Kocamın ailesini istemiyorum, nasıl davranayım?

Tarih: 20.10.2023 - 14:56 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Eşimin ailesi tarafından evlenmeden önce de nişanlıyken çok huzursuz edildik. Hiçbir şey yapmadığım halde kötü ilan edildim. Kendi evlatlarına değer verseydiler yuvasına karışmazlardı. Gerçi eşim hep hakkımı savundu, ben de hep Allah rızası için eşim için selam verdim, olsun dedim,
- Ama şimdi çocuk var diye yanaşmaları çok sinir bozucu, yapılan haksızlar söylemek isteyip söylemediklerim beni çok yıprattı psikolojik destek alıp duruyorum kafamda aynı şeyler dönüp duruyor artık hiçbirini görmek konuşmak istemiyorum çocuğuma dokunsunlar istemiyorum tahammül seviyem çok fazla aşıldı, yapılanlara hiçbir şey demedim bu zamana kadar deseydim bu kadar dolmazdım belki de ama onları hiçbir şekilde hayatımda istemiyorum.
- Bu durumda ne yapmam lazım vebal altında olmak istemiyorum, ama onları da hayatımda istemiyorum, yuvama huzursuzluk veren kimse çocuğuma da dokunsun istemiyorum nasıl davranmam gerekiyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Maalesef bazı anne-babalar, gelinleri veya damatları ile sağlıklı bir ilişki yürütemiyorlar. Sonuçta hem çocuklarının aile saadetine zarar veriyorlar hem de aslında kendileri de huzursuz oluyorlar.

Mesela küçük bir sorun; yanlış anlamlandırma, hatalı iletişim, nefis ve gurur meselesi, karşı tepkilerle kartopu gibi büyüyüp gidiyor.

Nitekim ülkemizde yaşanan boşanma vakalarının yüzde kırk gibi büyük bir bölümünün nedeni budur. Yani ailelerin müdahalesi, hatalı iletişim biçimleri ve genç çiftlerin de tepkisel davranıp bu süreci sağlıklı yürütememesidir.

Ancak şu da bir gerçek ki, temelde hiçbir anne-baba kolay kolay çocuğunun yuvasını yıkmak ve huzursuz etmek istemez. Birçok ebeveyn, eğitimsizliklerinden veya kendi ailelerinde gördükleri benzer hatalı davranış modellerinden veya bilgi yetersizliğinden dolayı çocuklarını korumak niyetiyle böyle bir yanlışı yapıyorlar.

Bu anne-babalar evlatlarına değer vermedikleri için değil, tam tersine kendilerince onları sevdikleri için böyle davrandıklarını düşünüyorlar. Oysaki onları daha çok mutsuz ediyorlar.

Bu konuda yalnız değilsiniz, sizin gibi aynı sorunu yaşayan yüz binlerce kadın veya erkek var. Ancak sizin nasibiniz, kocanızın kendi ailesinin haksız söz ve davranışlarına karşı sizin yanınızda yer almış olması ve hakkınızı savunmasıdır. Bundan dolayı ne kadar şükretseniz azdır.

Bir kadın için güvenip dayandığı erkeğin onu haksızlıklar karşısında savunması, destek vermesi büyük bir nimettir. Bu vesile ile kocanızı gıyaben tebrik ediyoruz.

Sizin de çocuk gelinceye kadar “Allah rızası için” onlarla iyi iletişim içinde olmanız da ayrıca tebriğe şayandır. Çünkü bu tavrınızla Cenab-ı Hakk'ın Kuran’da müminlerden istediği gibi davranmışsınız, inşallah mükafatını da kat kat alacaksınız. Rabbimiz, kötülük karşısında bizden şunu ister:

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (erdemlerde) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir.” (Fussilet, 41/34-35)

Davranışlar aynalama ve yansıma eğilimindedir. Bir kişiden gelen itici veya olumlu bir davranış, karşıdaki kişide benzer bir davranış doğurur. Nezaket nezaketi, kabalık ise kabalığı doğurur.

Kötülüğe karşı, aynı şekilde karşılık vermek belki doğal bir tepki gibi görünebilir, ancak bu şekilde de kötülüğün sonu gelmez. Sonuçta iki tarafta bundan zarar görür.

En akıllıcası özelikle yakınlarımızdan gelen nahoş söz ve davranışlara iyilikle karşılık vermektir. Ayeti-i Kerime, bunun kolay olmadığını, bunu “ancak sabırlı ve erdemli” kişilerin yapabileceği söyler.

Siz de zaten şimdiye kadar bunu yapmışsınız. Bu erdemli tavrınızı devam ettirmeniz sizin için, çocuğunuz ve kocanız için en hayırlı olanıdır. Çünkü hiçbir erkek, anne-babasını istemeyen, onlarla görüşmeyen, çocuğunu onlara göstermeyen bir kadını sürekli ne savunur ne de sever.

Kocanız şimdi ses çıkarmasa da bir şekilde içinde biriktirdiği duyguları ilerde aranızda duvar olabilir. Kocanızın size karşı ön yargıları artabilir. Ön yargılar bir kez oluştu mu, değiştirme de oldukça zordur.

Bundan dolayı size tavsiyemiz, eşinizin ailesi ile çok samimi olmasanız da ilişkinizi karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde devam ettirmenizdir.

Onlar da inşallah en yakın zamanda bunu anlayıp sizin evlilik huzurunuza katkı sunacaklar, eşiniz de size teşekkür edecektir. Çünkü siz nasıl, çocuğunuzdan ayrılmak istemiyorsanız veya çocuğunuz nasıl size bağlı ise, aynı şey eşiniz ve anne-babası için de geçerlidir. Siz, nasıl çocuğunuzla ilişkinize engel olanlara tepki verirseniz, onlar da aynı şekilde size tepki verebilirler.

Çocuğunuz aynı zamanda kayınvalide ve kayınbabanızın torunudur. Dolayısıyla dini açıdan da hakiki ve vicdani açıdan da torunlarını görüp, sevmek hakları vardır. Onları bu haktan mahrum etmek, onlara karşı bir haksızlıktır.

Ayrıca çocuğunuzun da hakkına girmektir. Çünkü onun adına karar verip, dede-nine sevgisinden mahrum etmek vebaldir ve çocuğunuza da bir haksızlıktır. Bırakın büyüdüğünde kiminle ne kadar ilişki kurmak istiyorsa kendisi karar versin.

Ayrıca pedagojik açıdan, çocuğun ruhsal gelişiminde dede ve ninenin varlığı çok önemlidir. Nasıl sağlıklı bir beden gelişimi için farklı vitaminlere ihtiyaç varsa, çocuğun sağlıklı bir ruh gelişimi için de anne-baba sevgisi yanında başta dede-nine olmak üzere yakın akraba sevgisinin de büyük etkisi vardır.

Ancak bunla beraber, kayınvalide ve kayınpederinizle ilişkilerinize, torunları ile olan iletişimlerine bir sınır koyabilirsiniz ve hatta koymalısınız da.

Nasıl sınırı, çiti, duvarı olmayan bir haneye herkes girmek isterse, aynı şekilde sınırı olmayan bir kişiye de herkes müdahale edebilir, ona haksızlık edebilir. Siz de ziyaret saatleri, günleri, torunlarını görmek istemeleri, evliliğinize müdahaleleri vb konularında bir sınır çizebilirsiniz. Bu ve sizi huzursuz eden diğer konularda kayınvalidenizle de konuşabilirsiniz.

Size karşı yaptığı yanlış davranışları, özellikle sürekli yaptığı yanlışları içinize atmayın, biriktirmeyin. Şu andaki öfkenizin ve tahammülsüzlüğünüzün bir nedeni de sorunlarınızı içinize atmanızdır.

Sizi rahatsız eden her konuyu onunla konuşmak daha iyidir. Yeter ki, saygınızı bozmayın, sert, kaba ve kırıcı olmayın...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun