Ayette geçen kuzibû kelimesi neden kuzzibû şeklinde okunmuş?

Tarih: 28.01.2023 - 10:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Tefsirlerde, Yusuf Sûresi 110. ayetin açıklamasında ayette geçen kuzibû kelimesini Hz. Aişe (ra) validemizin kuzzibû diye şeddeli okuduğuna dair Buhari kaynaklı bir rivayet aktarılmakta. Kuran-ı Kerimlerimizde bu ayet hep şeddesiz olarak geçiyor, Kitabımızın tek bir harfi dahi değiştirilmemiş olduğuna iman ederken bu rivayeti nasıl yorumlamamız gerekiyor?
- Aişe validemiz Peygamber Efendimiz (sav) 'den Kuranın aslını dinlemişken tek bir harf dahi anlamı değiştirirken eğer doğrusu şeddeli ise bugün neden şeddesiz okuyoruz, doğrusu şeddesiz ise Aişe validemiz neden şeddeli okudu?
- Bu rivayetin tam metnini cevabınıza ekleyebilirseniz çok sevinirim.
- İlgili sayfadaki rivayet şöyle:
​İbni Ebi Müleyke'den: İbbi Abbas dedi ki" (Hatta o Resuller vaad edildikleri İlahi yardım hususunda) muhakkak yalana uğradıklarını zannettiler. " (Yusuf; 12/110) (Yardım) gecikmiş ve yavaş gelmiştir." Sonra bağlantılı olarak şu ayeti okudu; 'Nihayet Peygamber ve beraberinde iman edenler: Allah'ın yardımı ne zaman gelecek? diyorlardı. (Bakara 2/214). İbni Müleyke diyor ki: Urve bin Zübeyr'e rastladığımda bunu (kuzibû şeklinde tahfif ile okumayı) kendisine anlattım. Şu cevabı verdi: Aişe şeddesiz okunmasını reddederek dedi ki 'Maazallah! Vallahi Allah, Resulüne ne vaad etti ise ölmeden o mutlaka olmuştur. Ne var ki peygamberlerin üzerinde bela o kadar sürekli olmuştur ki nihayet kavimlerinden beraberlerinde olanların da kendilerini yalanlamalarından korkar hâle gelmişlerdir." Bu nedenle Aişe bu ayeti şeddeli olarak " kuzzibû " şeklinde okurdu. (Buhari)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Önce ayetin mealini ve kısa açıklamasını verelim:

Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalancı çı­karıldıklarını sandıkları sırada, onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. Fakat suçlular topluluğundan azabımız geri çevrilmez. (Yusuf, 12/110)

Hz. Aişe validemiz, ayeti şöyle yorumlamıştır:

"Sıkıntılar uzayıp da yardım gecikince peygamberler kavimlerinden kendilerini yalancılıkla itham edenlerin iman edeceklerinden ümitlerini kesmişler, inanmış olanların da kendilerini yalanlayacaklarını sanmışlardır. İşte o zaman Allah'ın yardımı gelmiştir." (Buhari, Tefsir, 12/6)

Peygamberler de insan oldukları için birtakım olaylar karşısında bazı duygulara kapılabilirler. Nitekim Bakara suresinin 214. ayetinde de müminlerin çektikleri sıkıntı ve geçirdikleri sarsıntılar karşısında peygamberlerin buradakine benzer davranışlar sergiledikleri ifade buyurulmuştur.

Ancak peygamberlerin, Allah'ın vaadinden dönmesini, söz verdiği yardımı yapmayarak onları yalancı çıkarmasını düşünmeleri mümkün değildir. Bu, onların peygamberlik vasıflarına aykırıdır. Nitekim onlar, en şiddetli sıkıntılar karşısında bile insan gücünün dayanabileceği en son merhaleye kadar dayanmışlardır. Sıkıntı ve ıstıraplar dayanılmaz bir hale geldiği, Allah'tan başka hiçbir ümit kalmadığı anda Allah'ın yardım ve zaferi yetişmiş; peygamberler ve onlara inanan müminler kurtuluşa ermiş, suçlular ise cezalandırılmışlardır.

Peygamberler her açıdan olduğu gibi bu yönden de örnek kişilerdir, en zor durumlarda yapılması gerekenleri kendi hayatlarında göstermişler ve rol model olmuşlardır. Bir insan, hiçbir sebebin kalmadığı ve her şeyin bitti zannedildiği zamanlarda, ne yapması gerektiğini, yine peygamberlerden öğrenecektir.

Kıraat konusuna gelince:

Mütevatir kıraatlerin Hz. Peygamber (asm) Efendimizden okunduğuna, okutulduğuna ve bunların Hz. Cebrail (as) tarafından getirildiğine dair şüphe bulunmamaktadır. Bu meselenin hem tarihi hem de bilgisel zemini güçlüdür.

Kıraat imamlarından Asım, Hamza ve Kisaî söz konusu kelimeyi şeddesiz “Küzibû” şeklinde, diğerleri ise şeddeli “Küzzibû” şeklinde okumuşlardır.

Şeddesiz kıraatte ayetin yorumu şu iki tarzda yapılmıştır:

a) Artık yardım almayacaklarını zannedenler, peygamberlerin kavimleridir. Buna göre ayetin manası şöyledir:

“Nihayet peygamberler kavminin imanlarından ümitlerini kestiklerinde ve kavimleri de peygamberlerinin zafer konusunda verdikleri sözlerinde yalan söylediklerini düşünmeye başladıklarında yardımımız geldi.”

b) Buradaki zan peygamberlere aittir. Buna göre, ayetin manası şöyledir:

“Peygamberler -birer insan olarak zayıf yapıları sebebiyle- kendilerine verilen zafer sözünün doğru olmayabileceğini tasavvur ettikleri bir sırada, yardımımız gelmeye başladı.” (bk. Fahreddin Razi, ilgili ayetin tefsiri)

Raziye göre, İbn Ebi Müleyke’nin İbn Abbas’tan naklettiği bu yorum doğru değildir. Çünkü imanı olan hiçbir mümin Allah’a yalan isnadını yapmadığı halde, peygamberlerin böyle bir düşünceye sahip olmaları asla düşünülemez. (bk. Razi, a.g.y)

Şeddeli kıraatteki “Küzzibû” okunuşuna göre de iki yorum yapılmıştır:

a) Ayetteki “zann” kelimesi, ilim, yakin manasınadır. Buna göre, ayetin manası şöyledir:

"Peygamberler kavimlerinin artık kendilerine iman etmeyeceklerini kesin bir yakin ile anladıklarında ve onların aleyhine beddua ettikleri esnada, Allah’ın yardımı geldi, Allah’ın dilediği kimseler (Peygamberler ve onlara iman edenler) kurtuldular ve inkârcılar da helak oldular."

b) Buradaki “zann” kelimesi, tahmin manasınadır. Buna göre ayetin meali şöyledir:

“Peygamberler kavimlerinin iman etmeleri konusunda ümitlerini kestikleri ve daha önce iman eden kimselerin de kendilerini yalanladıklarını sandıkları bir sırada Allah’ın yardımı geldi...”

Hz. Aişe’den nakledilen bu yorum, bu konuda yapılan tevillerin en güzelidir. (bk. Razi, a.g.y)

Fahreddin Razi’nin özet olarak aktardığı bu bilgilerin aslı Buhari’de yer almaktadır.

İlgili rivayetler şöyledir:

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ عُقَيْلٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ: أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ: أَنَّهُ سَأَلَ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا، زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَرَأَيْتِ قَوْلَهُ: (حَتَّى إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِّبُوا) أَوْ كُذِبُوا؟ قَالَتْ: «بَلْ كَذَّبَهُمْ قَوْمُهُمْ» [ص:151]، فَقُلْتُ: وَاللَّهِ لَقَدِ اسْتَيْقَنُوا أَنَّ قَوْمَهُمْ كَذَّبُوهُمْ، وَمَا هُوَ بِالظَّنِّ، فَقَالَتْ: «يَا عُرَيَّةُ لَقَدِ اسْتَيْقَنُوا بِذَلِكَ»، قُلْتُ: فَلَعَلَّهَا أَوْ كُذِبُوا، قَالَتْ: " مَعَاذَ اللَّهِ، لَمْ تَكُنِ الرُّسُلُ تَظُنُّ ذَلِكَ بِرَبِّهَا، وَأَمَّا هَذِهِ الآيَةُ، قَالَتْ: هُمْ أَتْبَاعُ الرُّسُلِ، الَّذِينَ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَصَدَّقُوهُمْ، وَطَالَ عَلَيْهِمُ البَلاَءُ، وَاسْتَأْخَرَ عَنْهُمُ النَّصْرُ، حَتَّى إِذَا اسْتَيْأَسَتْ مِمَّنْ كَذَّبَهُمْ مِنْ قَوْمِهِمْ، وَظَنُّوا أَنَّ أَتْبَاعَهُمْ كَذَّبُوهُمْ، جَاءَهُمْ نَصْرُ اللَّهِ 

حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى، أَخْبَرَنَا هِشَامٌ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ: سَمِعْتُ ابْنَ أَبِي مُلَيْكَةَ، يَقُولُ: قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا: {حَتَّى إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا} [يوسف: 110] خَفِيفَةً، ذَهَبَ بِهَا هُنَاكَ، وَتَلاَ: {حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللَّهِ أَلاَ إِنَّ نَصْرَ اللَّهِ قَرِيبٌ} [البقرة: 214]. فَلَقِيتُ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ فَذَكَرْتُ لَهُ ذَلِكَ- فَقَالَ [ص:29]: قَالَتْ عَائِشَةُ: «مَعَاذَ اللَّهِ وَاللَّهِ مَا وَعَدَ اللَّهُ رَسُولَهُ مِنْ شَيْءٍ قَطُّ إِلَّا عَلِمَ أَنَّهُ كَائِنٌ قَبْلَ أَنْ يَمُوتَ، وَلَكِنْ لَمْ يَزَلِ البَلاَءُ بِالرُّسُلِ، حَتَّى خَافُوا أَنْ يَكُونَ مَنْ مَعَهُمْ يُكَذِّبُونَهُمْ» فَكَانَتْ تَقْرَؤُهَا: (وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِّبُوا) مُثَقَّلَةً

İlave bilgi için tıklayınız:

Kuranı'ın Yedi Lehçe üzere okunması ne demektir?

Yedi harfin Kureyş lehçesindeki halleri, günümüze kadar ulaşmamış ...

Kuran'ın okunuş şekilleri, Peygamber Efendimiz'den mi gelmiştir ...

Kur'anlar arasında binlerle ifade edilen kelime farklılıkları var; bunu ...

Kıraat çeşitleri mushaflarda yer almış mıdır?

Ayette geçen ifade iki sihir mi yoksa iki sihirbaz mı?

Neden Mushaflarda farklılıklar var?

Kasas suresi 48. ayetteki "sihir" kelimesindeki kıraat farklılığını ...

Hafs mushafında "katele", Verş mushafında "kutile" diye geçiyor, nasıl anlamalıyız?

Kuran'da sinonim veya kıraat farkları da mucize mi?

Hz. Osman'ın çoğalttırdığı Mushaflarda neden imla farkları var ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun