Harama düşme endişesinden yetmiş (70) helali terk ederdik, rivayetinin kaynağı nedir?

Tarih: 11.06.2015 - 08:47 | Güncelleme:

Soru Detayı

a) Ebû Bekr (ra) buyurdu ki: "Biz, harama düşme korkusundan yetmiş helâli terk ederdik." (İbn-i bidîn)
- Bu rivayetin tahrici ve sıhhati nedir?
- Alimler bu konuda neler demişlerdir?
b) Bu rivayeti nasıl anlamalıyız?
- Günümüzde de uygulanabilir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

a) Kutu’l-Kulub kitabında, kimsenin adı verilmeden şu bilgiye yer verilmiştir:

“Rivayete göre (selef-i salihin) diyorlardı ki:

“Biz bir harama girme endişesiyle yetmiş helali terk ederdik.”(Ebu Talib el-Mekki, Kutu’l-Kulub, 2/434)

- İnternette var olduğu bildirilen İbn Abidin’de böyle bir ifadeye rastlayamadık.

b) Hadiste ifade edildiği gibi,

“Helal bellidir, haram da bellidir. Bu ikisinin arasında ise bazı şüpheli şeyler var ki, kim onlardan uzak durursa dinini ve ırzını/şerefini korumuş olur...”(Buhari, İman, 39; Müslim, Müsakat, 109)

- İmam Gazali, verayı/takvayı dört kısma ayırır:

Birincisi: Kişiyi adalet vasfından düşürmeyen mertebesidir ki, açıkça haram olduğu bilinen şeylerden uzak durmaktır.

İkincisi: Şüpheli (haram olma ihtimali olan) şeylerden uzaklaşmaktır ki, salih kimselerin takvasıdır.

Üçüncüsü: Harama düşme korkusuyla bazı helal şeylerden uzak durmaktır ki, bu da müttaki/takva sahibi kimselerin takvasıdır.

Dördüncüsü: Allah’tan başka her şeyi kalbinden çıkarıp atmaktır ki, bu da sıddıkların takvasıdır. (İhyau’l-Ulum, 2/96)

-Bediüzzaman Hazretlerinin geçimle ilgili bu asra bakan bir mütalaası şöyledir:

“İkincisi: Rızk-ı mecazîdir ki, sû'-i istimalât ile hacat-ı gayr-ı zaruriye hacat-ı zaruriye hükmüne geçip, görenek belasıyla tiryaki olup, terk edemiyor.”

“İşte bu rızk, taahhüd-ü Rabbanî altında olmadığı için; bu rızkı tahsil etmek, hususan bu zamanda çok pahalıdır. Başta izzetini feda edip zilleti kabul etmek, bazan alçak insanların ayaklarını öpmek kadar manen bir dilencilik vaziyetine düşmek, bazan hayat-ı ebediyesinin nuru olan mukaddesat-ı diniyesini feda etmek suretiyle o bereketsiz menhus malı alır.”

“Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana rikkat-i cinsiye vasıtasıyla gelen teellüm; o gayr-ı meşru bir surette kazandığı para ile aldığı lezzeti, vicdanı varsa acılaştırıyor. Böyle acib bir zamanda, şübheli mallarda, zaruret derecesinde iktifa etmek lâzımdır.” (bk. Lem'alar, On Dokuzuncu Lem'a, s. 142)

- Özetle: Haramdan kaçındığı gibi, şüpheli mallardan da mutlaka kaçınmak gerekir. Yoksa hadislerde ifade edildiği gibi, “Girilmesi yasak bir alanın etrafında dolaşan sürünün bir gün oraya girmesi” kaçınılmaz olduğu gibi, haramın etrafında dolaşanlar da bir gün kendilerini haramın içinde bulurlar.

İlave bilgi için tıklayınız:

Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene yönel, hadisi şerifini ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun