Hindu kutsal metinleri, cinni insanları nasıl iyileştirebilir?
- Hinduizm hakkındaki gerçek nedir?
- Kutsal kitapları/yazıtları yanlış ise veya tahrif olmuşsa o zaman azizleri geeta ve hanuman chalisa'dan ayetler söyleyerek cinni hastaları nasıl iyileştiriyorlar?
- Çok tanrıcılıkla dolu Hindu kutsal metinleri, cinni insanları nasıl iyileştirebilir?
- Hindu azizlerinin ve sadhuların, ele geçirilmiş bir kişiden kötü ruhları kovmak için vedaları ve diğer Hindu kutsal kitaplarını kullanarak ritüeller gerçekleştirdiklerini duydum? Nasıl böyle olabilir?
- Birini iyileştirmeye sadece ALLAH'ın yetkisi var değil mi? Peki koç, krishna ve ganesh adına şeytanları nasıl kovarlar? Ve aslında kişiyi iyileştiriyor mu?
- Ayrıca, eğer Allah Hindistan'a da peygamberler gönderdiyse, bu Hinduların neden koç ve krishna'yı Tanrıları olarak gördüklerini açıklayabilir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Hindu metinleriyle ilgili tahkikli bir araştırmamız yoktur. Fakat Kur'an-ı Kerimde yer alan:
“...Biz peygamber göndermediğimiz hiçbir halkı cezalandırmayız” (İsra, 17/15);
“Biz her kavme bir peygamber gönderdik...” (Nahl, 16/36),
“Her kavme kendi diliyle tebliğde bulunan bir peygamber gönderildiği...” (bk. İbrahim, 14/4)
mealindeki ayetlerin ifadesiyle dünyanın her tarafındaki insanlara, her bölgeye peygamberlerin gönderildiği beyan edilmiştir.
Hatta İmam Rabbani de şunları kaydetmiştir:
“Geçmiş ümmetleri de düşünüyorum; bir yer parçası bulamıyorum ki, oraya bir peygamber gönderilmiş olmasın. Hatta bu muameleden mahrum zannedilen Hind diyarına bile, Hindistan halkından peygamberler gönderildiğini buluyorum. Onlar gelip kendilerini Yüce Hakka davet etmişlerdir. Bazı Hind beldelerinde; şirk karanlığı içinde aydınlık veren kandiller gibi peygamberlerin nurları parlamaktadır. İstersen, bu beldeleri tayin edebilirim.
Bir peygamber görüyorum: Kendisini hiç kimse tasdik etmemiş davetini de kabul etmemiş…
Bir başka peygamber görüyorum: Kendisini bir kişi tasdik edip inanmış.
Bir başka peygamberi dahi, ancak iki kişi tasdik etmiş…
Bazı peygamberi dahi ancak üç kişi tasdik etmiş…
Ancak Hind diyarında bir peygamberi üç kişiden fazla tasdik eden yok. Kendisini tasdik edip tabi olanı dört kişi olan hiçbir peygamber görmedim.
Bazı Hintli kafirlerin kitaplarında, Yüce Hakkın varlığına, sıfatlarına, tenzihlerine ve tasdiklerine dair yazdıkları güzel şeylerin hepsi Nübüvvet kandilinden iktibas edilen nurlardandır. Zira geçmiş ümmetlerin her asrında, peygamberlerden biri gelmiş; Yüce Hakkın varlığını sıfat-ı sübutiyesini tenzihlerini ve takdislerini haber vermiştir. Eğer o büyüklerin varlıkları olmasaydı; bu hizlanda (şirkin, küfrün aşağılık çukurunda) kalanlar, küfür zulmetiyle mülevves olan kısır ve kör akılları ile bu devlete (bu güzel hakikatlere) nasıl erebilirlerdi.” (İmam Rabbani, Mektubat, 259. Mektup)
Bediüzzaman Hazretleri de İmam Rabbani Hazretlerinin verdiği bu bilgileri şöyle özetlemiştir:
“İmam-ı Rabbanî hem delile hem keşfe istinaden demiş ki: Hindistan'da çok nebiler gelmiştir. Fakat bazılarının ya hiç ümmeti olmamış veyahut mahdud birkaç adama münhasır kaldığı için iştihar bulmamışlar veyahut nebi ismi verilmemiş.” (Mektubat, s. 386)
- Demek ki, Hindularda bulunan bazı güzel hasletler, maharetler bu eski semavi dinlerin nurlarını yansıtmış olabilir.
- Bununla beraber, bu konuda yapılan propagandalarda birçok mübalağa ve yalan bilgiler de söz konusu olabilir. Özellikle İslam dinindeki harikaların kıymetini düşürmek için “Hindu gibi semavi bir din olmayan beşerî ritüellerde de bu tür şeyler vardır.” demeyi dinsizlik adına bir görev sayanlar olabilir.
- Kaldı ki, binler seneden beri “sihir, kahinlik, arraflık” gibi din kaynaklı olmayan harikaların varlığı bilinmekte ve Kur'an ile hadislerde de yer almaktadır. Hz. Musa’ya karşı direnen sihirbazların gösterdiği olağanüstü işler meşhurdur.
- Bu harika olayların dinden uzak kimselerin elinde meydana gelmesinin önemli bir hikmeti, imtihan sırrıdır. Din kaynaklı mucizeler ile dinsizlik kaynaklı harikaların varlığı muhatapların kafasını karıştırmış, aklıselim sahibi olmayanları peygamberleri yalanlamaya sevk etmiştir.
Yine, cin kaynaklı bazı bilgilerin sızdırılması, Kahin ve Arraflardan bazı doğruların sadır olması, din kaynaklı keramet, feraset gibi ilahî ikramlar karıştırılmasına sebep olmuş ve imtihanın sonucu bununla belirlenmiştir. Çünkü imtihanın herkese âdil bir şekilde hitap etmesi için “Akla kapı açılır, fakat özgür iradesi elinden alınmaz.”
Böylece insanların akılları ve özgür iradeleri imtihanı kazanmak ya da kaybetmekte baş rol oynamaktadır. Bu modern çağda imtihanın daha da ağırlaşması, şiddetlenmesine paralel olarak dindarlık ve dinsizlik vesileleri da çoğalmıştır.
Bu ahir zamanda son kozlarını oynayan hak din ile dinsizlik arasındaki görme mesafesi daralmıştır. Tabir yerindeyse, Kur'an bütün kuvvetiyle ilahi tarafı güçlendirmek için iki yüz cihetten hakikat bombaları patlatılmıştır. Buna mukabil, dinsizlik güruhunun elindeki bazı olağanüstü pozisyonlar da bütün gücüyle ortalara saçılmıştır.
Hadis-i şerifte “Hz. Âdem’den kıyamete kadar deccal fitnesinden daha ağır bir imtihan yoktur.” manasındaki nebevi uyarılar, bu aldatıcı pozisyonlara yöneliktir. (bk. Müslim, Fiten, 126)
Rabbimiz cümlemizi bu çağdaş insi ve cinni şeytanların şerrinden muhafaza buyursun, âmin!..
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Tanrı ismi içeren yiyecekler helal mi?
- İçki her peygambere yasaklanmış mıdır?
- Bazı batıl din sahiplerinin mucize göstermesi nasıl açıklanabilir?
- Uzak Doğu kültürleri ve inançları / dinleri nelerdir?
- Kur'an-ı Kerim'deki mucizelerin Hint kitaplarında da olması, Kur’an’ın kopya olduğunu mu gösterir?
- Ebu Hanife’nin kitapları var mı?
- Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi 102. ayette geçen Harut ve Marut adlı meleklerle ilgili olayın Sümer döneminden, İsrail efsanelerinden alındığını söyleyenler var. Bunun doğrusu nedir?
- Allah, harikulade işleri neden sadece hak yolundakilere değil de batıl ehline de vermiş?
- Tevrat lafzı neyi ifade eder?
- Buda'nın Peygamber Efendimizi bin yıl önceden müjdelediği doğru mudur?