Kur’an’da, lanet kelimesinin son harfinin açık yazılması, bir hata mıdır?

Tarih: 26.05.2014 - 04:22 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ali İmran suresi 61. ayette lanet kelimesi, Arapça olarak açık te harfi ile yazılırken diğer ayetlerde neden kapalı te harfi ile yazılıyor?

- Bazı hristiyanlar Kuran-ı Kerimin burada yanlışlık yaptığını iddia ediyorlar ve bu yazım şeklinin yanlış olduğunu söylüyorlar. Açık ve kapalı te harfi arasında bir fark var mı açıklayabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Zerkeşi, bazı ayetlerde kapalı T kullanılırken bazı ayetlerde açık T kullanılmasını bedel kaidesine bağlamıştır. Yani ayette bir kelimenin sıradışı bir anlamını vurgulamak ve dikkat çekmek için açık T kullanılmaktadır. Diğer ayetlerde kapalı T ile yazılan lanet kelimesinin Al-i İmran 61 ve Nur 7’de açık T ile yazılması, lanetin daha kapsamlı ve devamlı olduğuna işaret içindir. (bk. el-İtkan el-Burhan fi Ulumi'l-Kuran, 1/409)

Demek ki, bazı ayetlerde açık te kullanılması bir hata sonucu değil, aksine mucizane bir belağatın neticesidir.

Bu kısa açıklamadan sonra bazı konuları açıklamaya çalışalım:

a) Bir kelimenin aslı, yahut da cemilerde (cem-i müennes salimde) bir tenis (dişilik) alameti olarak kullanıldığı zaman açık TE olarak yazılır.

Örneğin, sema’nın çoğulu olan Semavat kelimesinin sonundaki T harfi açıktır. Çünkü bu kelime dişil bir kelime olan Sema’nın çoğuludur. Keza Tekvir suresinde yer alan “ALİMET- AHDARET” gibi fiillerin sonundaki T açıktır. Çünkü buradaki fillerde dişilik vardır.

Keza, Secde suresi 11. ayette yer alan “el-Mevt” kelimesindeki T harfi kelimenin asli / kök harfi olduğundan açık yazılmıştır.

- Kapalı T harfi ise, daha çok kelimenin kök harfi olmadığı durumlarda veya fiil değil de isim olan bir kelimenin tenis (dişilik) alameti olduğunda kapalı yazılır.

Örneğin, “LANET” kelimesindeki T harfi kelimenin kök (L-A-N) harflerinden olmadığı gibi, bu kelime cem-i müennes salim de değildir. Bu sebeple, normal yazılım kuralına göre, buradaki T’nin kapalı yazılması gerekir. Nitekim Kur’an’da (Bakara, 2/161; Hud, 11/18) gibi ayetlerde kapalı T olarak yazılmıştır.

b) Kur’an’ın yazılım tarzı, bazen  normal yazılımların dışına çıkabilmektedir. Örneğin, Lanet kelimesi “Bakara, 2/161’de kurala uygun olarak kapalı yazılırken, Al-i İmran, 3/61’de kural dışına çıkılarak açık yazılmıştır.

Keza kök harfi “SİN“ olan BST fiilinin mastarı, Bakara surenin 247. ayetinde  normal yazılım kuralına uygun olarak “BESTATEN” şeklinde yazılırken, aynı fiilin muzari/gelecek kipi Bakara, 245’te normal yazılım kuralının dışında SİN harfi SAD olarak “Yebsutu” şeklinde yazılmıştır.

- Şimdi Bakara suresi ve daha başka surelerde LANET kelimesi kapalı T ile yazıldığı halde Al-i İmran 61. ve Nur 7. ayetinde açık yazılmasını veya “BST” köklü bir kelimenin bir yerde SİN, diğer bir yerde SAD olarak yazılmasının yanlışlık eseri olduğunu düşünmek, mantık dışı bir yaklaşımdır. Çünkü, Kur’an gibi bir vahiy kitabını, sahabe gibi insanların en çok Allah’tan korkan, en güzide bir topluluk tarafından yazılmasında titizlik gösterilmemiş olduğunu söylemek, insanları, özellikle de Kur’an hakkındaki titizlikleri sabit olan sahabenin psikolojisini anlamamak demektir.

- Kendini bilen bir yazar, kendi onurunu koruma adına yazdığı alelade bir makale için gösterdiği titizliği, sahabenin Kur’an hakkında göstermediğini iddia etmek, zerre kadar aklı olan bir ateistin dahi kabul edemeyeceği bir hezeyan-ı küfridir.

- Bunların elbette birçok hikmeti olabilir. Şu anda bunları bütün yönleriyle ortaya koyacak durumda değiliz.

Ancak şunu kesin bir kanaatle diyebiliriz ki, Kur’an’da normal yazılımın dışında bir sitilin varlığı, aynı kelimenin farklı yerlerde farklı yazılması, çok açık bir mucizedir. Çünkü, Arapça’yı en iyi bilen, Allah’tan en çok korkan, dine en fazla sadakat gösteren, Allah tarafından değişik ayetlerde övülen sahabenin bu farklı yazılımları bu kelimelerin bizzat vahiyle / Hz. Peygamber (asm) tarafından belirtildiği şekilde yazmak zorunda kaldıklarının bir göstergesidir. Eğer onlara kalsaydı, hiçbir kelimenin farklı yazılmasına fırsat vermeyeceklerdi. Zira bu titizlik onların eşsiz imanlarının bir gereğidir. Yoksa, aralarında sadece iki ayetin geçtiği bir yerde (Bakara, 2/245) kelimeyi SAD’lı, hemen iki ayet sonra (Bakara, 2/247) aynı köklü kelimeyi SİN’li olarak yazmalarının hiçbir izahı olamaz.

c) Son olarak “lanet” kelimesinin açık T ile yazıldığı yerlerde şöyle bir ayetin remzini de belirtmeliyiz:

Gerek Al-i İmran, 3/61 gerek Nur,  24/7’de lanet kelimesi, önemli iki konuda bir beddua olarak zikredilmiştir. Al-i İmran suresinde, karşı tarafta Hz. Peygamber (asm)'in Hz. İsa hakkında Kur'an’da verdiği bilgileri yalanlayan ve İslam’ın en çirkin gördüğü teslis / üç ilah akidesini savunan Hristiyanlar vardır.

Bu mübahalede / karşılıklı beddualaşmada “Bu konuda yalancı tarafın üzerine Allah’ın lanet etmesi” istenirken T harfi açık olarak yazılmıştır.

Bu kelimenin burada açık yazılması, gelecek lanetin kapısının açık olduğuna, onu engelleyen bir maninin bulunmadığına ve bu bedduada yer alan yalancıların üzerine süratle yağacağına işaret olmak üzere açık T olarak yazılmıştır.

Nitekim, karşı taraf bu konuda yalancı olduklarını bildikleri için böyle bir mübahelede yer almaktan çekinmişlerdir. Ve Hz. Peygamber (asm) de “Eğer bunlar bu bedduada yer alsalardı, melekler anında onları (Allah’ın lanetinin bir yansıması olarak) yok edecekti.” buyurmuştur.

- Nur suresi 7. ayette de aynı işaret söz konusudur. Çünkü orada da bir kocanın hanımını zina ile suçlaması ve dört şahit getirmediği için de seksen değnek cezasına çarpılması vardır. Gerek -iftiraya uğraması durumunda- kadının hukukunun gözetilmesi, gerek kocanın -iddiasında doğru olması durumunda- hukukunun korunması adına “Allah’ın lanetini üzerine olmasını istemek” inanan kimseler için çok ağır bir faturaya imza atmak anlamına gelir.

İşte böyle önemli bir konuda müminlerin imanını güçlendirecek ve lanet kapısının ardına kadar açık olduğuna işaret edecek bir yazılım tarzının tercih edilerek "lanet" kelimesinin son harfi olan T’nin açık şekilde yazılması, adeta bir mucize parıltısını yansıtmaktadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun