Allah'ın varlığına delil olan, düzen ve muntazam delili ateistler tarafından çürütüldü mü?

Tarih: 31.08.2015 - 00:45 | Güncelleme:

Soru Detayı

Bir ateistin iddiası:
"Evrendeki mevcut düzen çok karmaşık ve kompleks, o halde kendiliğinden var olamaz ve bir yaratıcıya ihtiyaç vardır ve bu bir delildir." önermesi yanlıştır.
- Çünkü bu durumda yaratıcının daha da kompleks özelliklere sahip olması nedeniyle, aynı önermeye göre bu yaratıcının da kendiliğinden var olamayacağı ve yaratıcısı olması gerektiğine delil olması anlamına gelir. Ve bu önerme eğer doğruysa sonsuza dek aynı gereklilik sürer. Bu da bu önermenin, "yaratıcının bir yaratıcısı olmadığı" savıyla çelişmesinden dolayı bu iki öneremeden birinin yanlış olduğunu gösterir.
- Yaratıcının yaratıcısı olmadığı bizzat yaratıcının kendi iddiası ise yanlış olan önerme "yeterince kompleks bir düzenin kendiliğinden var olamayacağı sebebiyle yaratıcı gerektirmesi ve bunun delili olduğu" önermesidir.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Önce şunu belirtelim ki, “Allah’ın daha kompleks bir varlık” olduğu iddiası hayasızca bir yalandır. Çünkü, Allah’ın mahiyetini hiç kimse bilemez. Bu husus hiç bir semavi dinde açıklanmamıştır.

Bilakis, ihlas suresi, bu iddianın tamamen yalan olduğunun kanıtıdır. Çünkü bu surede “Allah doğmamıştır, doğurmamıştır ve onun hiç bir dengi de yoktur.” mealindeki ifadeyle Allah’ın hiçbir şeye benzemediğini ve onun diğer varlıklar gibi kompleks (parçalara sahip) olmadığı açıkça ifade edilmiştir.

“O gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendi nefislerinizden eşler yarattığı gibi davarlara da eşler yarattı. O, bu düzen içinde sizi üretiyor. Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.” (Şura, 42/11)

mealindeki ayette her şeyi yaratan Allah’ın hiç bir şeye benzemediği gerçeğine de özellikle vurgu yapılmıştır.

- Sorudaki önerme de atmasyondur. İslam alimlerinin bu konudaki mantık önermeleri şöyledir:

“Bu dünya değişkendir. Her değişken varlık sonradan var olmuştur. Öyleyse bu dünya da sonradan var olmuştur. Her sonradan var olanın mutlaka bir yaratını vardır, o halde dünyanın da bir yaratanı vardır...”

- Evet, değişkenlik ezeli olamaz. Çünkü değişmek bir halden bir hale geçmek demektir. Bir halden bir hale geçmek ise, sonradan olan arızi özelliğiyle, vasfı bulunduğu varlığın da sonradan var olduğunun tartışmasız göstergesidir. Sonradan var olanın mutlak bir mucidi vardır.

Ünlü Filozof Aristo da dünyanın hareket halindeki değişkenliğine dikkat çekmiş ve “Her hareket edenin mutlaka bir ilk muharriki (hareket ettireni) vardır.” demek suretiyle, evreni hareket ettiren Allah’ın varlığına dikkat çekmiştir.

- Bir yerde nizam ve düzen varsa, orada ilim, kudret ve irade var demektir. Kâinatın adeta sonsuz boyuttaki geniş bir alanın her tarafında harika bir sanat estetiği, evrenin değişik üniteler içerisindeki çeşitli varlıkların aynı ünitenin düzenine ayak uydurması, ayrıca bu farklı ünitelerin de belli bağlarla birbirine bağlantı içinde olması, bu işin arkasında sonsuz bir ilim, kudret ve iradenin varlığını göstermektedir. Örneğin;

- Güneş sistemi adını alan ünitede güneş ve gezegenleri arasında son derece kuvvetli bağlar vardır. Mesela, güneş olmasaydı gezegenlerden biri olan bizim dünyamızda insanın da başka canlıların da varlığı söz konusu olamazdı.

- Keza, güneşin şu andaki hızı bundan daha fazla veya daha eksik olsaydı, bir çekim kanunu meydana gelemez ve gezegenler bu çekime bağlı olarak sistemin içinde kalamazlardı, dağılıp gidecekti.

- Yine eğer güneş şu andaki yerinden farklı bir yörüngede olup da dünyamızdan daha uzak olsaydı, hepimiz donacaktık. Şayet bundan daha yakın bir yerde olsaydı, hepimiz yanacaktık.

Bu harika ve hikmetli işlerin varlığı işin arka planında sonsuz bir ilim, hikmet, kudret ve mutlak bir iradeyi gündüz gibi göstermektedir.

- Bugün evrenin sonradan var olduğu görüşü bilimsel araştırmaların sonucu olarak kesin bir şekilde kabul edilmiştir. Sonradan var olan bir varlığın mutlaka bir var edeni lazımdır. Çünkü, bir nesnenin kendiliğinden meydana geldiğine dair hiç bilimsel kanıt yoktur.

O halde, bu sonradan var olan kâinatın -sonradan var olmayan- bir yaratıcısının olması zorunludur.

- Eğer sorudaki demagoji ve cehalet bileşkeni olan iddia doğru olsa, bu takdirde; ya her şeyin sonradan kendiliğinden var olduğunu kabul ederiz ki bunun hiç bir delili ve imkânı da yoktur. Yahut bu evrenin ezeli olduğunu kabul edeceğiz. Bu takdirde milyarlarca  atom ve elementlerin hepsinin ezeli olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bunun hiç bir kanıtı olmadığı gibi, aklın en fazla zorlanacağı bir varsayımdır.

Oysa buna mukabil, bir tek Allah’ın ezeliliğini kabul etmek en makul bir yol olduğu gibi, en kolay kabul edilebilir bir düşüncedir.

- Kaldı ki, bir tek Allah’ın ezeli olduğu ve bütün evreni onun yarattığı düşüncesi, mucizeleriyle peygamberliği kabul edilen 124 bin peygamberin, 104 semavi kitabın, özellikle kırk yönden mucize olan ve bütün insanlara karşı ilahi kimliğiyle meydan okuyan Kur’an ve onu vahiy olarak alan Hz. Muhammed gibi nübüvvetinin binden fazla delili bulunan bir peygamberin seslendirmesi, öyle kuvvetli bir/veya binler delildir ki, hiç bir akl-ı selim sahibi onu göz ardı edemez.

- Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadelerini lütfen anlamaya çalışalım:

“Evet Güneş ve Ay'dan, gece ve gündüzden, kış ve yazdan tut, tâ nebatatın, muhtaç ve aç hayvanların imdadına gelmelerinde ve hayvanların zaîf, şerif insanların imdadına koşmalarında, hattâ mevadd-ı gıdaiyenin (gıda maddelerinin) latif, nahif yavruların ve meyvelerin imdadına uçmalarında, tâ zerrat-ı taamiyenin (yiyecek paçalarının) hüceyrat-ı beden imdadına geçmelerinde cari olan bir düstur-u teavünle hareketleri, bütün bütün kör olmayana gösteriyorlar ki; gayet kerim birtek Mürebbi'nin kuvvetiyle, gayet hakîm birtek Müdebbir'in emriyle hareket ediyorlar.

"İşte şu kâinat içinde cari olan bu tesanüd, bu teavün, bu tecavüb, bu teanuk, bu bu intizam, bir tek Müdebbir'in tertibiyle idare edildiklerine ve bir tek Mürebbi'nin tedbiriyle sevk edildiklerine kat'iyyen şehadet etmekle beraber; şu bilbedahe san'at-ı eşyada görünen hikmet-i âmme içindeki inayet-i tâmme ve o inayet içinde parlayan rahmet-i vasia ve o rahmet üstünde serilen ve rızka muhtaç her bir zîhayata onun hacetine lâyık bir tarzda iaşe etmek için serpilen erzak ve iaşe-i umumî, öyle parlak bir hâtem-i tevhiddir ki, bütün bütün aklı sönmeyen anlar ve bütün bütün kör olmayan görür.” (bk. Sözler, s. 302-303)

İlave bilgi için tıklayınız:

Yaratılış Delilleri. 
Ateist düşünce, okudukça, araştırdıkça, düşündükçe ulaşmak ...
Ateistler neden insanları dinsizleştirmekte bu kadar ısrarlılar, ne ...
Allah için ezeliyet, zamansızlık ve zaman üstülük müdür?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun