Zorda kalan ateist Allah der mi?
- Kuran 6:40 ayetinin anlamı nedir?
- Bu ayetleri nasıl anlamalıyız: 6:40, 10:22, 17:67?
- Allah, zorluk anlarında, mesela deniz yolculuğunda putperestler zorlukla karşılaştıklarında putlarını bir kenara bırakıp Allah’a dua ederlerdi, fakat diyelim bir Hindu, Krishna veya Ram’a, bir Hristiyan İsa’ya dua ederdi. Ateist ise hiçbir Tanrıya dua etmezdi.
- Bu ayetleri nasıl anlamalıyız?
Değerli kardeşimiz,
İlgili ayetlerde söz konusu edilen hususlar hayali bir varsayım değil, tahakkuk etmiş veya sonsuz ilmiyle her şeyi bilen Allah’ın haber vermesiyle tahakkuk edecek olan olaylardır. Örneğin;
“Karada ve denizde yol alıp ilerlemenizi sağlayan odur. Gemide bulunduğunuzda, güzel bir rüzgârla gemiler onları kaydırıp götürdüğü ve bu yüzden sevinç içinde oldukları sırada onları bir fırtına yakalar, üzerlerine her taraftan dev dalgalar gelmeye başlar, kuşatıldıklarını zannederler, (işte bu durumda) 'Eğer bizi bu felâketten kurtarırsan vallahi sana şükredenlerden olacağız.' diye -dini ve ibadeti yalnız ona özgü kılarak- Allah’a dua ederler.” (Yunus, 10:22)
mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
Evvela, bu ayetlerde muhatap olanlar ateistlerden ziyade Allah’a inanan Arap müşriklerdir. Ve ayetlerde söz konusu edilen olaylar defalarca tekrarlanmış ve toplumda yaygın hâle gelmiştir.
İkincisi: Günümüzde de nice ateistler sıkıntılı anlarında Allah’a sığındıklarını gösteren pek çok misal vardır.
a) Bir zamanlar biz bizzat Saçak dergisinde şunu okumuştuk:
(İsmi bizde mahfuz) bir profesöre ateist olup olmadığı sorulmuş ve şu cevabı vermiş idi: “Ben artık yaşlandım, bundan sonra daha da yaşlanacağım ve kendimi yalnız hissediyorum, bu sebeple 'Tanrı yok', deyip mutsuz olacağıma, Tanrı var deyi mutlu olmayı tercih ederim...”
b) Vicdandaki istinat noktası
İnsanın fıtratında ve vicdanında yerleştirilmiş bu noktayı tatmin etmeyen huzur bulamaz.
İmam Cafer-i Sadık Hazretleri ateist bir zındıkla tartışırken, muhatabı ile arasında şöyle bir diyalog geçmiştir:
İmam Cafer: “Sen hiç denizde seyahat ettin mi?” diye sordu.
Ateist adam: “Evet.” diye cevap verdi.
İmam Cafer: “Hiç dehşete düşüren bir olayla karşılaştın mı?”
Ateist adam: “Evet, bir defasında müthiş bir fırtına koptu ve gemiyi parçaladı. Kaptan ve mürettebat boğuldu. Ben geminin bir parçasına tutundum. O parça büyük dalgalar arasında yüzüp beni sahile attı.”
Bunun üzerine İmam Cafer: “Öyle anlaşılıyor ki, daha önce gemiye ve kaptanlara güveniyordun. Fırtınadan sonra da geminin bir parçasına güvendin ve nihayet kurtuldun. Sen bu tehlikeler karşısında gemiyi, kaptanları ve her şeyini kaybettin. Bunları kaybettikten sonra artık boğulup öleceğini mi düşündün, yoksa kurtulacağına dair umudun var mıydı?”
“Ben hep kurtulacağımı ümit ediyordum.”
“Peki, senin bu ümidinin kaynağı ne idi?”
Adam sessiz kaldı. Demek ki “Sükût ikrardan gelir.” düsturu gereğince hakikati kabul etmiştir.
Bunun üzerine Hz. Cafer-i Sadık: “İşte senin kurtulmaya yönelik vicdanında taşıdığın ümidin kaynağı seni yaratandır. O en sıkıntılı anında senin vicdanın ona ümit besliyordu ve seni boğulmaktan kurtaran da odur!” dedi ve adam Müslüman oldu. Bu yaşanan hadisede İmam Cafer-i Sadık, inkârcı kişiye onun vicdanındaki istinat (sığınak-dayanak) ve istimdat (lojistik destek) noktasını gösterdi. Vicdanı, yaratıcıya şahitlik ettiğini göstermiş oldu.
c) Bu hakikati destekleyen bir rivayete göre, Hz. Peygamber (asm), henüz müşrik olan İmran’ın babası el-Husayn’e: “Bugün (şu anda) taptığın kaç tane ilahın var?” diye sordu.
Adam: “Altı tane yerde, bir tane de gökte olmak üzere yedi adet ilahım var.” dedi.
Hz. Peygamber (asm): “Peki, başına bir bela, bir musibet, bir sıkıntı geldiği zaman hangi ilahına yalvarırsın?” diye sordu.
Adam: “Gökteki ilaha yalvarırım.” dedi. [Bilindiği üzere Arap müşrikleri Allah’ın varlığına inanıyorlar, fakat yine de ona (c.c.) şirk koşuyorlardı.]
Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm): “Müslüman olursan sana faydalı iki kelime öğreteceğim.” demiş ve adam Müslüman olunca da: “Allah’ım! Bana dosdoğru yolu göster ve beni nefsin şerrinden koru!” şeklinde bir duayı öğretmiştir. (Tirmizi, Daavat, 3483)
Diğer bir rivayete göre Peygamberimiz (asm) ona: "Madem ihtiyaçlarını yalnız biri karşılıyor, demek ki senin için Allah’tan başka bir ilah yoktur!" demiştir.
Bu husus, vicdanın yaratılışındaki unsurları itibariyle Allah’a kulluk yapma duygusu ile donatıldığını göstermektedir. (bk. Niyazi Beki, 55 Lİsanla Tevhidin işaretleri, s. 41-43)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah ve Resülünün verdiği nimetlere hamdolsun, demek caiz midir?
- Cafer es-Sadık tasavvufa karşı mıydı?
- Sıcak günlerde oruç tutmak cihattır sözü hadis midir?
- Ebu Hanife' ye zorla mezhep kurdurulduğu doğru mu? Cafer-i Sadık ve Ebu Hanife arasında neler olmuştur?
- Şayet sarı halka üzerindeyken ölseydin, asla kurtuluşa eremezdin, hadisi sahih midir?
- Hz. Hamza'nın etini yiyen cehennemde yanmaz mı?
- Hz. Âdem'den önce Dünya'da insan yaşadı mı?
- İmani konuların Kur'an'da ispatı yapılıyor da hadislerde yapılamaması Peygamberimizin zeki olmadığını göstermez mi?
- Karia suresini okuyan tembellikten kurtulur mu?
- Sünnetle Yaşamak- 303. GÜN