Hamuş olmak nedir?

Tarih: 29.10.2017 - 00:29 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hamuş olmak nedir / nasıl olunur?
- Mevlana hamuş olmayı nasıl izah etmiştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hamuş; suskun, sessiz, çok az konuşan, sakin.bi anlamlara gelir.

Hamuş ve bişrev = Sus ve dinle!..

Bazen hal dili, kâl dilinden daha etkilidir.

Hal dili ile konuşmak.

Mevlâna, gazellerinin büyük çoğunluğunu Şems olmak üzere az sayıda Selâhaddin-i Zerkûb ve Hüsâmeddin Çelebi için söylemiş ve çoğunlukla “Şems”, bazen de “Selâhaddin”, “Hüsâmeddin” mahlaslarını kullanmıştır.

Ayrıca gazellerinin bir bölümünde de “Hâmûş” (suskun) mahlasını kullanmıştır. Şems’le karşılaştıktan sonra şiire daha da ağırlık veren Mevlâna “Hâmûş” mahlaslı şiirlerini muhtemelen Şems’ten önce söylemiştir.

Özetle; Mevlana gazellerinin sonlarında, kendi adı yerine hep Şems-i Tebrîzî adını kullanmıştır. Nadir olarak bazı gazellerinde, Selahaddîn-i Zerkubî adını anmış bazen de "Hamuş" lakabını kullanmıştır.

Hallac-ı Mansur'un "Enel Hakk"ına karşı Mevlana "Hamuşu" tercih etmiştir.

Yani hakikatlerin aslı hususunda susmaya mecbur kalan ruhun dilinden belirtilen hal.

Divanı Kebir’indeki şiirlerinin çoğunu Hamuş ve onunla yakın ifadelerle belirtir.

“Kethuda rüyasında o kutlu muhtesibi görü. Odanın baş köşesine geçmiş oturuyordu.

Ona dedi ki: "Ey iyi ve şirin Kethuda, neler söylediysen hepsini bir, bir işittim, duydum. Fakat cevap vermeme izin yoktu. İzinsiz ağız açamam ki. Biz işlerin gidişatını öğrenmiş olduğumuzdan ağızlarımızı mühürlediler.

Gayp sırları faş olmasın. Şu hayat, şu geçim yıkılmasın diye bizi söyletmiyorlar.

Gaflet perdesi tamamıyla yırtılmasın, mihnet tenceresi yarı ham kalmasın diye susturdular bizi. Kulağımız kalmadı ama baştan ayağa kulağız.

Ağzımız söylemiyor, dudağımız yok ama baştanbaşa sözüz. Ne verdiysek burada bulduk şimdi. Bu alem perdedir, o alemse asıl hakiki alem.”

Mevlana, Gayb aleme aid haberler konusunda birtakım sırları bildiğini ancak onları açıklamanın maksada uygun olmadığını belirtir.

Bu manayı ifade için;

“Ey deniz arayan hosrov, buyur ki, yağmur yağsın,
Sedef gibi ben ağzımı bağladım, ondan dolayı ki, güherim vardır.
O içinden gelen ilahi sesi duymak için susar.
O hakka ulaştıktan sonra, susmayı tercih etmiştir.
Gönülden sözsüz, işaretsiz, yazısız yüz binlerce tercüman zuhur eder.
Harf kabdır, ondaki mana su gibidir.”

Hamuş Mevlana için bir kod ve anahtardır.

Mevlana için konuşmak gümüş ise, susmak altındır. O "Söz insanı değilim." der.

Hamuş, sırları korumak içindir.

- Sus, söylem bu alemdendir, bu görünen alemi terk et.

- Ayine gibi susmada beyanların olması daha hoştur.

- Hakikat sırları susanda açılır.

Diğer taraftan, Hz. Zekeriya (as) ve Hz. Meryem’in susma orucu ise, gerçekten bir orucu ifade etmez. Bu durum, Hz. Zekeriya’nın harikulade bir şekilde kendine bahş edilen çocuğun varlığının bir alameti olarak verilmiştir. Hz. Meryem’in susması ise, beşikteki bebek olan Hz. İsa (as)’ın konuşmasını sağlamaya yönelik bir ön hazırlıktır. 

“Böyle bir durumda o ne söylerse söylesin kimseyi inandıramayacak ve iffetli olduğunu da ispat edemeyecek. Bu yüzden o Allah’ın emriyle susma orucu tuttu. Meryem’in susması Onu Allah’ın müdafaa edeceği anlamına geliyordu. Nitekim Allah onun kucağındaki bebeği konuşturmak suretiyle imtihan sürecini tamamladı ve olayı çözdü.”

Susmak tefekküre de yol açmaktadır.

Nitekim Hz. Meryem’i çocuğu konuşturarak, Hz. Aişe’yi de indirdiği ayetle temize çıkardığı gibi…

- Konuşması gereken konuşurken, susması gerekenin susmasıdır.

Tıpkı Mehmet Âkif'in "Bülbül" adlı şiirinin sonunda;

“Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil matem!”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun