Harama, güzel bir şey, diyen Müslüman kafir olur mu?

Harama, güzel bir şey, diyen Müslüman kafir olur mu?
Tarih: 03.01.2019 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah’ın haram kıldığı bir şeye güzel bir şey diyen Müslüman, kafir olur mu?
- Örneğin ne güzel içki içiyorsun, ne güzel kumar oynuyorsun, ne güzel küfrediyorsun demek, Müslümanı kafir eder mi?
- Bunun şakası bile kişiyi dinden çıkarır mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Ehl-i sünnet itikadına göre, Allah neyi yasaklamış, haram kılmışsa o kötüdür. Neyi emredip (farz, vacip, mendup gibi) yapılmasını istemiş ise, o da güzeldir.

- Bazı şeyler, insanın fıtratı, vicdanı ve örfü ile de iyi veya kötü olduğu bilinebilir (katil, zina, yalan gibi), fakat daha önceki dinlerde bazı şeyler haram iken, İslam’da helal; daha önce helal iken İslam’da haram kılınmıştır. Zaten farklı dinlerin olması da bu farklı zaman ve zemin dilimlerindeki fer’i hükümlerde bazı değişikliklerin olmasına yöneliktir.

- Bu sebeple, şu anda İslam dininde haram olan her şey kötüdür. Buna güzel demek, Allah’ın değerlendirmesine aykırı bir değerlendirme yapmak anlamına gelir.  

İşin zahirine bakılınca, Allah’ın haram / kötü dediğine, helal / güzel demek bir tekzip içerdiğinden küfürdür. Ancak, bazen bir söz veya bir fiil küfür olduğu halde, sahibi kâfir olmaz. Çünkü “Ameller niyetlere göredir.” manasındaki hadisin hükmüne göre, kişiyi küfür olan söz veya fiile sevk eden hakiki sebebin, niyetin, gayenin ne olduğunu bilmek önemlidir.

Mesela, şahit olduğumuz bir yerde, bir kişi, diğerine “Ben senin inandığın Allah’a inanmıyorum.” demişti. Bu söz zahirine göre küfürdür. Ancak bu söz sahibi “Maksadım, onun hep azap, gazap eden bir Allah tasavvuruna inanmıyorum. Çünkü, benim iman ettiğim Allah sonsuz rahmet sahibidir.” diyerek, maksadını açıkladığı için, tekfir edilme konumundan uzaklaşmıştı.

Bediüzzaman Hazretleri de bu konuda şöyle bir hakikate işaret etmiştir:

“Bazen kelâm küfür görünür, fakat sahibi kâfir olamaz.” (bk. Lem'alar, s. 274)

- Günah işleyen bir mümin kendi içinde ikilem yaşar. Bir yandan iman cephesinde yer alan aklıselim ve vicdan Allah’a itaat etmeyi telkin ederken, diğer taraftan Allah’a isyan etmeyi, nefs-i emmareye itaat etmeyi tavsiye eden süfli duygular vardır.

İnsanoğlu bir yandan imanını muhafaza ettiği halde, diğer yandan nefsinin arzularına da kapılabilir. Kalp ve vicdanı günah işlemekten nefret ederken, nefis ve süfli duyguları günahlardan zevk alır.

Bu düşünce kavşağında insanın özgür iradesi devreye girer. Nefsin arzu ve istekleri ağır basıyorsa, “İleride tövbe dip kurtulacaksın, şimdilik şu veya bu günahı işlemekten ve zevkini tatmaktan vazgeçme!” der. Eğer imanın mahalli olan kalp, aklıselim ve vicdanının arzu ve istekleri ağır basarsa, kişinin iradesi, tercihini günahlardan uzak durmaktan yana kullanır.

Demek ki, insanın imanını koruyan mahfaza ayrıdır, günah işleten mekanizma ayrıdır. Bu sebeple inkâr etmediği sürece, büyük günah işlemek de -bilerek, severek, güzel görerek, beğenerek de olsa- insanı dinden çıkarmaz.

Meğer ki, Allah’ın çirkin dediğine karşı koymak maksadıyla, ona bilerek inat olsun diye güzel demiş olsun. Bu düşüncede olan kimseyi dünya toplansa onu küfürden kurtaramaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun