut, 29/65)
mealindeki ayette de bir önceki ayetin mücmel manası güçlendirilmiş, benzer bir misalle farklı durumlar karşısında insanların çok farklı tavırlar ortaya koyabilecekleri hakikati pekiştirilmiştir.
Bu iki ayetten alınması gereken bir ders de, Allah’ın verdiği musibet ve belaların hikmetlerinden biri de onu doğru yola iletmeye yönelik bir tedbirdir. “Çoğu zaman hoşlanmadığınız şeyler sizin için hayırlıdır.” mealindeki ayette de ifade edildiği üzere Allah’a güvenmek, ona tevekkül etmek esastır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Neden fay hatları oturmuş olarak yaratılmadı?
- Şükredenlerden olacağız, ne demek?
- Duaların bir işe yaramadığı iddiasına cevap verir misiniz?
- İlk defa sizi o yaratmıştır (Fussilet, 41/21) ayetinde, neden "ilk" kelimesi kullanılmıştır?
- Neden insanlarla beraber malları da helak olmuyor?
- Dr. Soares isimli misyonerin kabul olan duaları nasıl açıklanabilir?
- Nahl suresi 51. ayette Allah kendisi için "O" derken birden "Ben" diyor; nasıl anlamalıyız?
- Enam, 6/43’de yalvarmadılar; Araf, 7/134 ise yalvardılar, bir çelişki mi?
- Allah'ım, kabul olunmayan duadan sana sığınırım hadisi, duanızı kabul ederim, ayetine ve dua eden üç şeyden birini elde eder, hadisine aykırı mıdır?
- Zikir sayesinde Allah'ı bilme olur mu?