Ümmetin hali ne olacak?

Tarih: 30.10.2025 - 14:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

Doğu Türkistan'da bazı din kardeşlerimin(bacılarımın) yoğun sistematik cinsel saldırılardan ötürü intihara meylettiğini ve intihar eden yüzlerce bacım olduğunu öğrendim… Bunların hükmü nedir? Müslüman ölmüşlerdir değil mi...?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Elbette Müslüman ölmüşlerdir; intihar günahtır ama kişiyi dinden çıkarmaz.

Ümmetin hali, maddi-manevi birlik olup zalim güçlere karşı caydırıcı güç oluşturduklarında kısmen (zulme uğrama bakımından) düzelecektir.

Doğu Türkistan’da, Filistin’de ve dünyanın pek çok yerinde mazlum Müslümanların yaşadığı zulüm, bütün ümmetin kalbinde kanayan bir yaradır.

Ama bu acıya rağmen ümitsizlik değil, sorumluluk doğmalıdır.

Kısaca ve öz olarak açıklamaya çalışalım:

Zulüm Altında İntihar Edenlerin Hükmü

İntihar, normal şartlarda haram ve büyük bir günahtır.

Fakat aklını yitirecek derecede şiddetli zulüm, işkence ve travma yaşayan kimseler, tam irade ve idrak sahibi sayılmazlar.

Bu durumda, Allah onların hâlini en iyi bilendir; rahmeti adaletinden önce gelir.

Bu kimseler Müslüman’dır; mazlum olarak ölmüşlerdir.

“Zulme uğrayanlara Allah’tan yardım mutlaka gelecektir.” (Hac, 60)

Biz onlar hakkında hüsnüzan ederiz, sorumlu olmayacakları ümidini taşırız, varsa günahları, affedilmeleri için dua ederiz.

Ümmetin Hali İçin Ne Yapılabilir?

1. Şahsî Sorumluluk:

Günah ve gafletten arınmak, Allah’a yönelmek.

Dua, tövbe ve salih amelle ümmetin yükünü omuzlamak.

Mazlumlar için sürekli dua etmek, onları unutmamak.

2. Ailevi Düzeyde:

Evlerde iman, merhamet ve ümmet bilinci inşa etmek.

Çocuklara sadece bilgi değil, vicdan ve sorumluluk öğretmek.

3. Sosyal Düzeyde:

Zulme karşı duyarlılık oluşturmak, sessiz kalmamak.

Mazlumları destekleyen sivil ve insani yardım kuruluşlarına katkıda bulunmak.

Sosyal medyada, çevrede bilinçli bir şekilde farkındalık yaymak.

4. Devlet ve Devletler Düzeyinde:

Adalet, özgürlük ve insan onuru temelinde dış politika izlemek.

İslam ülkelerinin birlik ve dayanışmasını güçlendirmek.

Uluslararası arenada mazlumların sesi olmak.

5. İslam Birliği ve Küresel Adalet

İslam ülkelerinin maddi ve manevi bakımdan güçlenmesi, sadece Müslümanların değil bütün insanlığın huzuru için zaruridir.

Bugün dağınık duran İslam dünyası, ortak bir irade, dayanışma ve strateji ile birleştiğinde; zulmü önleyebilecek, adaleti yüceltebilecek bir güç ortaya çıkar.

Tıpkı bazı ülkelerin ekonomik ve siyasi birlikler oluşturması gibi, İslam devletlerinin de iman kardeşliği temelinde bir birlik kurması gerekir.

Bu birlik sadece savunma ve kalkınma için değil; adalet, merhamet, barış ve insani değerleri koruma amacı taşımalıdır.

Böyle bir güç, yalnız Müslümanlara değil;
zulme uğrayan,
sömürülen,
adaletsizliğe maruz kalan

her insana umut olur.

İslam’ın ruhu budur: “Yeryüzünde adaletin, merhametin ve iyiliğin temsilcisi olmak.”

Bu da ancak hem maddi ve ekonomik hem de manevi ve uygulamalı anlamda çok güçlü, bilinçli ve birlik içinde bir ümmetle mümkündür.

Son Söz

Ümmetin kurtuluşu, sadece dua etmekle değil; dua elbette olacak ve olmalı, bunun yanında imanla birleşmek, ilimle güçlenmek, adaletle hareket etmekle mümkündür.

İslam ülkeleri maddi ve manevi olarak el ele verdiğinde, bu birlik sadece Müslümanları değil, bütün insanlığı koruyacak bir rahmet gücü doğurur.

Çünkü İslam, bütün güzellikleriyle ve özellikleriyle beraber, adaletin, merhametin ve insan onurunun yeryüzündeki teminatıdır.

Bugün İslam devletleri bir araya gelip güçlü bir dayanışma kurabilirse; mazlumların feryadı diner, zulmün sesi kısılır, dünya yeniden nefes alır.

O gün geldiğinde, bu birlik sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olacaktır.

Ve biz inanıyoruz ki, Allah’ın yardımı birlik, adalet ve merhamet üzere olanların yanındadır, kıyamet kopmadan bu durum bütün yeryüzünde -Allah’ın izniyle- gerçekleşecektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun