Cahillere karşılık vermeli mi yoksa susmak mı gerek?
- Cahiller laf söylediklerinde karşılık vermeli mi insanlar içinde, yoksa susmak mı gerek?
- Cahil kişilerle münakaşa yapmadan ona doğruyu söylemek nasıl olur, onlar cahil konuştuklarında bizim ne yapmamız gerek?
Değerli kardeşimiz,
Cahil dediğimiz zaman şu iki kategori akla geliyor:
Cehl-i mürekkep olanlar: Bunlar hem hiçbir şey bilmezler hem de “Her şeyi biliyorum.” zannederler. ENE’leri, yani egoları tabiri caizse tavan yaptığı için, aksini ispat etseniz dahi, bir bahane ile asla kabul etmezler. Kur'an-ı Hakim Furkan suresinin 63. ayetinde mealen onlar için şöyle buyurur:
“Rahman’ın kulları ise, öyle kimselerdir ki, yeryüzünde tevazu ve vakar içinde yürürler; cahiller onlara bir laf attıkları zaman, 'Selam, Allah selamet versin!' derler geçerler.”
Evet, bu inatçı ve hatta yobaz tavırlarından vazgeçmedikleri taktirde, kendilerine Kur'an’ın emrettiği gibi “Selam” deyip geçmekten ve onlar için Allah’tan hidayet dilemekten başka pek yapacak bir şey yok, çünkü hemfikir olmadıkları bir sohbeti hemen münakaşaya ve hakarete ve hatta kavgaya dönüştürebilirler ki bu da onların küfrünü daha da arttıracaktır. Yani onları ebedi cehennem azabına yaklaştıracaktır ki bir mümin bunu, velev ki düşmanı olsun, asla istemez.
Bu tip kişilere bir mesaj vermek için, yeri ve zamanı geldiğinde, belki onların ENE’lerine direkt dokunmadan, ortaya konuşmak ve bundan hisse almaları için dua etmek de güzel bir yol olur.
Cahil olanlar ise: Bunlar zaten bilmediklerini kabul ederler. Onlara da güzel bir şekilde, sabırla ve Kur'an metodu olan teşbihlerle ve temsillerle iman hakikatleri ve İslam’ın güzellikleri karşıdaki muhatabın istidadınca anlatılmalı ve tefekküre sevk edilmeli.
Örneğin, toplumuzda çok insan var, Müslüman olduğunu kabul ediyor, ama dinin en bilinen emirlerini dahi tatbik etmiyor, hatta sorguluyor. Bunu yapma sebebi, hem dinini bilmemesi hem de imanının çok eksik ve zayıf olması.
Mesela, tesettür konusunda tartışan bir kişinin bunun dışında birçok kulluk vazifesinde de eksiklikleri olduğu görülür. Müminin yapması gereken, bu tip bilgi eksikliği olan kişi ile tesettür gibi fıkhi bir konuyu derinine tartışmaktan ziyade, evvela onun imanını arttırmaktır. İman esaslarının kabul edilmesinin hem Allah tarafından olmazsa olmaz bir kanun olduğunu delilleriyle izah etmek hem de aklen bu iman esaslarının gerçekliğini ispatlamaktır.
Böylece Allah’a, yani Kur'an’a ve Resulüne kayıtsız şartsız iman eden bir kişinin, artık ne tesettür ne içki ne kumar ne faiz ne de başka bir konu hakkında “bence böyle, bence şöyle” deme şansının olmadığını bizzat kendisi idrak etmiş olur.
Bu kayıtsız şartsız kabul edildikten sonra da acaba bu emrin hikmetlerinin ne olduğunun araştırılmasının hiçbir mahsuru yoktur, hatta araştırılmasını İslam teşvik dahi eder.
Ancak şu unutulmasın ki, araştırma neticesinde bulunacak veya bulunamayacak hikmetler ve bunlarda oluşacak hatalar hep bizim aczimizden ileri gelecektir ve hikmetleri değerlendirmekteki aczimiz ve fakrımız bu ilahi emirlerin hükümlerini kıyamete kadar asla değiştirmeyecektir.
Günümüzde öyle insanlar var ki, bunlar Allah’a iman ettiklerini söylüyorlar, ama kulluk vazifelerinin neredeyse hiçbirine riayet etmiyorlar, kendi zanlarınca bir din ortaya koymuşlar ve öyle iman ediyorlar. Babamızdan, anneannemizden, vs… böyle gördük diyorlar.
İşte bu cehl-i mürekkep içinde olan kimseler, tefekkürsüzlüklerinden, belki farkında dahi olmadan Allah’a değil, sadece bir yaratıcı fikrine iman ediyorlar. Oysa Allah’ın emrettiği, O’na O’nun istediği şekilde kayıtsız şartsız imandır! Bunun aksi, yani imandaki eksiklik ve bozukluk da insanı ebedi cehenneme götürebilir.
Bu iman ve akabinde ibadetteki eksiklikler ve bozulmaların, yani virüslerin âdeta bir bilgisayarın formatlanarak sıfırlanması gibi temizlenmeleri gerekmektedir. Bu formatlama işi, yani zulmeti nura, cehaleti ilme çevirme işi Kur'an ve sünnete aittir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ücret alan din alimine uyulmaz mı?
- Hamuş olmak nedir?
- Şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için dostlarına telkinde bulunurlar, ayetin iniş sebebi nedir?
- Tekasür suresini okuyan, bin ayet okumuş gibidir, anlamında bir hadis var mı?
- Allah, kurban kanı ile evlerin kapısını işaretle, demiş mi?
- Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı... anlamındaki hadis ne demektir?
- Dindar olmayan insanlarla yaşamak niye zor?
- Dua ederken, Allah razı olsun inşallah denir mi?
- Maşallah, inşallah ve elhamdülillah kelimelerinin Türkçe yazılış ve okunuşları nasıldır?
- Nebe suresini okuyan kimsenin bedeninin nurlanacağı ve soğuk cennet şerbeti içirileceğine dair bir hadis var mı?
Yorumlar
ALLAH AZZE VE CELLE EBEDEN RAZI OLSUN..