Kıraat senetleri mütevatir mi?

Tarih: 02.01.2022 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

1) Mütevatir haber çok fazla kişinin yine çok fazla kişiye aktardığı haber türüne denir. Örnek, kıraatler gibi. Ama ben bu kıraatlerin senedini inceledim her kıraat nerdeyse 1-2 sahabeden ulaşmış, buna rağmen kıraatler nasıl mütevatir oluyor? Çok fazla sahabeden gelmemesine rağmen mütevatir denmesi beni şüpheye düşürdü?
2) Bir de şöyle bir şey var: Asım bin Behdele vs Hafs bin Süleyman gibi zatlar hadis ilminde zayıf görülmüş yani hafıza yönünden sağlam değil denmiş ama kıraat ilminde otorite denmiş. Hadiste zayıf olan kıraatte nasıl otorite oluyor sonuçta ikisi de ezberleme üzerine değil mi hafızası sağlam olmayan biri kıraatte de zayıf olması lazım değil mi?
3) Hafız sahabeler bir ayeti hıfzederken bütün gramatik farklılarıyla mı ezberlerdi yoksa tek bir okunuş üzerine mi? Mesela tahteha ve min tahtiha bu farklı yazılımı olan ayeti sahabeler ezberlerken iki farklı şeklini de mi ezberlemiş yoksa sadece bir yazım ve okunuş şeklini mi ezberlemiş? Buna ek olarak vahiy katipleri bir ayeti yazarken tek bir okunuş üzerine mi yazardı yoksa birden fazla gramatik farklılık üzerine mi mesela örnek olarak: Tahteha ve min Tahtiha burada iki yazım arasında farklılık var vahiy katipleri böle farklı yazımları olan ayeti hangisini yazmıştır, tek tek her türlü farklı yazımı mı yoksa sadece bir yazımı esas alarak nüshaya yazmıştır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Tevatür kavramı ilk önce kelam ilmi sonra hadis sonra da kıraat ilminde haberin değerini ve güvenilirliğini ortaya koyan önemli bir kavramdır.

Ancak tevatüre konu olan haber veya rivayet hadis ilmiyle kıraat ilmi arasında ciddi farklılık arz eder.

Hadis ilminde bir rivayet üzerinden bu değerlendirme yapılırken, kıraat ilminde kıraat rivayetlerini tercih eden imam veya ekol üzerinden yapılmaktadır.

Dolayısıyla tevatüre konu olan haberin biçimi birbirinden farklıdır.

Kıraat ilminde imamların ismiyle anılan ve ekol haline gelen kıraat birikimi veya tercihi üzerinden senet çalışması yapıldığında, her bir imamın senedinin belirli sayıda sahabeye dayandığı görülür. Bununla beraber, tercih edilen kıraat vechi üzerinden mesele değerlendirildiğinde, bu sayının daha fazla olduğu görülecektir. Şöyle ki;

Bir kelime üzerinde en fazla özellikle gramatik farklılıklar dediğimiz Ferşi farklılıklarda üç veya dört farklı okuma var. Oysa sayıları yirminin üzerinde olan kıraat imamları ve yine sayıları bunun kaç katı olan raviler vardır. Böylece bir kelimeyi dört imam bir vecihle diğer iki imam başka bir vecihle ve bir diğer imam veya imamlar ise başka bir vecihle okuyor.

Netice itibariyle ekol üzerinden değerlendirildiğinde söylenen doğru, ancak vecih üzerinden değerlendirildiğinde, o okumanın birçok sahabiye dayandığı ve imamlara dayanan farklı okumaların kesiştiği görülür.

Kaldı ki, kıraat farklılıkları içerisinde yer alan Ferşi farklılıklar yani anlama etki eden, kelimenin gerek formatını gerekse gramatik yapısını değiştiren farklılıklar ayet olarak telakki edildiği için farklı okunmayan ayetler gibidir. Yani nasıl ki Kur'an ayetlerinin her biri için bir senet aranmıyor ise, bunlar için de aranmasına gerek yok. Nitekim klasik âlimlerimiz, usulcülerimiz bu tür farklılıkların diğer ayetler gibi tevatür şartını taşıdığı ve zaten onlarda senet aranmadığı belirtilir.

2. Bu konudaki bilgilerin araştırmaya ve teyit edilmeye ihtiyacı söz konusudur. Zira bazı kaynaklar bu kişilerin aynı kişiler olmadığını belirtir. Kaldı ki Kur'an ile hadis farklıdır. Kur'an ezberi ile hadis ezberi farklıdır. Hadis ilminde iyi olmayan kıraat ilminde iyi olmayacak diye bir genelleme yapılamaz.

Diğer yandan bu konuda en son çıkan İbrahim Tetik'e ait "Tarihsel, Bilimsel ve Sosyal Açıdan Hafs Rivayetinin Şöhret Bulma Nedenleri" isimli kitabı, bu konuda oldukça doyurucu bilgiler içermektedir.

3. Farklı okunuşların sahabe tarafından nasıl elde edildiğine dair kaynaklarda ve Hz. Peygamber (asm)'den aktarılan bilgilerde netlik söz konusu değildir. Bu konularda söylenenler mevcut birikimden hareketle yapılan yorum ve değerlendirmelerdir.

Ancak aktarılışı, sahabenin bunları elde edişi veya okuyuşu hakkında netlik olmasa da kesin olan bir husus var ki, o da bu farklılıkların Hz. Peygamber (asm) Efendimizden sudur etmesi ve sahabenin de bunları gerek ezber ve gerekse yazı ile muhafaza etmesidir. Bu konuda açık bir rivayetin olmaması da muhtemelen konu ile ilgili kimsenin sıkıntısının olmamasıdır.

Peygamber Efendimiz (asm), farklı okunan kelimeleri vahiy kâtiplerine de yazdırmış olabilir, bir formunu birine diğerini de bir başkasına da yazdırmış olabilir.

Bununla beraber, bu farklılıkların yazıdan ziyade sahabenin hafızalarında var olduğunu ve orada muhafaza edilerek sonraki nesillere aktarıldığı nettir ve kesindir.

Nitekim uzun bir zaman geçmeden Hz. Osman döneminde istinsah edilen mushaflar hemen sonra harekelenmiş ve bu harekeleme de ilk önce Basra’ya, kıraatine göre sonra da yazı geliştikçe diğer bölgelerde var olan kıraat ekollerine göre harekelenmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun