En yüksek makam fena fil vücut mu?
Fena makamları sevileriyle nelerdir?
Fena fil vücuttan sonraki makam nedir?
En yüksek makam nedir?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, en yüksek makam rıza yani Allah’ın razı olmasıdır.
Kısaca özetlemek gerekirse:
Allah emrettiği için ona uymak, neticeyi ondan bekleyip rızasına ulaşmaktır. Bunun yolu da Hz. Muhammed (asm) Efendimize uymaktır.
Fena fil-vücud çok fazla kullanılmamakla beraber, “Vahdetu’l-vücud” kapsamında değerlendirilebilir.
Burada iki fenadan bahsetmek mümkündür: Biri “vahdetul-vücud” diğeri “vahdetü’ş-şuhud.”
Birincisinde varlık namına ne varsa hepsini göz ardı edip adeta tevhid hakikatini hakiki tevhid namına Allah’ın vücudundan başka bütün vücutları yok sayıyorlar.
İkincisinde ise, Allah’tan başka varlıkları inkâr etmemekle beraber, nisyan-ı mutlak perdesine sarıp sadece Allah’ın vücudunu gösteren bir pencere bırakıyorlar.
Ebu’l-Ala Afifi’ye göre, “Tevhid-i şuhudi” varlıkların şahitliği altında yakinî, tecrübi veya zevki bir imanı elde etmektir. Tevhid-i şer’i ise aklî delillerle pekiştirilmiş nakli bir perspektifin ürünüdür. (bk. Ebu’l-Ala Afifi, et-Tesavvuf-es-Sevretu’r-ruhiyet fil-İslam, 151)
Kâinat çapında görünen ne kadar varlık varsa, sinekten yıldızlara kadar her şey Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisi veya ilim ve kudretinin fiilidir. Bu sebeple müşahede edilen her şey Allah’a aittir.” (Afifi, 151-163).
Bu Meselede Bediüzzaman hazretlerinin fetvasına bakmakta külli yararlar vardır:
İşte onun tespitleri (ayrıca geniş bir bilgi için referans verilen risalelere de bakalım inşallah):
“Aziz kardeşim!
Vahdet-ül vücuda dair bir parça izahat istiyorsunuz. Bu meseleye dair Otuzbirinci Mektub'un bir Lemasında, Hazret-i Muhyiddin'in bu meseledeki fikrine karşı gayet kuvvetli ve izahlı bir cevab vardır. Şimdilik bu kadar deriz ki:
Bu mesele-i vahdet-ül vücudu şimdiki insanlara telkin etmek, ciddî zarar verir. Nasılki teşbihat ve temsiller, havassın elinden avamın eline ve ilmin elinden cehlin eline girse, hakikat telakki edilir.
Öyle de vahdet-ül vücud mes'elesi gibi hakaik-i ulviye, ehl-i gaflet ve esbab içine dalan avamlara girse, tabiat telakki edilir ve üç mühim zarar verir:
Birincisi: Vahdet-ül vücudun meşrebi, Cenab-ı Hak hesabına kâinatı âdeta inkâr etmek iken, avama girdikçe; gafil avamlara, hususan maddiyyun fikirleriyle âlûde olan fikirlere girdikçe, kâinat ve maddiyat hesabına uluhiyeti inkâr yoluna gider.
İkincisi: Vahdet-ül vücud meşrebi, masiva-yı İlahînin rububiyetini o derece şiddetle reddeder ki, masivayı inkâr ve ikiliği refediyor. Değil nüfus-u emmarenin, belki herbir şeyin müstakil vücudunu görmemek iken, bu zamanda fikr-i tabiatın istilâsıyla ve gurur ve enaniyetin nefs-i emmareyi şişirmesiyle ve âhireti ve Hâlık'ı bir derece unutmak cihetiyle bazı nüfus-u emmare küçük birer firavun, âdeta nefsini mabud ittihaz etmek istidadında bulunan insanlara vahdet-ül vücudu telkin etmek, nefs-i emmareyi "el'iyazü billah" öyle şımartır ki, ele avuca sığmaz.
Üçüncüsü: Tegayyür, tebeddül, tecezzi, tahayyüzden mukaddes, münezzeh, müberra, muallâ olan Zât-ı Zülcelal'in vücub-u vücuduna ve tekaddüs ve tenezzühüne muvafık düşmeyen tasavvurata sebebiyet verir ve telkinat-ı bâtılaya medar olur. Evet vahdet-ül vücuddan bahseden; fikren seradan süreyyaya çıkarak, kâinatı arkasında bırakıp nazarını Arş-ı A'lâ'ya diken, istiğrakî bir surette kâinatı madum sayıp herşeyi doğrudan doğruya kuvvet-i iman ile Vâhid-i Ehad'dan görebilir. Yoksa kâinatın arkasında durup kâinata bakan ve önünde esbabı gören ve ferşten nazar eden, elbette esbab içinde boğulup, tabiat bataklığına düşmek ihtimali var. Fikren Arş'a çıkan, Celaleddin-i Rumî gibi diyebilir: "Kulağını aç! Herkesten işittiğin sözleri, fıtrî fonoğraflar gibi Cenab-ı Hak'tan işitebilirsin." Yoksa, Celaleddin gibi bu derece yükseğe çıkamayan ve Ferş'ten Arş'a kadar mevcudatı âyine şeklinde görmeyen adama, "Kulak ver, herkesten Kelâmullah'ı işitirsin" desen, manen Arş'tan Ferş'e sukut eder gibi, hilaf-ı hakikat tasavvurat-ı bâtılaya giriftar olur!” (Lemalar, 272-273)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Panenteizm ve diğer tanrı tasavvurları hakkında genel bilgiler verebilir misiniz?
- Mevlana ve Şems’de, hulul inancı var mıdır?
- Kainat hayal mertebesinde yaratılmıştır, ne demek?
- Tevhid ve şeriatı nasıl cem edebiliriz?
- VAHDET-İ ŞUHUD
- VAHDET-İ MEVCUD
- İnsanın yüzü, Rahmanın yüzünün şeklindedir hadisi sahih mi, ne demek?
- Zat Cenneti ne demektir?
- Salik kâfir olmadıkça Müslüman olamaz, kardeşinin başını kesmedikçe Müslüman olamaz.. sözünü açıklar mısınız?
- Sunullah Gaybi kimdir?