Kocam beni dinlemiyor, ne yapayım?

Tarih: 18.12.2023 - 08:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Eşimin ailesiyle aynı binada oturuyoruz, nişanlılık süresince eşimin ailesi tarafından huzursuz edildik, sabrettim, sustum kimseye bir şey demedim psikolojik destek aldım. Fakat şimdi çocuk olduktan sonra da bir şeyler olunca, tahammül seviyem çok aşıldı, sinirim bozuluyor, istemiyorum bunu.
- Evlendiğimizden beri de eşime ev alma konusunda ısrar ediyorum imkanımız var biraz borçla alabiliriz, ama almıyor, alırsam da kiraya veririm buradan bırakıp çıkamam diyor.
- Ben çok yıprandım, hiçbirini görmek duymak istemiyorum. Laf deyip günaha girmek istemiyorum. Çok zorlanıyorum nefsimi alt edemiyorum, kimseye sabrım kalmadı. Yapılan haksızlıkları düşünmekten yoruldum.
- Ne tavsiye edersiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evlilik hayatında bazı sıkıntılı dönemler var; siz bu dönemin içindesiniz. Muhtemelen kendinizi bir çıkmazda hissediyorsunuz.

Bu aşamada, yaşadığınız yoğun stresten ve çaresizlikten dolayı tepkileriniz, büyük oranda duygusal olabilir. Bundan dolayı evliliğiniz ile ilgili bir karar vermeden önce, bir süre sabredip, önce kendinizi dinlemenizi, davranışlarınız ve duygularınız hakkında bir farkındalık kazanmanızı tavsiye ederiz.

İnsan ilişkileri çok büyük oranda döngüseldir, karşılıklıdır. Yani insan, başka birisine karşı olumsuz bir davranışta bulunuyorsa, büyük ihtimalle, karşısındakinin geçmişte ona yaptığı veya yaptığını zannettiği olumsuz bir davranışına karşılık böyle davranıyordur. Karşısındaki de yine muhtemelen o kişinin daha önceki bir söz ve davranışına göre olumsuz davranmıştır.

Kısacası bazı ilişkilerde olayı ilk olarak kimin başlattığı, kimin haklı kimin haksız olduğunu anlamak kolay değil. Çünkü birbirlerini karşılıklı olarak etkilemişlerdir.

Ama insanoğlu, birçok davranışını bilinçaltı duygularının etkisi ile yaptığı için, kendi kusurunu, yanlışını algılamaz. Çünkü iyi niyetli olduğunu düşünür ve kötü davranmadığını, yanlış yapmadığını zanneder. Oysaki ikili ilişkilerde bir sorun varsa, -oran farklı olsa bile- her iki tarafın da mutlaka bir sorumluluğu, hatası olabilir.

İnsan bunu fark etmezse, kendini kurban, masum, zavallı ve haksızlığa uğramış hisseder. Aynı şekilde karşı tarafı da zalim, anlayışsız ve vicdansız olarak görür.

Böyle gördüğü ve algıladığı için de haklı olarak öfkelenir, sitem eder, çaresiz hisseder ve bir ömür boyu pişman olacağı duygusal kararlar verebilir.

Bu psikolojik gerçeklerden yola çıkarak size öncelikli tavsiyemiz, kendinizi kurban olarak değil de az da olsa sorumlu olarak görmeniz. Yani şöyle düşünebilirsiniz:

“Benim bilerek veya bilmeyerek yaptığım hangi hareket veya söz eşimin ailesini bana karşı mesafeli davranmaya götürdü. Eğer onlar beni ziyaret etmedilerse, sormadılarsa -bunun tabi ki bir mazereti olmaz- ama mutlaka benim de bilmeden bir yanlışım olmuştur. Veya iyi niyetle de olsa haklı olarak da olsa söylediğim bir söz veya yaptığım bir davranış onları rencide etmiştir ki, bana öyle davrandılar.”

Geçmişte onların size yaptığı haksızlık ve vefasızlığın aynısını şimdi siz onlara yaparsanız, yani torunlarını göstermez ve çekip giderseniz, bu olumsuz döngüyü devam ettirmiş olursunuz. Yarın onların eline başka bir güç ve imkân geçse size misliyle ödetebilirler.

Onun için size tavsiyemiz, bu kısır döngüyü fark edip, tek taraflı da olsa kesmeniz. Şimdi siz onlar iyi davranırsanız, onlar mahcup olacak, sizi takdir edecek ve bu davranışınıza karşılık size iyi davranacaklardır. Böylece iyilik kazanmış olacaktır.

Kocanızın köken ailesi ile aynı binada oturmak sıkıntılı bir durum olabilir. Evlilik terapistleri, eğer şartla uygunsa, eşlerin köken aileleri ile aynı binada oturmalarını tavsiye etmiyorlar. Evli çiftlerin köken aileleri ile biraz mesafeli bir yerde oturmaları her ikisinin de huzuru için daha önemlidir. 

Ancak evlilik iki kişinin ortak kurduğu bir yuvadır. Bu konuda kocanız, yani evin masraflarını finanse eden, gayrımenkulün de sahibi olan kocanız istemediği sürece bu konuda sizin ısrarcı olmanız sizi yıpratır.

Bu çerçevede size tavsiyemiz:

- Öncelikle şunu bilmeniz gerekir ki, eşinize ailesini, özellikle annesini ve kız kardeşlerini eleştirerek olumlu bir adım attırmanız çok zordur. Çünkü bu durumda sizi ailesine karşı ön yargılı birisi olarak etiketlediği için, evinizi taşımak için hangi gerekçeyi dile getirirseniz getirin, ikna olmayacaktır. Bunu sadece sizin öne sürdüğünüzü bir bahane gibi görecektir.

Eşinizin ailesini ona eleştirmeyin, kusurlarını anlatmayın ki sizin taşınma fikrinizi samimi bulsun.

- Anladığımız kadarıyla, siz ısrar ettikçe, inada bindirdikçe eşiniz de aynı oranda direniyor. Bundan dolayı olayı inatlaşma, karşılıklı tehdit ve ceza üzerinden çözmeye kalkışmanız size asla bir fayda sağlamayacaktır.

Konunun biraz soğumasını bekleyin ve sakin bir zamanda aileyi öne sürmeden başka meşru gerekçelerle taşınmanın neden gerekli olduğunu anlatın.

- Aile apartmanlarında yaşanan temel sorunun nedeni, ailelerin birbirine sınır çizmemesi, herkesin herkese müdahale etmesi, karışması, zamanlı zamansız evine gitmesi veya onu evine davet etmesidir. Yani sorun akrabalar değil, sınırların ihlal edilmesidir. Kim olursa olsun, bir diğerinin sınırlarına saygı göstermemesidir. Siz de eşinizin köken ailesine saygısızlık etmemek şartıyla sınır çizebilirsiniz. Eşinizle bu konuyu konuşup, ortak bir noktada buluşmanız en doğrusudur. Yani ailesi, size ne kadar müdahale edebilir. Siz, neye izin vermeyebilirsiniz. Ziyaretler vb. nasıl olacak...

Bu konularda eşinizle ortak noktada buluşursanız büyük oranda rahatlayacaksınız.

- Eşinizin ailesinin torunlarını görme hakları vardır. Bu onların en doğal haklarıdır. Bunu onlardan esirgemeniz, dinen de hukuken de vicdanen de doğru değil. Ancak görüşme sıklığını ve zamanının siz belirleyebilirsiniz. Veya bebeğinizi eşiniz onlara götürür, sever, koklarlar. Bunun için sık sık size gelme ihtiyacı da hissetmezler.

- Çocuğu onlardan kaçırmak veya eşinizi çocuk üzerinden tehdit etmek, ne size ne de çocuğunuza hayır getirmez. Anne-babanın çocuğa karşı en temel sorumluluğu onu anne ve babası ile birlikte büyütmektir. Çünkü tek ebeveynle büyüyen çocuklar madden olmasa da psikolojik olarak yaralı oluyorlar, ileriki yaşlarında da birçok ruhsal sıkıntı ile boğuşmak zorunda kalıyorlar.

- Böyle zamanlarda en azından eşlerden birinin, anlaşmazlığı çözmek ve ilişkiyi iyileştirmek için olumlu ve yapıcı bir biçimde konuşma ve davranmaya başlaması, diğer eşin de aynı ölçüde olumlu ve yapıcı bir biçimde konuşma ve davranmaya başlamasının kapısını aralayacaktır.

- Elbette, gerilimli anlarda olumlu ve yapıcı bir biçimde konuşmak ve davranmak kolay değildir, ancak anlaşmazlıkları çözmenin başka bir yolu da yoktur. Aksi takdirde, eşler arasındaki yıkıcı konuşma ve davranış sarmalı giderek uzayıp şiddetlenecek ve anlaşmazlığın çözülmesi zorlaşacaktır.

- Ebedi ve sonsuz bir hayatın adaylarıyız. Bu hayattaki ailemiz cennet gibi sonsuz bir saadet yurdunda devam etmesi için her türlü helal fedakârlığa razı olmalıyız.

Bu durum hem bizi yaratan zatın rızasına ermeye hem Peygamber Efendimizin (asm) sünnetine uymaya hem de iki cihan saadetimize ulaşmaya vesile olacaktır.

Bu yüksek idealler her meşru fedakârlığa değmez mi?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun