Kur'anda geçen bilimsel ayetlerin İncilde de geçtiğini söyleyip Kur'an'ın İncilden kopyalandığını ve Hristiyanlığı kabul edeceğini söyleyenlere nasıl cevap vermeliyiz?

Tarih: 03.04.2015 - 03:24 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam inancına göre Tevrat ve İncil'in aslı Allah kelamıdır ve O'na inanmayan kimse Müslüman sayılmamaktadır. Müslümanlar İncil'in Allah'tan geldiği asıl şekli neyse ona inanmaktadırlar. Şu ayette Müslümanlara bunu emretmektedir. 

"Biz Allah'a, bize indirilen Kur'an'a; İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yâkub ve torunlarına indirilenlere; Musa'ya ve İsa'ya verilenlere ve (bütün) peygamberlere Rabları katından gönderilen (kitap ve âyetler)'e îman ettik. Onlardan hiçbirini (kimine inanmak, kimini inkâr etmek suretiyle) diğerlerinden ayırt etmeyiz. Biz (Allah'a) teslim olmuş Müslümanlarız."(Bakara, 2/136).

Günümüzdeki İnciller tahrif edildiği için Kur'an'a benzer yönleri olduğu gibi Kur'an'a muhalif yönleri de vardır ve muhalif yönlerinde Kur'an ayeti esas alınır.

Kur'andaki bazı ifade ve kıssaların İncil'de de geçtiğini ve Kur'an'ın bunlardan kopya edildiği iddia edilmektedir. Kur'an da, İncil de -bugün tahrif edilmiş olsa bile- Allah'ın kelamı olduğuna göre, benzer ifadelerin ve kıssaların olması normaldir ve bu aslında ikisinin de kaynağının ilahi olduğunu gösterir. Aksi iddialar ateistlerin gerçekleri tersyüz ettikleri fenomenlerdir.

Ayrıca Kur'an nazil olduğu toplumda Yahudi ve Hristiyanlar vardı ve Kur'an onlara da hitap etmiştir. Yahudi ve Hristiyanlara da hitap eden Kur'an'da, Tevrat ve İncil'deki ifadelerin benzerlerinin olmaması düşünülebilir mi?

Ne İncil, ne Tevrat ve ne de Kur'an bilim kitabı değildir. Tüm ilahi kitaplar insanların Allah'a ve kulların birbirine karşı olan sorumluluklarını onlara bildirmek üzere nazil olmuştur. Bu sorumlulukları bildirirken de insanların gözlerinin önünde olan, yaşamlarının bir parçası haline gelen şeylerden örnek verir. Her gün gördükleri gökyüzünden, dağlardan, yedikleri gıdalardan, otlattıkları hayvanlardan, sosyal hayatlarındaki algılarından misaller verir. Ateistlerin düşündüğü gibi insanların hayatından uzak bir anlatım ilahi kelamın konusu olamaz. Böyle bir uslup muhataba uygunluk ilkesine de terstir.

Gerek Kur'an'da gerekse diğer kutsal metinlerde, günümüzdeki bilimsel bilgilere paralel ifadeler o günkü insanların telakkilerini düzeltmek için verilen bilgiler olduğu gibi, günümüz insanı için de bilimsel bir bilgi olarak görülebilir. Sözgelimi Enbiya suresinin 32. ayetinde Cenab-ı Hak: “Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan (sekfan mahfûza) gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler.” buyurmaktadır. Kur’an’ın ilk muhataplarına göre “semanın korunması”, “cin ve şeytanların mele-i alada olup bitenden haberdar olmalarının engellenmesi” demekti. Halbuki günümüzde astronomi ilminin katettiği gelişmeler ve ulaştığı veriler bu ayeti “Dünyayı saran atmosferin hayata zarar verecek ışık ve gök cisimlerinden korunmuş olması” şeklinde anlamamıza da imkan sağlamıştır.

Vahyin ilk muhataplarından bugün bizim anladığımız anlamı çıkarmalarını beklememiz haksızlık olacağı gibi, günümüz insanlarının da astronominin ortaya koyduğu verileri bir tarafa bırakarak, eskilerin anlayışını benimsemelerini kabul etmek de doğru değildir.(Prof. Dr. İlyas Çelebi, Kelam Araştırmaları Dergisi, 2004, cilt: II, sayı: 1, s. 23-26)

Kur'an Allah'ın kelamıdır. Başka kitaplardan alıntı yaptığı iddiaları Allah kelamı olmadığını söyleyen ateistlere aittir. Bir kitapta benzer kelimelerin, ifadelerin bulunması kadar normal bir şey olabilir mi? İki kitapta on kelimenin hatta yüz kelimenin benzer olması, birinin diğerinden kopya edildiğinin delili olabilir mi? Kaldıki Kur'an aynı konudan bahsetmiş olsa da uslubundaki mucizelikle diğer kitapların uslubu arasında çok büyük farklar vardır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun