Anlamadığımız şeyler ile imtihan edilmemizin sebepleri nelerdir?
- Allah (c.c.)’ın bazı özelliklerini ve bazı şeyleri neden yarattığını anlamıyoruz. Bunlara inanıp inanmamak ile imtihan edilmemizin sebepleri nelerdir?
- Bunlara inanmak nasıl mümkündür?
Değerli kardeşimiz,
İman etmek yani inanmak; görme, duyma, dokunma, koklama ve tatma gibi beş duyumuz ve laboratuvar ortamlarında ispatlanmamış şeyler için söz konusudur.
Örneğin birisi çıkıp ben 2x2=4 olduğuna inanmıyorum veya araba diye bir taşıt olduğuna inanmıyorum veya telsiz telefon olduğuna inanmıyorum, gibi iddialarda bulunsa, o kişi ciddiye alınmaz; ya şaka yaptığı ya da akli melekelerini yitirdiği düşünülür. Çünkü bu ve benzerlerinin tamamı yukarıda bahsettiğimiz tarzda ispatlanabilen ve aklın kabul etmesinin yeterli olduğu hakikatlerdir.
Oysa Allah’a iman, gayba imanı gerektirir. Yani görmediğimiz, duymadığımız ama “O olmazsa, olmaz!” bir yaratıcının varlığına imanı gerektirir. Bunun için de sırf akıl veya sırf kalp yeterli değildir. Akıl ve kalbin ortaklaşa çalışması gerekir.
Bu ortaklaşma çalışmayı Allah’tan gelmiş olan Kur'an ve onun muallimi olan Allah’ın Elçisinin sünnetinde bizden istendiği şekilde yaparsak imanımız tam yerine oturacaktır.
Yoksa aklen bir yaratıcının olmasını kabul ederiz, kalpten buna destek almazsak, kalbimizi devreye koymazsak, aklen kabul ettiğimizi laboratuvar ortamında ispatlayamadığımız için gene aynı aklımız, şeytanın da vesvesesiyle bizi inkara götürebilir.
Öte taraftan aklı devre dışı bırakıp sırf kalbimizle baş başa kalırsak, bu sefer de cezbe halinde gene ayağımız kayabilir, şirke düşebiliriz.
Onun için İslam her konuda olduğu gibi imanda da akıl ve kalbin uyumu ile sırat-ı müstakimde olmamızı ister.
"Niçin yaratıldık, niçin imtihan ediliyoruz?" suallerinizin cevapları www.sorularlaislamiyet.com isimli bu sitemizde oldukça detaylı bir şekilde mevcuttur. Ayrıca www.feyyaztv.com isimli sitemizde de konu hakkında çok güzel videolarımızı izleyebilirsiniz.
Sualinizdeki yaratılmış olup ne işe yaradığını henüz bilmediğimiz, kavrayamadığımız her şey ise, bize âdeta şöyle diyor:
“Ey insan!
Bak ben Allah’ın pek sanatlı bir mahlukuyum.
Bende tecelli eden Allah’ın esmalarını gör, beni ne hikmetlerle yaratmış araştır, bul!
Hikmetleri buldukça Allah’ını tanı, şükret, hamd et, tesbih et!
Tam bir imanla senden istenen kulluk vazifelerini yerine getir!”
İşte insan da bazen bu şuurla bazen de kendi nefsi için Âdem babamızdan beri araştırmış; birçok şeyin hikmetini bulmuş, tekamül etmiş ve bugünlere gelmiş.
Bize ve kıyamete kadar her insana, bahusus her mümine düşen görev, hikmeti az bilinen veya hiç bilinmeyen ya da yanlış bilinen şeylerin hikmetlerini araştırmak ve arkasındaki yaratıcımız olan Rabbimize şükür ve hamd etmek ve buradan hareketle bulduğumuz yeni hikmetler sayesinde de insanlığa fayda verecek hizmetleri sunmaktır. Çünkü kâinatta manasız, abes yaratılmış tek bir atom parçası dahi yoktur.
Özetle durum budur.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Hikmetsiz gibi görünen şeylere nasıl bakmalıyız?
- Sınav / imtihan, olmazsa olmaz bir gereklilik midir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bir ateistin iddialarına cevap verir misiniz?
- İslam’ın anlaşılması insanların çabasına mı bırakılmıştır?
- İstemediğim lütuflara karşılık şükür istenmesinin anlamı nedir?
- Ateistler evrenin kendi kendine oluşma ihtimalinin düşüklüğünü itiraf ediyorlar mı?
- Doğal nedensellik görüşü yanlış olmak zorunda mı?
- Bir şey Allah rızası için yapılmadığında neden değersizdir?
- İncil ve Tevrat’ta, bazı ayetlerin müteşabih olduğunu belirten bir ayet var mı?
- Furkan 45, 46, 47’e göre dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğü bilinmiyor mu?
- Toplumun taklidi imana sahip olmasının tehlikeleri nelerdir?
- Allah kulları neden direkt cennette yaratmadı?