TOKİ 500 bin konut projesinden ev almak caiz mi?

TOKİ 500 bin konut projesinden ev almak caiz mi?
Tarih: 31.10.2025 - 16:25 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet caizdir, alınabilir.

Devlet, peşin olarak ev alabilecek maddi imkânlara sahip olmayan kişilere kolaylık olsun diye ev yapıp taksitle satmaktadır. Devlet bu kimselerden belli oranda peşinat alıyor, geriye kalanını ise önceden belirlediği bir zamana yayıyor.

Bu arada alacağı paranın değerinde enflasyon sebebiyle bir düşüş söz konusu olursa, onu da alacağı paraya ilave ediyor. Şayet paranın değerinde bir düşüş olmazsa, önceden belirlenen taksitin dışında fazla para almıyor. 

Bu uygulamanın faizle bir ilgisi yoktur. Burada yapılan ilave, yalnızca enflasyon sebebiyle oluşan kayıptır. Faiz ise, akitlerde şart koşulmuş bulunan karşılıksız fazlalığın adıdır.

Öte yandan faiz, akitlerde şart koşulmuş karşılıksız fazlalığın adıdır. Halbuki söz konusu sözleşmedeki fiyat güncellemesi, enflasyon sebebiyle parada oluşan değer kaybının karşılığı olduğundan faiz kapsamında değerlendirilmez. Buna göre faizli kredi kullanılmaksızın ve yalnızca bir satış sözleşmesine dayanılarak Toplu Konut İdaresi’nden (TOKİ) gayrimenkul satın alınabilir. TOKİ veya benzeri kurumlardan gayrimenkul alınırken peşinatı karşılamak ya da vadeli borcunu kapatmak amacıyla faizli kredi kullanılmak ise caiz değildir.

Soruda belirtilen "500 bin Sosyal Konut Projesi" de aynı esaslar çerçevesinde yürütüldüğünden, şartları uygun olan kişilerin bu proje kapsamında konut edinmelerinde dinen bir sakınca bulunmamaktadır.

Sosyal Konut Projesi Akdine Yöneltilen Eleştiriler ve Cevaplar

1. Yapının hali hazırda mevcut olmaması dikkate alındığında ortada olmayan birşeyin satılması caiz mi?

Cevap: Henüz ortada olmayan bir malın satımına ilişkin şartlar selem veya istisnâ akdi bağlamında fıkıh kitaplarında ele alınmıştır. “Yanında bulunmayan malı satma” (Tirmizî, “Büyûʿ”, 19) meâlindeki hadise dayanılarak kişinin elinde olmayan veya niteliği belli olmayan bir malın satılmmasının neticesinde tarafları beklenmedik zarar ve sıkıntıya sokabileceği düşüncesiyle yasaklandığı ifade edilmiştir. Diğer yandan Hz. Peygamber ihtiyaç sebebiyle ileride teslim edileceği zamanı belirleyerek malın peşin para ile satımına (Buhârî, “Selem”, 1, 2, 7). Bu izinden hareketle nitelikleri ve teslim zamanı belirlenmiş mislî malların peşin para ile satışının câiz olduğu konusunda mezhepler görüş birliğine varmıştır. Söz konusu TOKİ evlerinin satışı nitelikleri belli olması, alıcıyı zarara uğratmanın aksine fayda sağadığı gibi yararları dikkate alındığında bir mahzur teşkil etmeyeceği açıktır.

2. Gecikme bedelinin "Gecikme Faizi" olarak ifade edilmek suretiyle tahsil edilmesi caiz midir?

Gecikme bedeli borcun veya akdin yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak bir yaptırım niteliğindedir. Esas olarak borçlunun ödemeyi zamanında gerçekleştirmesini sağlamak amacıyla konulur. Borcun zamanında ödenmemesi halinde ise zararın tazmini amacı taşır. İş ve hizmet akitlerinde borçlunun ihmal veya hatası sonucu zarar oluştuğunda cezâî şart uygulanabilir; para borçlarında ise zarar her zaman gerçekleşmeyebileceği için ve faiz (ribâ) tehlikesi bulunduğundan İslâm hukukçularının çoğunluğu cezâî şartı reddetmiş veya zararın ispatını şart koşmuştur. Bu husus günümüz içtihatlarında öne çıkarılmak suretiyle müteahhitlik veya iş akdi gibi durumlarda zararın gerçekleşmesi ve ispatı halinde cezâî şart caiz sayılmıştır. (Mecmaû’l-Fıkhi’l-İslâmî, Karar No: 109, 28 Ekim 2000) Gecikme bedelinin gecikme faizi olarak ifade edilmesi —her ne kadar gecikme cezası olarak adlandırılması daha uygun olsa da— aslî niteliğini değiştirmeyeceğinden, meşruiyet açısından bir sorun teşkil etmeyeceğini söylemek mümkündür.

3. "Memur maaş oranı dikkate alınarak idarece tesbit edilecek artış" ibaresi belirsizlik içerip ileride fahiş zamma neden olur mu?

İlgili maddeye dayanılarak yapılan uygulama vatandaşı koruyan bir özelliğe sahiptir. Her halükârda fahiş zammı engellemeye yönelik bir madde olarak değerlendirilmesinde yarar vardır.

Netice olarak, dar gelirli vatandaşların istifadesine sunulmak üzere devletin geliştirdiği sosyal konut projesini dinen meşru olmadığını öne sürüp vatandaşların faydalanmasını men etmek, hâvâic-i asliyye (zarurî temel ihtiyaçlar) kapsamına giren bir hususu engellemek anlamına gelir. Bu da doğru bir tutum olarak değerlendirilemez. İçtihadî bir mesele olarak çözüm gerektiren bu meselede ortaya konulmaya çalışılan izahat faizli işlemleri meşrulaştırma çabası içinde olmayı değil, meşru işlem ile faizli muamele arasındaki farkı fıkhî bir çerçevede ortaya koyma gayreti olarak değerlendirilmelidir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Enflasyon Farkı Fiyatı Belirsiz Kılar mı?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun