Allah'ın Samed isminin tecellisini kainatta nasıl, nerede görürüz?

Tarih: 02.08.2015 - 03:11 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İhlas Suresinde de gecen "Allahussamed" ayetini kainat kitabında nerede görebiliriz?
- Yani inanmayan bir kişinin de görebileceği tasdik edebileceği şekilde kainata bakarak Allahın Samed olduğunu yani hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyin ona muhtaç olduğunu nasıl anlarız?
- Kainatta Allahın Samed olduğunu ispatlayan deliller nelerdir?
- Sizden bu esmayı detaylı açıklamanızı ve inanmayan birisini tatmin edecek şekilde Kainatta tecellilerini göstermenizi rica ediyorum…

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kâinat, bütün varlığıyla, bütün organlarıyla, bütün yönleriyle “Samed” olan bir yaratıcının varlığına delâlet etmektedir. Çünkü, her şey bütün varlıklar bütün yönleriyle Allah’a muhtaçtır. Bu ihtiyaç Allah’ın Samed olduğunu göstermektedir.

Her şey yoktan var olmaya, varlıkta devam etmeye, belli şekillerde bulunmaya, belli renkler almaya, belli hareketlerde bulunmaya, içinde bulunduğu varlık kümeleriyle yakın ilişki kurmaya muhtaçtır. Ve bu ihtiyaçlarının hiçbirini yerine getirecek durumda değildir.

Öyleyse bu ihtiyaçları yerine getire biri vardır ki o da Samed olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan, ama her şeyin her şeyinde kendisine muhtaç olduğu Allah’tır.

Mesela, göz görmek için güneşe; kulak duymak için havaya, mide doymak için gıdaya, hayat devam etmek için ziyaya (ışığa) ihtiyaç vardır. Fakat bu ihtiyaçlar ancak SAMED olan Allah tarafından yaratılmış ve bu şekilde düzenlenip dizayn edilmiştir.

“Evet Güneş ve Ay'dan, gece ve gündüzden, kış ve yazdan tut, tâ nebatatın, muhtaç ve aç hayvanların imdadına gelmelerinde ve hayvanların zaîf, şerif insanların imdadına koşmalarında, hattâ mevadd-ı gıdaiyenin latif, nahif yavruların ve meyvelerin imdadına uçmalarında, tâ zerrat-ı taamiyenin hüceyrat-ı beden imdadına geçmelerinde cari olan bir düstur-u teavünle hareketleri, bütün bütün kör olmayana gösteriyorlar ki; gayet kerim bir tek Mürebbi'nin kuvvetiyle, gayet hakîm bir tek Müdebbir'in emriyle hareket ediyorlar.” (Nursi, Sözler, Yirmi İkinci Söz, İkinci Makam)

İşte bu kerim Mürebbi ve bu hakîm Müdebbir bu ihtiyaçları yerine getiren yegâne yaratıcı olarak Samed olduğunu gündüz gibi ortaya oymuştur.

Bütün bu ve benzeri işler, yüce yaratıcın bütün ihtiyaçları karşılayan manasında Samed olduğunu gösterdiği gibi, onun hiçbir şeye muhtaç olmamakla da Samed olduğunu göstermektedir. Çünkü, var olmaya muhtaç olan yaratamaz. Başkasına muhtaç olan ihtiyaçları gideremez.

“Kendisi muhtaç olan dede, kime himmet/imdad ede...”  Çünkü, ihtiyaç bir aczin, cehaletin, fakirliğin, ilim ve kudret eksikliğinin ürünüdür. Bu vasıfları sonradan var olanların sıfatıdır. Bu ihtiyaçlara muhtaç olmayan Ezeli demektir. Ezeli ise bu manada Samed demektir.

Demek ki kâinat, bütün yönleriyle Allah’ın Samed olduğu; her şeyin kendisine muhtaç, kendisinin ise hiçbir şeye muhtaç olmadığının açık göstergesidir.

Allah’ın her isminde olduğu gibi, Samed isminin de en açık göstergesi insandır, özellikle onun kalbidir.

"Hem o zîhayat, kâinatın bir misal-i musağğarı ve şecere-i hilkatin bir meyvesi hükmünde olduğu için, kâinat kadar ihtiyâcâtını ummadığı ve bilmediği bir yerden kolaylıkla küçücük daire-i hayatına yetiştirmek, samediyet turrasını gösteriyor. Yani, “o hal gösteriyor ki, onun öyle bir Rabbi var ki, ona, herşeye bedel bir teveccühü var ve bütün eşyanın yerini tutar bir nazarı var; bütün eşya Onun bir teveccühünün yerini tutamaz.” (Sözler, a.y.)

İnsan kalbinin bu isme nispet edilip ayna olmasında iki ince nükte vardır:

Birinci Nükte: Samed isminin durumudur. Yani Samed isminin aynası, ancak kusursuz ve mükemmel bir Zatı kabul edip, onunla itminan bulacak bir mahiyete sahip olacaktır.

Nasıl mide, bünyesine uygun olmayan maddeleri istifra suretinde dışarı atıyor ise; insanın kalbi de Allah’tan başka hiçbir mahlukun muhabbetini kabul etmiyor, istiskal suretinde dairesinin dışına atmak istiyor.

İkinci Nükte: Kalbin durumudur. Kalbin program ve planı; Allah’ın kusursuz esma, sıfat ve zatına göre çizilip tasarlanmıştır. Yani onu sevmek ve onu kabul etmek üzerine programlanmıştır. Allah’ın dışında hiçbir şey ve hiçbir varlık, kalbi doldurup tatmin edemez.

Kalp ile Samed arasında vacip derece bir gereklilik vardır. Bu gerekliliği bozmaya çalışmak, acının ve azabın içine düşmektir. İnsanların çoğunun mecazi aşklardan şikayetleri buna şahittir.

Kalbin programı içinde nihayetsiz acizlik ve fakirlik yazılımı da vardır. İnsan bu nihayetsiz acizlik ve fakirlik damarı ile Allah’a muhtaç ve müştak olduğunu hissediyor.

Kalbin şiddetle Allah’a yönelmesinin sebeplerinden birisi de kalbin içindeki acizlik ve fakirlik damarlarıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun