TOKİ 250.000 konut projesi helal mi?

TOKİ 250.000 konut projesi helal mi?
Tarih: 14.09.2022 - 20:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- TOKİ tarafından uygulanan Sosyal Konut Projesinin dini hükmü nedir?
- TOKİ büyük konut projesinde şöyle bir yazı okudum:
"Hak sahiplerine konutlar; %10 peşinat ve 240 ay vade ile satılacaktır. Hak sahiplerinin konutlarına ait kalan borç bakiyesi ve aylık taksitler her yılın Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez, bir önceki 6 aylık dönemdeki Memur Maaş Artış Oranı dikkate alınarak İdarece tespit edilen oranda artırılacaktır. İlk dönemsel artış sözleşme tarihine göre İdarece belirlenecektir."
- Bu şekilde bu projeden faydalanmak caiz mi? Faize ya da sakıncalı bir ticaret sözleşmesine bulaşmak istemiyoruz.
- Enflasyona göre artırmak faiz olur mu?
- Enflasyon oranında değer artışı, fiyatı belirsiz kılar mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Faiz Haramdır

İslam'da, faiz kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. Tarım ve hayvancılıkta kullanmak, iş kurmak veya genişletmek; ev, araba, vb. satın almak üzere özel kişi, kuruluş veya bankalardan alınan faizli krediler de böyledir.

Zaruret ise, kişinin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu bireylerin sağlık ve güvenlik içinde yaşamalarını sağlayan vazgeçilmezlerdir. Dolayısıyla kişi, kira vb. bir yolla da olsa oturmak için ev bulabildiği sürece faizli kredi alması caiz olmaz. Kişinin memur olup olmaması sonucu değiştirmez.

Herhangi bir şahıs ya da kurum, satın aldığı bir malı, üzerine vade farkını koyarak veresiye olarak satabilir. Böyle bir işlemde dinen bir sakınca bulunmamaktadır.

Ayrıca, hangi kurum veya kuruluş olursa olsun, faizli uygulama yaparsa haram olur. Bu nedenle bankaların veya şirketlerin çalışma şartlarını araştırarak karar vermek gerekir. Çünkü her zaman değişik uygulamalar olabilmektedir.

Toplu Konut İdaresinin 250.000 Konut Projesi

Toplu Konut İdaresince satışa sunulan evleri, arsaları satın alabilirsiniz. Burada söz konusu olan taksitli satış olduğundan, bu evlerin satın alınmasında dinimizce bir sakıncası yoktur. Şöyle ki;

 Devlet, peşin olarak ev alabilecek maddi imkânlara sahip olmayan kişilere kolaylık olsun diye ev yapıp taksitle satmaktadır. Devlet bu kimselerden belli oranda peşinat alıyor, geriye kalanını ise önceden belirlediği bir zamana yayıyor. Bu arada alacağı paranın değerinde enflasyon sebebiyle bir düşüş söz konusu olursa, onu da alacağı paraya ilave ediyor. Şayet paranın değerinde bir düşüş olmazsa, önceden belirlenen taksitin dışında fazla para almıyor. Bu uygulamanın faizle bir ilgisi yoktur. Burada yapılan ilave, yalnızca enflasyon sebebiyle oluşan kayıptır. Faiz ise, akitlerde şart koşulmuş bulunan karşılıksız fazlalığın adıdır.

Enflasyon Farkı Fiyatı Belirsiz Kılar mı?

Enflasyon oranında değer artışının fiyatı belirsiz kılması durumuna gelince:

Hayır, bu durum alım satım fiyatını asla belirsiz kılmaz. Zira alım satım anında şu kadar ay taksitle toplam şu kadar para ödenecektir şeklinde bir akit yapılmaktadır. Demek ki, fiyat bellidir. 

Alacağın tahsilinde alınacak değer kaybına gelince:

Paranın tedavülden kalkması veya değer kaybetmesi halinde nasıl hareket edileceği hususunda Hanefi imamları arasında farklı görüşler vardır. İmam-ı Azam, “Alınan borcun sayı olarak aynı miktarı verilmelidir. Paranın değeri ister yükselsin, isterse düşsün, borçlu aldığı paranın mislini verir. Yüz lira borç aldıysa yüz lira ödeyecektir.”  diyor. (İbni Abidin, Reddü'l-Muhtar, 4/174. Kasani, Bedayiü's-Sanayi, 7/394)

Felslerin (bakır veya bronz para) değer kaybı konusunda İmameyn, bu paraları mislî mal gibi değerlendirmiş, tedavülden kalkmaları (kesâd ve ınkıta’) halinde, misli bulunmadığı için kıymetlerinin iade edilmesi gerektiğini söylemiştir. Değer kaybetmeleri (rahs) halinde ise İmam Ebu Yusuf’a göre kıymetlerinin iade edilmesi gerekir. (İbn Abidin, Tenbih’ur-Rukûd, Mecmuatu’r-Resail, Mektebetu’l-İslamiyye, tsz. 2/59) 

Günümüzde kullanılan kâğıt paralar da felsler (bakır veya bronz para) gibi değerlendirip mislî mal olarak kabul edilebilir. Tedavülden kalkmaları veya değer kaybetmeleri durumunda kıymetinin verilmesi alacaklı tarafın zararını giderme açısından daha uygun görülmektedir.

Şu halde borcun bakiyesine yılda iki defa memur maaşının artışı oranında ek yapılması “enflasyon farkının alınması” demektir. Enflasyon farkı ise kâğıt para sisteminde paranın satın alma gücündeki aşınmayı telafi etmeye yöneliktir; yani borç, kâğıt para rakamı olarak artar, ama satın alma gücü bakımından artmaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun