Hz. Âdem, bütün insanlığın farklı şekil ve yapıda meydana gelmesini sağlayacak genlere sahip miydi?

Tarih: 22.10.2014 - 10:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Şayet sahipse bu nasıl olur?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Âdem, kıyamete kadar gelecek bütün insanlığın renk, ırk ve vücut karakterlerine sahip idi. Bunun anlaşılabilmesi için insanın genetik yapısının bilinmesi gerekir. Aslında bitkilerde, hayvanlarda ve insanlarda genetik yapının kromozomlara şifrelenmesi, anne ve babadan yavrularına aktarılması aynı kanunlar çerçevesinde cereyan etmektedir.

Bilindiği gibi bütün canlıların genetik yapısı, bazı istisnalar hariç, kromozom adı verilen büyük moleküllerde bulunur. Her bir kromozom da iki DNA molekülünden meydana gelmektedir. DNA moleküllerinin yapısını da proteinler, bazlar, şekerler ve fosfatlar teşkil eder. Onların temelinde de karbon, hidrojen, oksijen, fosfor ve kükürt atomları bulunur. Proteinlerin yapısını amino asitler teşkil etmektedir. En küçük protein molekülü yaklaşık üç yüz amino asitten meydana gelir.

Canlıların genetik özellikleri DNA moleküllerinde, gen bölgelerinde şifrelenmiş halde bulunurlar. Her canlının kromozom sayısı farklıdır. Mesela, insanda 46 kromozom vardır. Bunun 23’ü anneden, 23’ü de babadan gelmiştir. İşte insanın sahip olduğu bütün karakterler, bu kromozomların yapısını teşkil eden DNA’larda şifrelenmiş haldedir.

- Bu nasıl mümkün olmaktadır? 46 kromozoma bütün insanların bilgisi nasıl yüklenmektedir?

Günümüzde ortaya çıkarılan bir takım teknolojik yapı ve uygulamalar, bu tip konuları anlamada kolaylık sağlamaktadır. Mesela, flaş disk olarak adlandırılan bir yapıya, binlerce cilt kitabın bilgisi yüklenebilmektedir. Çok küçük bir sahaya şifrelenen bu bilgileri dıştan bakınca çıplak gözle görmek mümkün değildir. Ancak bilgisayara konunca okunabilmektedir. Aynı şekilde, incir çekirdeğine, incirin bütün genetik özellikleri şifrelenmiş haldedir. O çekirdekte genetik yapıya ayrılan saha çok azdır. İncir çekirdeğinin büyük bir kısmına besin depo edilmiştir.

İnsanda normal vücut hücresinde 46 kromozom var iken, babadan gelen sperm hücresinde kromozom sayısı yarıya, yani 23’e inmiştir. Anneden gelen yumurta hücresinde de kromozom sayısı yarıya inmiştir. Bunların birleşmesiyle 46 kromozomlu tek hücre meydana gelir. İşte insan hayata bu tek hücreyle başlamaktadır. Bu hücre her seferinde ikiye bölünerek çoğalır. Giderek bu hücreler görev alacakları doku ve organlarda iş görecek şekilde farklılaşırlar. Ama kromozom sayıları hep 46 olarak sabit kalır.

İnsanda takriben yirmi-yirmi beş bin gen bölgesinin varlığı bilinmektedir. Her bir gen bir ve bazen birden fazla karakteri kontrol etmektedir. Bu 25.000 genden birisinde bir atomun pozisyonunun değişmesi, söz gelimi, bir genin yapısında hidrojenle oksijenin yer değiştirmesi, farklı bir karakterin meydana gelmesine sebeptir. Genin yapısında bulunan bir proteindeki bir amino asit kolunda bulunan bir hidrojenin yer değiştirmesi, farklı bir yapıyı ortaya çıkarır.

 Dolayısıyla bu kadar farklı kombinasyonlar, yani farklı ve muhtelif ihtimaller, milyarlarca karakterin teşekkülüne sebeptir. Bazılar, insanın kromozomlarında bulunan genetik bilginin, yüz metre karelik yerden aya kadar bir alanı kaplayacak kadar ansiklopediye ancak sığabileceğini ileri sürmektedirler. Buradan anlaşılması gereken, insanın kromozomlarında depo edilen bilgi çok fazladır.

Hz. Âdem’in genetik yapısında kromozomlara kaydedilen bilgi, sadece Hz. Âdem’den kıyamete kadar gelecek insanların değil, belki onların milyarlarca katı kadar insanın genetik bilgisini ihtiva edebilecek kapasitededir. Bunun akla, bilme ve mantığa ters gelen tarafı yoktur. Mesela, sizin gözünüzde, sizden kıyamete kadar meydana gelecek insanların göz karakterleri mevcuttur. Bunu herkes kabul eder. İşte bunun öncesi de böyledir. Yani Hz. Âdem’in gözünde de kıyamete kadar gelecek insanların temel göz karakterleri mevcuttu.

Burada şunun da bilinmesi gerekir. İnsanlığın sahip olduğu genetik karakterlerin tamamı bir gen havuzu olarak kabul edilir. Bu gen havuzunda, evlenmelerle muhtelif karakterlerin kombinasyonu söz konusudur. Yani, anne ve babada mevcut herhangi bir yapıya ait iki karakterin, faklı bir varyasyonu ortaya çıkabilir. Kromozomlarda, bütün bu farklılıkların kaydedilebileceği kadar alan mevcuttur.

Sonuç olarak, günümüze bir insanın DNA’sında, bir başka ifade ile kromozomlarında binlerce ciltlik bilginin kaydedebileceği alan mevcuttur. İşte ilk insan Hz. Âdem’in kromozomları da kıyamete kadar gelecek insanların genetik özelliklerini ihtiva edecek kapasitede idi. Cenab-ı Hak onu ve onun neslinden gelen insanları öyle yaratmıştı.

 Elbette her bir karakterin orada aynen olması şart değildir. Temel karakterler arasında bir takım varyasyonlar, yani küçük değişiklikler olmaktadır. İki karakterin bir araya gelmesinden, bu iki karakterin ortası bir yapı teşekkül edebilmektedir. İşte bütün bu farklılık ve değişiklikleri kaydedebilecek yer her zaman kromozomlarda mevcuttur.

Bütün insanlığın genetik bilgisini Allah, bir iğne ucu kadar yere yerleştirmeye muktedirdir. İnsanın bunu anlamaktaki zorluğu, bu işi kendi nefsine kıyas etmesinden kaynaklanmaktadır. Nefis şöyle itiraz ediyor: “Ben bunu yapamam. Öyle ise, bir yaratıcı bunu nasıl yapıyor?”

Halbûki nefis kendi açısından değil de Allah’ın açısından meseleye baksa, o zaman problem kalmayacaktır. Çünkü Allah için bir atomu yaratmakla, bütün kâinatı yaratmak arasında fark yoktur. Hatta Cenab-ı Hak, cennet ve cehennem de dahil, mevcut kâinatın sonsuz katı kadar daha âlem yaratacak olsa, yine bir atomu yaratmada harcadığı kuvvet ne ise, o kadar kuvvet harcayacaktır. Çünkü O’nun için az çok, büyük küçük farkı yoktur. Çünkü isim ve sıfatlarının tecellisi sonsuzdur. Bir şey için sadece olmasını irade ve emreder; hepsi o kadar. Bu irade edilen şey ister bir atom olsun, isterse sonsuz kâinat…

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun