İnanç bağımlılıktır, bağımlılık kötü değil mi?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, insan bağımlı olmadan bağlanmadan yaşayamaz. Örneğin havaya, suya, gıdaya, güneşe, yer küresine, ele, ayağa, göze, kulağa, sevmeye, meraka… bağlıdır.
Aynen bunun gibi, manevi ihtiyaçlarımız için de inanca, ibadete, takvaya bağlıyız, bağlı olmamız gerekir.
Aklın ve bilimin yasakladığı uyuşturucu ve alkol gibi bağımlılıkları öne sürerek, inanç bağlılığını ve gerekliliği eleştirmek ve buna karşı çıkmak, aynen havaya, suya ve gıdaya karşı çıkmak gibidir.
Esasen bu çok derin, aynı zamanda günümüz insanının hem iman hem psikoloji hem de sosyoloji açısından yüzleşmesi gereken bir sorudur.
Soruyu birkaç yönden sade ama derin bir biçimde ele almaya çalışalım:
1. İnanç Bağımlılığı Nedir?
İnanç, insandaki anlam arayışının merkezidir. İnsan “inanmadan” yaşayamaz; çünkü akıl ve kalp boşluk kabul etmez.
Bir insan Allah’a inanmazsa, paraya, güce, şöhrete, ideolojiye, hatta kendine inanır. Yani inançsız insan yoktur, yanlış inanç vardır.
Ama “inanç bağımlılığı” denilen şey, imanla değil; körü körüne bağlılıkla, düşünmeden inanmakla ilgilidir. Örneğin, puta tapmayı adet haline getirmiş bir toplumda, aklı başında olanların buna tapmaya devam etmesi, tam bir putperestlik bağımlılığıdır.
Kuran bu hâli eleştirir:
“Atalarımızı böyle bulduk.” (Bakara, 170)
Yani sorgulamadan, tefekkür etmeden sadece alışkanlıkla inanmak, işte bu “bağımlılık”tır.
İman ise akıl, kalp ve iradenin birlikte seçimiyle olur.
Yani iman bağımlılık değil, bilinçli bir bağlanmadır.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle:
“İman, aklın tasdiki, kalbin itminanı, ruhun huzurudur.”
2. Faydalı Bağlılık mı, Zararlı Bağımlılık mı?
İnsan havaya, suya, gıdaya bağımlıdır.
Ama bu “kötü bir bağımlılık” değildir; çünkü bu yaratılışın gereği, hayatın devamı için zorunlu bir bağdır.
Bunlara “bağlılık” denir, “bağımlılık” değil.
Fark şuradadır:
Faydalı bağlılık: Sınırlıdır, denge içindedir, kişiyi özgürleştirir (örneğin: Allah’a bağlılık, huzur verir).
Zararlı bağımlılık: Kontrolden çıkar, kişiyi esir eder (örneğin: madde, ideoloji, öfke; iradeyi yok eder).
Dolayısıyla Allah’a iman insana irade ve özgürlük verir; ama putlaşmış inançlar aklı ve kalbi tutsak eder.
Kuran bu farkı şöyle açıklar:
“Allah iman edenlerin velisidir; onları karanlıklardan nura çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tağuttur; onları nurdan karanlığa çıkarır.” (Bakara, 257)
3. İblis ve İnançta Sınav Bilinci
İblis aslında “bağımlı inancın” sembolüdür.
O, Allah’a inanıyordu ama kendi üstünlüğü inancına bağımlıydı.
Bu yüzden, Allah’a değil kendi nefsine iman etti.
Kuran, iblisin akıbetini bu yüzden anlatır, çünkü iman sadece bilmek değil, boyun eğmektir.
“Ben ondan üstünüm; beni ateşten, onu çamurdan yarattın.” (Araf, 12)
Yani inanç, tevazuyla birleşmezse bağımlılık olur; insanın önünü keser, tefekkürü öldürür.
Oysa Allah, insandan “imanla birlikte düşünmesini” ister:
“Onlar göklerin ve yerin yaratılışına bakmazlar mı?” (Al-i İmran, 191)
4. Psikolojik ve Sosyal Yorum
Modern psikolojide “bağımlılık” kişinin dışsal bir şeye iç denetimini devretmesidir.
İman, bu devretmeyi Allah’a yönelttiğinde kişiyi özgürleştirir; çünkü “güçsüzlüğünü” sonsuz kudrete bağlar.
Ama insan dinini bile kimlik, grup aidiyeti, ya da korku üzerinden yaşarsa, o zaman “inanç bağımlılığı” oluşur.
Böyle bir kişi tefekkür edemez, soru soramaz, değişemez.
Halbuki Kur’an’ın ilk emri “Oku!”dur, yani anla, düşün, idrak et, kendini ve evren kitabını Allah’ın adıyla, onları terbiye edenin ve var edip varlığını devam ettirenin simiyle oku…
Demek ki:
İnanç bağımlılığı değil, bilinçli iman.
Ayet özeti:
“Onlar iman edenlerdir, kalpleri Allah’ın zikriyle huzura kavuşur. Bilin ki kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur.” (Rad, 13/28)
Gerçek iman, kalbi huzura, aklı hikmete, iradeyi özgürlüğe taşır.
Bağımlılık ise kalbi zincire vurur, aklı susturur, ruhu karartır.
Hadis özeti:
“Kuvvetli mümin, zayıf müminden daha hayırlıdır; her ikisinde de hayır vardır.” (Müslim, Kader, 34)
İman, insanı güçlendirir; bağımlılık zayıflatır.
Allah’a bağlı olan güçlüdür, çünkü O’na dayanır — hiçbir şeye esir olmaz.
Özetle:
İman: Bilinçli, iradeli ve özgür bir bağlılıktır.
Bağımlılık: Kör, iradesiz, esir edici bir tutunmadır.
Allah’a iman ve sadece ona kul olmak, insanı özgür kılar; yaratılmışlara bağımlılık, insanı köleleştirir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet