Sürekli kadın mı alttan almalı? Ya erkek?

Tarih: 02.10.2023 - 09:09 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kadının erkeğe kendini bağlamasından bahsediliyor, ama tam tersinden bahsedilmiyor sanki. Kadın ilgi görmek için kendini sevdirmek için uğraşmalı ama erkek böyle bir uğraş göstermese de olur mu?
- Aile içinde iyilik, güzellik, ilgi, itaat hep kadından bekleniyor. Kadın da kocasına ilgide eksiklik yaparsa koca kendisini değiştirmeli, daha çok sevilmek için uğraşmalı mı?
- Evlilikte kadın zavallı gibi kalıyor, ağzı var dili yok ve hep kocası için uğraşıyor sanki. Kocası evden soğursa sen beceremedin deniyor bir de ikinci eşle korkutuluyor. Koca da aynı uğraşı göstermeli mi, kendisini beğendirmek için çaba harcamalı mı?
- Böyle böyle yapmazsan eşin senden soğur diye erkeğe de söyleyebilir miyiz?
- Bir de eşlerin birbirini azarlama, kızma, surat asma hakkı var mı? Arada bu yöntemleri birbirlerine karşı kullanmaları günah veya yanlış olur mu, yoksa hep tatlı dilli mi olunmalı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Nikâh”, İslam dininde eşler arasında karşılıklı yardımlaşmaya dayanan ve yine taraflara karşılıklı hak ve ödevler yükleyen bir sözleşmedir. Bundan dolayı huzurlu ve mutlu bir evlilik hayatı için, her iki eşinde üzerine düşeni yapması esastır.

Nasıl ki, bir kayık tek kürekle çekilirse yalpalar, ilerlemez, hedefe varamazsa; evlilikte de karı-koca her ikisi de üzerine düşeni yapmazsa o evlilik istenilen huzura kavuşamaz, sarsılır ve sonunda karaya vurarak parçalanabilir. Kadın da erkek de karşı cinsin ihtiyaçları doğrultusunda birbirine ilgi, sevgi, takdir, muhabbet göstermeli, eşinin huzuru için giyimine, davranışlarına, sözlerine azami dikkat etmelidir.

Bu gerçekten dolayı ki, Kuran, evliliğin sağlıklı yürütülmesi ortaya çıkan sorunlarda sadece kadına değil, her iki tarafa da sorumluluk yükler.

Yüce Yaratı'cımız, karı-koca anlaşmazlıklarında sorunun çözümü için her iki taraftan seçilen hakem heyetine gidilmesini istemesinin bir hikmeti de budur. Nisa suresi 35. ayette aynen şöyle buyurur:

“Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Düzeltmek isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.”

İslam dini, aile huzuru ve saadeti için eğer sorumluluğu sadece bir tarafa verseydi, evliliği kurtarmak için sadece kadına yüklenseydi, tüm fedakârlığı ondan isteseydi, iki taraftan hakem bulundurulmasını istemez, sadece kadın tarafına yönlendirirdi.

Demek ki bazı yerlerde var olan, sizin de haklı olarak dile getirdiğiniz sorun, yani evliliği kurtarmak için tüm çabanın kadından beklenilmesi, dini değil, geleneksel yanlış bir düşüncedir.  

Bu konuda maalesef, bazı din adamlarının ve aile danışmanlarının art niyet taşımamalarına rağmen, evlilik sorunlarında ağırlıklı olarak kadının yükümlülüklerine vurgu yapmaları da böyle yanlış bir algının oluşmasına neden olmuştur.

Ancak aile fertlerinin huzurlu bir şekilde yaşaması için, farklı fıtratta yaratılan kadın ve erkekten aynı şeyler istenilmez.

Kadından istenilen, sevgi ve şefkatle çocukları ile ilgilenmesi, kocasının esnek reisliğini kabul ederek ona “gönülden” uyum sağlamasıdır.

Erkekten beklenilen ise, sevgi, merhametle aileyi idare etmesi, geçimini sağlaması, ebedi refika-i hayatına sadık kalması ve onunla muhabbetle ilgilenip ihtiyaçlarını gidermesidir.

Bu çerçevede Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, çok sayıda hadis-i şerifte erkeklere seslenerek eşlerine karşı görevlerini hatırlatmaktadır.

Burada geleneksel kültürümüzde kadınlardan istenilen kocası ile yaşadığı sıkıntılarda “alttan alması, sabırlı olması, idare etmesi” gibi tavsiyeler, biraz da kadının yapıcı, şefkatli, sabırlı, sakin, narin ve yatıştırıcı özelliklerinden dolayıdır.

İhtiyaca binaen bu konuda kadınlar erkeklere göre daha üstün vasıflarla donatılmışlardır. Nitekim annesinden azar işiten çocuk, üzülür, ağlar, ama yine de annesinin yatıştırıcı sinesine sarılır.

Aynı şekilde insanları sakinleştirmek için yapılan sesli çalışmaların tümünde su sesi ile birlikte kadın sesi kullanılır. Çünkü kadının Allah vergisi şefkatli ve narin sesi bile insanları sakinleştirmede en etkili yoldur

Bunlar kadına yüklenen sorumluluklardan ziyade, onun gücünü ve erkeğin kadına olan fıtri ihtiyacını gösterir.

Nasıl ki;
- Ailesini koruması ve beslemesi için erkeğe, zorlukları aşması, gerekirse gurbete gidip çalışması, güçlü durması vb tavsiye edilirse,
- Kadına da eve öfkeli ve gergin gelen erkeği sakinleştirmesi, çabuk öfkelenen erkeğe karşı biraz sabırlı olması vb tavsiye edilir.

Nitekim toplum hayatında en ağır, en riskli, en sıkıntılı işleri yapan, yeri geldiğinde canını veren, savaşan büyük çoğunlukla erkeklerdir. Böyle bir erkeğin de en çok ihtiyaç duyduğu şey işte kadının sakinleştirici ruhudur.

Görüldüğü gibi hayatın yükünü hafifletmek için her iki cinse de fıtratlarına ve sorumluluklarına uygun tavsiyelerde bulunmak bir tarafa haksızlık değil, birlikte yürütülecek ortak hayatın gereklerindendir.

Bir diğer konu olan, “Eşlerin birbirini azarlama, kızma, surat asma hakkı var mı?” sorusuna gelince:

Eşler de insandır, robot değiller ki sürekli tebessüm etme veya kızmama moduna ayarlanabilsinler. Zaman zaman sinirlenmeleri, kızmaları, alınmaları normaldir. İnsan en çok kimi severse ve kimden beklentileri fazlaysa ona kırılır.

Burada önemli olan, kızmayı süreklilik haline getirmemek, surat asmayı bir ceza gibi kullanmamaktır ve en önemlisi asla ve asla saygısızlık etmemektir.

Azarlama ve küsme konusuna gelince, İslam’a göre değil eşe, hiçbir mümine küsülmez, azarlanmaz.

Özellikle eşler, -kadın veya erkek fark etmez- birbirlerine karşı iletişim biçimlerine azami dikkat etmeli ve asla bir diğerini azarlamamalıdırlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun