Evreni gözlemci mi yarattı?

Tarih: 23.06.2023 - 20:20 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Mühendislik öğrencisiyim. Dalga fonksiyonunun çökmesi için bir insan ya da hayvanın gözlemine-bakmasına ihtiyaç var mı?
- Bazı kuantumcu mistisist arkadaşlar Kopenhag yorumuna dayanarak nesnelerin biz onları gözlemlemediğimizde yok olduğunu, evreni gözlemcinin yarattığını ileri sürüyorlar.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evreni de içindekileri de yaratan Allah'tır.

Bir aynayı Güneş'e tutsak, sonra da o aynayı karanlıklı bir odaya yansıtsak, bu durumda o odayı aydınlatılanın ayana olduğunu ve aynanın ışık kaynağına sahip bulunduğunu iddia etmek ne kadar doğru olur?!.

Doğru olan şudur: Aynayı da odayı aydınlatan Güneş'tir.

İşte aynen bunun gibi, evren de içindeki varlıklar, kanunlar ve yasalar da Ezeli ve Ebedi Güneşimiz olan Allah'ın isimlerinin ve sıfatlarının yansımalarıdır.

Bilindiği gibi, atom ve atom üstü âlemde Aynştayn fizik kanunları geçerlidir. Bu maddî olan fizik âlemi; zaman, mekân ve hareketle kayıtlıdır. Yani madde belirli bir zamanda bir mekânda bulunur. Hareket ederse zamana bağlı olarak farklı bir mekânda yer alır.

Bunlar hepimizin bildiği ve yaşadığı Allah’ın koyduğu ve idare ettiği fizik kanunlarına bağlı hadiselerdir.

Bunu klasik fizikle ya da deterministik düşünce ile ifade edebiliriz. Yani fiziksel bir sistemin başlangıç durumunu, başlangıçtaki özelliklerini ve sisteme etki eden bütün dış kuvvetlerin etki durumuna göre o nesnenin alacağı şekli, fizik kanunlarına göre önceden bilebiliriz.

Diğer taraftan sistemi gözlemlemiş olmamız, sistemin daha sonraki davranışını etkilemez.

Fakat atom altı âlem, yani elektron, proton, nötronların tâbi olduğu fizik kanunları farklıdır. Bu âlemde Kuantum kanunları geçerlidir.

Aynı şekilde bu atom altı parçacıklarını yüksek basınç ve yüksek sıcaklığa tabi tuttuğumuz zaman alt birimleri olan foton, piyon ve kuarklara dönüşerek maddi âlemden tamamen çıkıp nuraniyet âlemine geçiyorlar. Artık orada zaman ve mekân mefhumu kalmıyor. Bir anda her yerde bulunabiliyorlar.

Mesela, nötriyolar birkaç saniye içinde yerkürenin bir tarafından öbür tarafına geçebiliyorlar. Atom altı parçacıkların gözlenmesi, gözden çıkan ışınlar sebebiyle yön ve şekil değiştirebiliyorlar.

Nazar değmesi de bu hadise sebebiyledir. Yani bazı insanların gözlerinden çıkan şualar çok daha etkileyicidir. Bakılan canlının elektron ve protonlarında düzensizliğine sebep olur. Bu anormal durum o canlının ölümüne ve hastalanmasına yol açar. Nitekim bir hadiste bu konuda şöyle buyrulur:

“Nazar insanı mezara deveyi kazana sokar.” (bk. Keşfü’l-Hafâ, 2/76)

İşte Kopenhag yorumu bu nuraniyet âleminin ifadesidir.

Bu ilkeye göre fotonlar, elektronlar ve diğer atom altı âlemdekiler bazen dalga bazen parçacık gibi davranırlar. Bazen de her iki davranış türünü de aynı anda gösterirler.

Kopenhag yorumuna göre bir parçacık aynı anda tüm durumlarda bulunmaktadır. Ancak hiçbir durumda da bulunmamaktadır. Parçacığın gösterdiği bu davranışa süperpozisyon denir. Sadece biz o parçacığı gözlemlediğimizde onu bulunabildiği durumlardan birisi içerisinde görürüz.

Sonuç olarak, atom altı âleme indiğimizde başlangıçta maddi olan evren, bu safhada nuraniyet hâline gelir. Mesela Güneş, ışığı ve yedi rengi ile yeryüzünde bütün şeffaf şeylerde ve senin göz bebeğinde bulunur. Ama maddesi itibariyle Güneş senden yaklaşık 1,5 milyon km uzaktadır.

Elinizdeki bir kâlem, Güneş ışığı hızıyla yani saniyede 300 bin km süratle gitse ışık olur. Aynı kâlemin saniyede 600 bin km süratle gittiğini kabul etsek, o zaman Nur âlemine girer ve tamamen nuraniyet kazanır.

Güneş ışığı yer küremize 8,5 dakikada geliyor. Şayet biz hayal hızı ile Güneş'e gitsek bir anda Güneş'te oluruz. Ya da kâinatın en son galaksisi nerede ise hayal hızı ile bir anda orada olabiliriz.

Kuran tefsirleri cennette insanın bedenin ruh hafifliğinde ve hayal süratinde olacağını beyan ediyor. Hatta dünyada da nuraniyet kazanmış bazı şahısların bedenlerinin ruh hafifliğinde ve hayal süratinde olduğu, bir anda pek çok yerde bulunabildiği nazara veriliyor. Çünkü su nasıl cisme ayna oluyorsa, havanın esir maddesi de böyle nuraniyet kazanmış bedenlere ayna vazifesi görmekte ve bir anda pek çok yerde bulunmakta ama hiçbir yerde de bulunmamaktadır.

Maddi olan varlıklar tamamen nuraniyet kazandığı zaman aynı zamanda pek çok yerde bulunabilir. Mesela, televizyon kamerası karşısında bulunan insanın ekran adedince görüntüsü olur. Bu görüntü maddi olmaktan çıkıp tamamen nuraniyet kazansa, o tek şahıs her bir ekranda bizzat bulunur ve karşısındaki her bir zatla ayrı ayrı görüşür, biri diğerine mâni olmazdı.

İnsanın ruhu da bu nuraniyet âlemine bir misal olabilir.

Aynı şekilde elektrik de bir bakıma maddi olmaktan çıkmış nuraniyete bir derece yaklaşmıştır.

Bizim nuraniyet âlemi olarak ifade etmeye çalıştığımız âlemi bazı fizikçiler paralel âlemler olarak nazara veriyorlar.

İşte bütün bu âlemleri Allah Teala koyduğu birtakım kanunlarla idare etmektedir. Aslında kâinattaki bütün varlıklar Allah’ın isimlerine birer aynadır. Bir başka ifade ile her bir varlık Allah’ın bazı isimlerinin birer yansımasından ibarettir.

Bu nuraniyet âlemi de Allah’ın varlığını ve birliğini ortaya koyan en güzel tecellilerdendir. Onun isimlerinin yansımalarıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun