Ateş parçası, haber ve hüda, üç ayette neden farklı anlatılır?
- Tâhâ sûresinin 10. ayeti, Neml sûresinin 7. ayeti ve Kasas Sûrelerindeki farklılıkların sebebi nedir?
- Tâhâ sûresinin 10. ayetinde, Neml sûresinin 7. ayetinde ve Kasas sûresinin 29. ayetinde Musa aleyhisselam ailesine bir ateş parçası getireceğini söylüyor. Fakat üç ayette de bu ateş parçası üç farklı kelime veya kelime grubu ile ifade ediliyor.
- Tabii bir de Musa aleyhisselamın aynı ayetlerde bir haber yahut hüdâ getireceğinden de bahsediliyor. Bunlar (ateş parçası ve haber veya hüdâ) da üç ayette takdim tehire uğruyor gibi. Birinde ateş parçası önde hüdâ sonda, diğer ikisinde haber önde.
- Bir de قبس bir yerde haber ile birlikte kullanılıyor, diğerinde de بقبس شهاب hüdâ ile birlikte kullanılıyor.
- Aslında birçok tefsiri inceledim. Kısmen ikna oldum ama kalbim mutmain olmadı bir türlü neden bilmiyorum?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle şunu belirtelim ki, sadece soruda belirtilen şeyler değil, Kuran kıssalarının genelinde kıssa daha önce anlatıldığı şekliyle aynen anlatılmamış, kıssanın öncesinde anlatılan inanç, ibadet ve ahlaki esaslara paralel olarak bazen özet bazen daha tafsilatlı olarak anlatılmış; keza kıssa içindeki ögeler de yer yer kısa ve birbirini açıklayan kelimelerle ifade edilmiştir.
Dolayısıyla bu parçaları bir araya getirerek kıssaya toplu olarak bakmak en doğru yaklaşım olacaktır.
Örneğin Firavun’un yeni doğan çocukları katledişi bir defasında “yukattilune ebnâehum / çocuklarını öldürüyorlar” ifadesiyle bir keresinde de “yüzebbihûne ebnâehum / çocuklarını boğazlıyorlar” ifadesiyle aktarılmıştır.
İki ibareye birlikte bakınca çocukları boğazlamak suretiyle öldürttüğünü anlamış oluyoruz.
Soruda dile getirilen kelimelerdeki çeşitlilik de böyledir. Hepsi aynı manayı ifade etmekte olup bütününe birden bakınca birbirini açıklayan destekleyen kelimeler olduğunu görürüz. Edebî açıdan makbul olan da budur.
Bir şey yeniden anlatılırken, bazen özetlemek bazen tafsilat, bazen benzer kelimeler kullanmak daha renkli, daha ilgi çekicidir.
Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:
وَهَلْ اَتٰيكَ حَدٖيثُ مُوسٰي
اِذْ رَاٰ نَاراً فَقَالَ لِاَهْلِهِ امْكُـثُٓوا اِنّٖٓي اٰنَسْتُ نَاراً لَعَلّٖٓي اٰتٖيكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ اَوْ اَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى
“(Resulüm!) Mûsâ ile ilgili bilgi sana erişti mi? Hani o bir ateş görmüş ve ailesine şöyle demişti: 'Siz bekleyin, (şu uzakta) bir ateş bulunduğunu fark ettim; belki ondan size bir kor parçası getiririm veya ateşin başında (bize rehberlik eden) bir kılavuz bulurum.'.” (Taha, 20/ 9-10)
mealindeki ayette zikredilen " اٰنَسْتُ " fiili, bir şeyi şüpheye mahal bırakmayacak şekilde kesin olarak görmeyi ifade eder.
Ancak buradaki görmenin kesin olması, uzaktan ateş şeklinde görülen yönüdür. Yoksa bu ateşin nasıl bir şey olduğunu, gerçekten bir ateş mi, yoksa orada bulunan başka bir delil / rehber / kılavuz mu olduğunu kesin olarak bilmemiştir.
Ayette ihtimale dayalı “Leallî” = belki de” size “bir kabes veya bir huda = bir ateş koru veya (bize rehberlik edecek) bir kılavuzu getiririm” şeklinde bir ifadeye yer verilmesi görülen nesnenin mahiyetinin kesin olarak bilinmediğine delalet etmektedir. (krş. Razi, ilgili yer)
اِذْ قَالَ مُوسٰى لِاَهْلِهٖٓ اِنّٖٓي اٰنَسْتُ نَاراًؕ سَاٰتٖيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ اَوْ اٰتٖيكُمْ بِشِهَابٍ قَبَسٍ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
"Bir zamanlar Musa, ailesine, “(Şu uzakta) bir ateş bulunduğunu farkettim. Size oradan bir haber ya da ısınmanız için ondan bir parça kor getireceğim.' demişti." (Neml, 29/7)
mealindeki ayette de “اٰنَسْتُ” fiili kullanılmıştır.
Fakat bir önceki ayette “لَعَلّٖٓي اٰتٖيكُمْ” Belki de / Umulur ki getiririm” şeklinde bir ihtimale dayanarak ifade edilmiştir.
Bu ayette ise, “سَاٰتٖيكُمْ مِنْهَا بِخَبَر” cümlesinde önce habere yer verilmiş ve yakın zamanda bu konudaki malumatı kesin olarak getireceğini bildirmiştir. İlgili haberin “rehberlik eden bir kılavuz” olduğu ihtimali en kuvvetli ihtimaldir. Yakın ilişkileri sebebiyle “ateş koru ile ısınma” konusu aynı yerde ifade edilmiştir.
فَلَمَّا قَضٰى مُوسَى الْاَجَلَ وَسَارَ بِاَهْلِهٖٓ اٰنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَاراًۚ قَالَ لِاَهْلِهِ امْكُثُٓوا اِنّٖٓي اٰنَسْتُ نَاراً لَعَلّٖٓي اٰتٖيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ اَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
“Mûsâ bu süreyi doldurup ailesiyle birlikte yolda giderken Tûr tarafında bir ateş gördü; ailesine, 'Siz bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir parça ateş getiririm.' dedi.” (Kasas, 28/29)
mealindeki ayet bu konuyla ilgili son ayet görünümündedir. Bu sebeple “Tûr” kelimesiyle olayın geçtiği yer de belirtilmiştir.
Sonuç ayeti olarak burada şu gerçeklere işaret edilmiştir:
a) “Mûsâ bu süreyi doldurup ailesiyle birlikte yolda giderken...” cümlesiyle bu olayın olduğu yere neden gittiğine işaret edilmiştir.
b) Musa’nın gördüğü ateşin “Tur”un çevresinde olduğuna işaret edilmiştir. Bununla, “Mukaddes Tuva” vadisinin İsrailoğulları için kutsal bir mekân olduğuna dikkat çekilmiştir. Ve Tur dağı ile Hira dağının ilk vahiylere mazhar olan yer olduğuna insanların nazar-ı dikkati çekilmiştir.
c) Bu son ayette “haber” sözcüğünün önce zikredilmesi, genel bir kavram olarak “haberin” ister bir rehberin ister bir ateş korunun bulunmasıyla ortaya çıksın her iki hâlde de güzel bir müjdedir.
d) Kıssanın sonunda bu son ayette “ısıtması mümkün olan” bir ateşten bahsedilmesi, işin sonucunu göstermesi bakımından manidardır. Rivayetlere göre, bu ayetteki ilgili ifadelerden anlaşılıyor ki, bu yolculuk kışın, soğuk bir gecede yapılmış ve yolcular yollarını şaşırmışlar. Bu ayetteki ifadenin sözcükleri ve tanzimlerinin hepsi, bu yolculuğun başından itibaren sıkıntıların tercümanı ve sonucun beyanı olduğu -bu açıklamalarda- beyan edilmiştir.
e) Ayrıca,belagatte aynı konuda farklı cümle ve kelimelerin kullanılması “monoton / yeknesak bir rotadan çıkaran” bir teceddüd bir tefennün kuralıdır. Başka hikmetler yanında Kuran’ın ifade dizaynındaki tefennün de telezzüz veren bir tecdid üslubudur. (krş. Razi, Kurtubi, İbn Aşur, Meraği, ilgili yer)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ahirette herkes kendi cemaatiyle, kendi hocasının arkasında mı bulunacak?
- Nur suresindeki farklılıklar neyden kaynaklanıyor?
- Ezan ve namaz Yahudilikle aynı mı?
- Ayette neden, o cennetten bir meyve, denilmiş?
- Ateş topu olan yıldızlar şeytanları yakabilir mi?
- "Sizden biri dilenmeye devam ettiği takdirde yüzünde bir parça et kalmamış halde Allah'a kavuşur." hadisini açıklar mısınız?
- Kullarıma söyle emri, sadece Peygamberimize mi hitap eder?
- Cehennem Ebedidir 4- Üç yoldan hangisi mümkün?
- Bakara suresi 30. ayet ile Sad suresi 71. ayet iki farklı hitabı mı anlatıyor? Eğer aynı hitaplar ise neden kelimeler değişiyor?
- Berzah aleminde sevdiklerimizle kavuşacak olmamızın delilleri nelerdir?