Sahabeler namaz kılarken kadına mı bakarlardı?
- Hicr suresinin 24. ayetini kısaca açıklar mısınız?
- Bu ayetin inme nedeni olarak aktarılan rivayetin tevili var mı ya da tam olarak nedir?
- Bu olay nasıl doğru olabilir sahabeler namazı hafife alır mı hem de bu şekilde.
- Güzel bir kadın (sav)'in arkasında namaz kılardı. Müslümanlardan bazıları onu görmesinler diye ön sıralarda namaz kılıyordular. Bazılarıysa bilakis arka sırada namaz kılıyorlardı ki, rüku ettikten sonra koltuk altından onu (kadını) izlesinler. Bu yüzden Allah şu ayeti (Hicr 24) indirdi:
“Andolsun biz, içinizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da muhakkak biliriz.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2784, İbni Abbas’ın Müsnedi)
Değerli kardeşimiz,
- İlgili ayetin meali şöyledir:
“Andolsun ki sizden öne geçenleri de bilmişizdir, geri kalanları da bilmişizdir.” (Hicr, 15/24)
Bu ayetin inme sebebiyle ilgili olarak şöyle bir olay da nakledilir:
Allah'ın Resulü (asm) namazda ilk safta durmaya teşvik etmiş ve Müslümanlar ilk safa geçmek için izdiham yapar olmuşlardı. Azre oğullarının mahalleleri (veya evleri) Mescid-i Nebevi'den uzak olduğu için ilk safta yer bulamıyorlardı. Onun için: "Bu evlerimizi satalım da Mescid-i Nebevi'ye yakın evler satın alalım." dediler ve işte bunun üzerine Allah Teala (cc) bu ayet-i kerimeyi indirdi.(1)
Ayrıca, Abdullah İbn Abbas (r. anhüma) şöyle der: Ayette geçen, "öncekiler" ifadesinden maksat, Hz. Âdem (a.s)'den bu zamana kadar yok olanların tümüdür. "Geri kalanlar" ifadesinden maksat ise, bu anda hayatta olan ve kıyamete kadar gelecek olanların tümüdür.(2)
İmam Mücahid de şöyle der: "Öncekiler" geçmiş ümmetler; "sonra gelenler" ise, Hz. Muhammed (asm)'in ümmetidir. Ayetten maksat da şudur: Yüce Allah, öncekileri de sonrakileri de ilmi ile kuşatmıştır. Kullarının hallerinden hiçbir şey ona gizli kalmaz. Bu, daha önce kudretinin mükemmelliğine delil getirdikten sonra, ilminin mükemmelliğini açıklamaktır.(3)
Ebu Hayyan, tefsirinde bu ayet sekiz farklı şekilde tefsir edilmiştir. Ebu Hayyan bu tefsirleri verdikten sonra der ki: En iyisi, bu görüşlerin misal olarak verildiğini kabul etmek ve ayetin manasını sınırlamamaktır.(4)
Şüphesiz ki Allah Teâlâ, ezelî ve ebedî ilmi ile her şeyi bilir. Allah Teâlâ vaktiyle ölmüş olanları, hala hayatta olanları ve dünyaya gelecekleri de bilir. İbadet ve itaatte, ileri geçen kullarını da bilir, geri kalan kullarını da bilir, demektir.
Zerresinden küresine kadar bütün kozmik varlık ve olaylar gibi geçmişiyle geleceğiyle bütün insanlık dünyası da Allah’ın mülkünde ve tasarrufunda olup, onların bütün durumları ve yapıp ettikleri de onun ilmi tarafından kuşatılmıştır. Bu sebeple o, öncekileriyle sonrakileriyle bütün insanlığı bir gün tekrar canlandırıp bir araya toplayacak, herkese iyi ve kötü olarak neler yaptığını gösterecek, hükmünü verecektir. O, hakîmdir, âlimdir; sınırsız ilmiyle kuşattığı işlerimizi gözümüzün önüne serecek ve derin hikmetiyle herkes hakkında en uygun, en âdil ve en hakimane hükmünü verecektir.
- Soruda geçen rivayete gelince:
Bu rivayet, ilgili ayetin inme nedenlerinden biri olarak nakledilmektedir.(5)
Bu hadisin sıhhati konusunda bazı âlimler “sahih” demiş, diğer bir kısım alimler ise zayıf demişler. Mesela:
a) Tirmizi bu hadisin mürsel olduğu için zayıf olduğuna işaret etmiştir. Ayrıca senedinde İbn Abbas’ın yer almadığı rivayetin daha sağlam olduğunu bildirmiştir.(6)
b) Ebu Nuaym, bu rivayetin “garip” olduğunu sağlam olmayan bir ravinin teferrüd ettiğini söylemek suretiyle zayıf olduğuna dikkat çekmiştir.(7)
c) İbn Kesir ve Kurtubi de İbn Abbas’ın değil, Ebu’l-Cevza denilen bir ravinin yer aldığı rivayetin daha doğru olduğunu bildirmiştir.
Böylece bu mevkuf ve şiddetli nekareti olan (oldukça münker olan) rivayetin İbn Abbas’tan da gelmediğini vurgulamak suretiyle zayıflığına işaret etmiştir.(8)
d) Bu rivayetin sahih olabileceğini söyleyenlerden biri de Nasıruddin el-Elbani’dir. Bunların bu konudaki yorumları da dikkate değer. Şöyle ki:
Söz konusu kadına bakanlar münafık kimseler olabilir. Veya daha yeni İslam’a girmiş, daha İslam terbiyesini almamış, helal-haramı tam bilmeyen kimseler olabilir. Yani kesinlikle sahabe denilen dinde mütemekkin kimselerin böyle bir şey yapmaları asla söz konusu olmaz. Nitekim görmemek için ön safa geçip gözlerini bakmaktan koruyan insanlar bu sahabelerin ta kendisi olduklarında şüphe yoktur.
Şeyh Salih Müncid’in dediği gibi en doğru yoruma şudur ki, “bu rivayet sahih değil, zayıftır.”(9)
Dipnotlar:
1) Vahidi, Basit, ilgili ayetin tefsiri.
2) Bu görüş, Taberi'ııin tercihidir.
3) Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, ilgili ayetin tefsiri.
4) el-Bahr, ilgili ayetin tefsiri.
5) bk. İbn Hanbel, el-Müsned, 2783; Tirmizi, 3122; Nesai,870; İbn Mace, 1046.
6) bk. Tirmizi, a.g.y.
7) bk. Hilyetu’l-Evliya, 1/81.
8) bk. İbn Kesir, 4/532; Kurtubi, 1/332; ayrıca bk. Tuhfetu’l-ahvezi,8/437.
9) bk. el-İslam, el-es-Sual- el-Cevab.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hz. Peygamber-haşa- Hz. Zeyd ile üst üste mi oturuyordu?
- Allah’ın kulağı ve gözü mü var?
- Hz. Peygamber, Beyyine suresini daha uzun okuyanı neden susturmadı?
- Haccac’ın Kuran’a yaptıkları doğru mu?
- Hz. Ömer, cariyelerin taciz edilmesine izin mi verdi?
- Kıraat senetleri mütevatir mi?
- Kuran neden kadınlarınıza girdiğiniz zaman diyor?
- Evimde bulunmayan üvey kız ile evlenmek serbest mi?
- Müslüman köle, Müslüman olmayana satılabilir mi?
- Zamanın B-teorisi nedir?