Namaz kılan biri, neden öldürülmek istenmiş?
- Peygamberimiz bu adamın neden öldürülmesini istemiştir, bunun için herhangi bir sebep görünmüyor, açıklar mısınız?
“Peygamber ile savaşan bir adam vardı. Savaştan döndüğü zaman namaz kılar ve uzun tutardı. Hatta bu yönden Peygamber’in ashabı onu kendilerinden üstün görürlerdi. Bir gün Peygamber sav adam hakkinda şöyle dedi ‘Allah’a yemin ederim ki, bunun iki gözü arasında şeytan tarafından siyah bir leke vardır.’ Adam yanlarına gelince, Allah Resulü ona: ‘Sen bu mecliste benden iyisi yoktur dedin mi?’ diye sordu. Adam: ‘Evet’ dedi ve mescide gitti. Allah Resulü buyurdu: 'bu adamı hanginiz öldürecek?’ Ebû Bekr: ‘Ben’ dedi ve gitti. Geri dönüp 'Öldürmek için gittim, namaz kılarken gördüm, çekindim, geri döndüm’ dedi. Bunun üzerine Peygamber sav yine:'Hanginiz kalkıp adamı öldürecek?’ diye sorunca Ömer: ‘Ben’ dedi. Hemen kılıcını alıp gitti, ancak geri gelip 'Öldürmek için gittim, namaz kılarken görünce geri geldim’ dedi. Peygamber sav yine sordu: 'Bu adamı kim öldürecek?’ Ali ra:‘Ben ey Allah’ın Resulü!’ dedi. Ali gitti; fakat adamı bulamadı, geri dönüp geldi. Allah Resulü dedi ki 'İşte ümmetimin içinde ilk çıkan boynuz budur. Eğer onu öldürseydin, ümmetimde iki kişi bile ihtilâfa düşmezdi’.”
Değerli kardeşimiz,
Bu hadis, -bazıları uzun, bazıları kısa olmak üzere- değişik tariklerden rivayet edilmiştir.
- Bu rivayetlerin kaynağı için bk. el-Bezzar, 14/60; E bu Yala, el-Müsned,1/90, 7/154, 168; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 6/226; Keşfu’l-Estar, h.no. 1851.
- Hz. Enes’den rivayet edilen bu hadisin senedinde yer alan “Yezid er-Rikkaşi, alimlerin büyük çoğunluğuna göre zayıf bir ravidir. (Mecmau’z-Zevaid, a.g.y)
Sorudaki şeklinin de dahil olduğu Ebu Yala’nın üç rivayeti de -kitabı tahkik eden- muhakkik Hüseyin Selim Esed tarafından zayıf olduğu bildirilmiştir. (bk. Ebu Yala, ilgili yerler)
Ancak, Ebu Yala’nın -kısaca- Hz. Cabir’den naklettiği bu hadisin rivayeti sahihtir. (bk. Mecmau’z-Zevaid, 6/227)
Ebu Yala’nın ravilerinden Ebu Ubeyde’nin Muhammed b. Kab (el-Kurezi)’den aktardığına göre, bu adam Hz. Ali tarafından öldürülen “zu’s-südiyye”(kadın göğsü gibi göğsü olan veya -gelişmemiş, sakat- bir kolunun başı öyle olan kimse) lakabıyla bilinen bir haricidir. (bk. Ebu Yala, 7/168)
- Bununla beraber, bu konuda farklı görüşler de vardır:
- Bazı alimlere göre, “Hurkus b. Züheyr el-Beceli” ismi ayrı bir şahsa, “Zu’l-Huveysire et-Temimi” ismi ise başka bir şahsa aittir. (bk. Umdetu’l-Kari,16/142)
- Diğer bazı alimlerin bildirdiğine göre, bu adamın asıl adı “Hurkus b. Züheyr el-Beceli(zu’l-Huveysire et-temimi)”dir. Hz. Ali’ye karşı savaş açan, yeryüzünde fitne fesat çıkarıp masum insanların kanlarını döken ve Nehrevan’da Hz. Ali tarafından öldürülen kişidir. (bk. Umdetu’l-Kari,15/62, 230)
- Buhari ve Müslim’in rivayetine göre, Hz. Peygamber (asm) bir gün ganimeti taksim ederken, siyahi bir adam geldi ve ona: “Sen bu taksimatı adaletli yapmıyorsun.” dedi. Hz. Peygamber “Eğer ben adalet etmezsem, kim adalet eder? Eğer ben adalete uymazsam, o takdirde sen zarar ve hüsran içinde olursun.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer onu öldürmek için izin istedi. Peygamberimiz (asm) ise buna karşılık şöyle buyurdu:
"Bırak onu. Onun arkadaşlarından öyle adamlar çıkar ki, siz onların namaz ve oruçları yanında kendi namaz ve oruçlarınızı bir hiç gibi kabul ederseniz. Bununla beraber, onlar Kur’an’ı okurlar fakat Kur’an onların gırtlaklarından aşağı inmez. Bir okun yayadan fırladığı gibi, onlar da dinden öyle çıkarlar... Alametleri içlerinde pazularından biri kadınların göğsü veya bir et parçası gibi sallanan bir adamın varlığıdır.” (Buhari, h. no:3610, 6163; Müslim, h. no:148; Umdetu’l-kari, 16/142)
- Bütün bu açıklamaların ışığında denilebilir ki, Hz. Peygamber (asm), söz konusu adamın münafık olduğunu bilmiş ve bu sebeple öldürülmesini emretmiştir.
Kaldı ki, emir verdiği kişilerin onu öldüremeyeceklerini de biliyordu. Nitekim en son Hz. Ali çıkıp “Ben öldüreceğim.” deyince, Peygamberimiz (asm), “Haydi git bakalım; ama onu bulmazsın / eğer bulabilirsen!” demiştir ki, bu ifadesi o kişinin o anda öldürülemeyeceğini bildiğini göstermektedir.
Buna rağmen, Peygamberimiz (asm)'in böyle bir emri vermesinin hikmeti, bu adamın ilerideki durumunu ve arkadaşlarının durumunu bildirmektir. Ki, bu bir gaybi haberdir ve Nehrevanda doğruluğu tasdik edilmiştir.
Nitekim, bu hadiseyi anlatan Ebu Said el-Hudri, bizzat bu olayın başlangıcında olduğu gibi, en son Nehrevanda da orada bulunmuş ve “Hz. Peygamberin dediklerinin aynen çıktığını gördüğünü” bildirmiştir. (bk. Umdetu’l-Kari, 16/142)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Peygamberler öldüğü yere gömülür." hadisine göre neden Hz. Yakub Mısır'da değil de Kenen'a götürülüp defnedilmiştir?
- Maide suresi 67. ve 3. ayetler Hz. Ali hakkında mı nazil oldu?
- Her gece Vakıa suresini okuyana asla fakirlik isabet etmez hadisi sahih mi?
- Kıyamet günü kişi, cehennemde perişan olmuş babasını... hadisi sahih mi?
- Anlamakta zorlandığım bazı hadisler var, açıklar mısınız?
- "İstiyorum ki ben oruçlu iken ecelim gelsin." anlamında bir hadis var mıdır?
- Peygamberimiz, hoşlanmasan bile Müslüman ol demiş mi?
- Namazda gözlerini göğe diken kör mü olur?
- 4 grup için ahirette imtihan mı var?
- Hz. Peygamber döneminde recm cezası uygulandı mı?