İmtihansız ölmenin bir açıklaması var mı?
Bir ateistin sözleri şu şekilde:
“Madem bu dünyanın amacı imtihan o halde çocukların ölünce sorgusuz cennete gitmesi mantıksız, eğer dünya imtihan ise hiç çocuk ölmemesi gerekir. Bu durumda çocukların ölünce cennete gitmesi sınav kağıdı kalmadı diye öğrencinin 100 alması gibidir. Bu durum da mantıksızdır.”
Katılmıyorum bu düşünceye ama düşündüm cevabını bulamadım size sormak istedim.
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, insan dünyaya gelirken hiçbir imtihandan geçmedi; var olmayı, insan olmayı, akıl ve irade sahibi olmayı hak edecek hiçbir şey yapmadı. Hiç var olmayabilirdi, taş, toprak, ağaç ya da hayvan da olabilirdi; ama Allah ona en üstün donanımlarla şerefli bir insanlık bahşetti.
Bu kadar büyük nimetleri imtihansız alan bir insanın yapması gereken ilk şey, bu lütufların farkına varıp onları verene iman ve ibadetle teşekkür etmektir. Kendi varlığının bile tamamen ilahî bir ihsan olduğunu idrak eden biri, elbette çocuk yaşta vefat edenlere de imtihansız olarak nimet verilmesini Allah’ın rahmetinin bir tecellisi olarak görmeli ve bunda bir problem aramak yerine, “Benim aldığım milyarlarca nimeti de imtihansız verdin Rabbim, çocuklara verdiğini niçin sorgulayayım?” diyebilmelidir.
Şimdi soruya gelince:
İki veya üç yaşındaki bir çocuğa neyi soracaksınız? Niçin namaz kılmadığını mı? Anne babaya niye karşı geldiğini mi? Niçin yalan söylediğini mi? Kuran’ı niçin öğrenmediğini ve neden uygulamadığını mı?
İmtihanın Şartı: Aklî Belliğin ve Sorumluluk Yeteneğinin Oluşmasıdır
Bir şeyin “imtihan” olması için kişi: Akıl sahibi olmalı, sorumlulukları idrak edebilmeli, doğru–yanlışı ayırt edebilmeli, emir ve yasağı anlayabilecek seviyede olmalıdır.
Kur’an’ın hükmü açıktır:
“Biz bir kavme, onlara peygamber göndermedikçe azap etmeyiz.” (İsra 17/15)
Yani bilginin, aklın ve sorumluluğun olmadığı yerde imtihan olmaz.
Bu sebeple: Bebek, küçük çocuk, akıl hastası, delilik hâlinde ölen kişi mükellef değildir.
İmtihanın temel şartı “akıl ve irade”dir. Bu yoksa imtihan da yoktur.
Küçük çocukların cennete gitmesi imtihanı bozmaz, aksine adaletin gereğidir
Ateistin iddiası mantık hatası içeriyor; çünkü: Bir çocuk, imtihan için gerekli kapasiteye sahip değildir. 2 yaşındaki bir çocuğa “Namaz kılmadın.” denmez.
Soruyu hiç görmeyene soru sorulmaz. Bir öğrenciye “görmediği konudan sınav sorusu” sorulması haksızlık olur.
Dolayısıyla: Sorumluluk yüklenmemiş, emir ve yasakla muhatap olmamış, aklı gelişmemiş birisine “imtihan sorusu” sormamak adalettir.
Çocuğun cennete gitmesi “bedavadan 100 almak” değildir; çünkü o sınavın başka bir maksadı vardır
Ateistin benzetmesi yanlış bir zemine kuruludur. Çünkü: Dünya imtihanının tek amacı insanın derecesini belirlemek değildir.
Asıl maksatlar: Allah’ın rububiyetini göstermek, insanları eğitmek, özgür iradeyi sınamak, iyi ile kötünün ayrışmasını sağlamak, insanı kemale erdirmektir
Bir çocuk zaten, günahsızdır, masumdur, bozulmamıştır, fıtratı lekelenmemiştir. Yani onun kemale ermesi için ayrıca bir imtihan sürecine ihtiyacı yoktur.
Bu nedenle cennete girmesi, “sınav kağıdı verilmeyen öğrencinin 100 alması” değil, “sınav yaşına gelmemiş çocuğun okuldan muaf tutulması” gibidir.
Bu adalete uygundur.
Herkesin imtihanı farklıdır, çocuğun imtihanı başka, ebeveyninki başkadır
Ölen çocuk kendi açısından imtihana tabi değildir, ancak:
1) Anne-baba için büyük bir imtihandır
Sabır, tevekkül, teslimiyet ve Allah’a bağlanma açısından çok büyük bir sınavdır.
Nitekim Peygamberimiz (asm) “Çocuğu ölen mümine Allah, sabrettiği takdirde cennette yüksek bir köşk verir.” buyurur. (Tirmizî, Cenazi, 36)
2) Çocuk, anne ve babasına şefaat eder
Çocuklarının sabırla karşılayan ebeveynlerine cennette şefaat eder.
Hz. Peygamber (asm):
"Buluğa ermeden ölen çocuklar, cennette çok canlıdırlar, hareketli balık gibidirler. Onlardan birisi ebeveynini karşılar, elbisesinden tutar, Allah kendisiyle birlikte ebeveynini de cennete koyuncaya kadar bırakmaz.” diye haber verir. (Câmiü’s-Sağîr, 3/2364)
Bu da ateistin iddiasının tersine, meselenin daha derin bir hikmet boyutu olduğunu gösterir.
Kuran’da masumların cezalandırılmayacağı açıkça bildirilir
“Hiçbir günahkâr, bir başkasının günahını yüklenmez.” (Fâtır 35/18)
Çocuk günah işlemez; aklı yokken sorumluluk olmaz. Bu yüzden cennet masuma lütuf ve rahmettir; “imtihansız ödül” değildir.
Allah’ın mülkünde tasarrufu adalet ve rahmet iledir
“Mülk Allah’ındır. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder.”
Ama bu hikmete, rahmete ve adalete uygun olur. Kuran’da Allah kendini şöyle tanıtır:
Hakîm (her işi hikmetli)
Adl (tam adalet sahibi)
Rahman (sonsuz merhametli)
Rahîm (özellikle müminlere rahmet eden)
Dolayısıyla: Masumun cennete girmesi, zalimin ceza görmesi, sorumlu olanın imtihan edilmesi; hepsi ilahî adaletin gereğidir.
Ateistin sorusunun yanlış temeli
Ateistin sorusu üç mantık hatasına dayanıyor:
- İmtihan için akıl ve sorumluluk gerektiğini bilmemek.
- Cenneti “ödül”, dünyayı “sınav merkezi” gibi indirgemeci yorumlamak.
- Çocuğun fıtraten masum olduğunu göz ardı etmek.
Demek ki, çocukların cennete gitmesi: Hem rahmettir hem adalettir hem de imtihan sistemine tamamen uygundur. Hiçbir çelişki yoktur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bebekler öldüğünde direkt cennete mi gider?
- Çocukların, anne babalarına şefaatçi olacaklarını bildiren rivayetleri nasıl anlamalıyız?
- Her insan imtihan oluyorsa, bebekler neden ölüp cennete gidiyor?
- Allah’ın, küçük çocuklara tecavüz edilmesine izin vermesi nasıl açıklanabilir?
- 4 grup için ahirette imtihan mı var?
- Ölümü çocuklara nasıl anlatmalı? Çocuklara kardeşlerinin öldüğünü nasıl söylenmelidir?
- Çocuk ve Allah
- Küçük bir çocuğa ölümü nasıl anlatmalıyız?
- Peygamber gönderilen insan ile peygamber gönderilmeyen insan arasındaki adaleti sağlayan nedir?
- Çocukların ruh ve ahlak gelişimi için anne babaya düşen vazifeler nelerdir?