Çocuğun cinsiyetinin belirlenmesiyle ilgili hadisin, Hipokrat'tan kopyaladığı iddialarını nasıl çürütebiliriz?

Tarih: 25.04.2013 - 02:09 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Dinsizlerin Peygamber Efendimizin bu hadisini Hipokrat'tan kopyaladığı iddialarını nasıl çürütebiliriz?

Başka bir hadise göre:

“Bu ikisinin birleşmesi sırasında erkeğin menisi kadınınkine galip gelirse, Allah’ın emriyle oğlan doğar. Kadının menisi erkeğinkine galip gelirse, Allah’ın emriyle kız doğar.”

Elbette bu hadiste baskın özelliklerden (baskın karakter) ve resesif (çekinik) genlerden bahsedilmiyor, bazı Müslümanlar bunu iddia ettilerse de bu hadiste anlatılanlar basit bir şekilde Hipokrates‘in yanlış inancını tekrarlamaktan öteye gitmemektedir. Hipokrates, yanlış olarak erkeklerin ve de kadınların hem dişi ve hem de erkek spermler ürettiğini ve doğan çocuğun cinsiyetinin miktar ve güç bakımından anne ve babanın sıvısından hangisi baskın gelirse ona göre belirlendiğini sanıyordu:

 “… Kadın ve erkek çiftler eşit şekilde hem erkek hem de dişi spermler içerirler (Kadından daha güçlü olan erkek ancak güçlü bir spermden geliyor olmalıdır). Bir diğer nokta da 

a) eğer çiftlerin her ikisi de güçlü sperm üretirse o zaman çocuk erkek olur, oysa

b) eğer çiftin her ikisi de zayıf (güçsüz) sperm üretirse bu durumda çocuk kız olur. Ancak

c) eğer çiftlerden her biri değişik sperm üretirse (biri güçlü biri güçsüz) bu durumda miktar bakımından kimin spermi baskın gelirse çocuk ona göre cinsiyet alır.

Varsayalım güçsüz sperm, daha güçlü spermden miktar olarak daha çok olsun; o zaman daha güçlü sperm kaybeder ve güçsüz spermle karışır, bu durumda doğacak çocuk kız olacaktır. Eğer bunun tam aksi olursa, yani daha güçlü sperm güçsüz sperme miktar olarak baskın gelirse bu durumda güçsüz sperm kaybeder ve sonucunda doğan çocuk erkek olur.”

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Peygamberin bütün hayatında okuma-yazma bilmeyen ümmi bir insan olduğu Kur’an’la tescil edilmiştir. Kur’an bu hususu açıkça ilan etmesine rağmen, o günün düşmanları buna itiraz etmemiş, edememiştir.

Biz on beş asır sonra binlerce kitap okuyan kişiler olarak itiraf etmeliyiz ki, Hipokrates‘in bu konudaki görüşlerinin ne olduğunu bilmezken, Hz. Peygamberin o cehalet devrinde Hipokrates‘in kitaplarını okuması ve ondan esinlenmesini düşünmek Orta Çağın akıl dışı bazı antika düşüncelerinden daha fazla ham bir hayaldir.

Müslim’in  Hz. Sevban’dan yaptığı rivayete göre Peygamberimiz şöyle buyurdu:

“Erkeğin suyu beyazdır. Kadının suyu ise sarıdır. İkisi birleştiği zaman, eğer erkeğin menisi kadının menisine baskın gelirse, çocuk Allah’ın izniyle erkek olur. Şayet kadının menisi erkeğin menisine  baskın gelirse, bu takdirde Allah’ın izniyle kız olur.” (Müslim, Hayız, 33, 34)

Şuurlu bir müminin bu hadisten anladığı şudur:

Döllenme sırasında X taşıyan sperm yumurtayı döllerse bebek kız olur. Çünkü bu durumda kadının taşıdığı X ile erkeğin taşıdığı X birleştiğinden kadının suyu erkekte geriye kalmış olan Y kromozomuna baskın gelmiştir. Şayet Y taşıyan sperm yumurtayı döllerse, bebek erkek olur. Çünkü erkekteki Y kromozomu kadının taşıdığı X kromozomuna baskın gelmiştir. Çünkü kadının X gibi erkekte de bir X vardır. Ancak, fazladan Y kromozomunun aktif olması baskın geldiği anlamına gelir.

Erkek ile kadının ortak bir paydada buluşmaları sunucunda çocuğun teşekkül ettiği hususu bilimsel bir gerçektir. Cenin, erkeğin spermi ile kadın yumurtasının bileşkesidir.

Ancak ceninin asıl tohumunun erkeğin sperminde olduğu hususu ayetlerde çok açık ifade edilmiştir. Örneğin Tarık suresinin 5-7. ayetlerinin ifadeleri bu konuda çok nettir:

“Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın. Atılan bir sudan yaratıldı. O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.(Târık, 86/5-7) 

Bu ayetin ifadesi, insanın yaratılış malzemesi erkeğin spermi ve kadının yumurtası olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Buna göre, erkeğin suyunda var olan ve bu günkü bilimsel simgelerin adıyla X ve Y kromozomları bebeğin erkek veya kız olmasında rol alır. Ancak, erkeğin sperminde var olan X ve Y kromozomlarından birinin kadında sabit olarak var olan  X kromozomuyla birleşmesi gerekir.

“Biz insanı katışık bir meniden yarattık. Onu denemek istiyoruz; bu sebeple de kendisini işiten ve gören bir varlık yaptık.”(İnsan, 76/2)

mealindeki ayette,  bir ceninin teşekkül etmesi için erkeğin spermi ile kadının yumurtasının birleşmesinin zorunluluğuna işaret edilmiştir.

Kur’an’ın bu ve benzeri açık ifadelerine rağmen Hz. Peygamberin buna aykırı bir zaviyeden konuyu değerlendirmesi mümkün değildir.

Bu günkü bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu bilgiler şu merkezdedir:

Bebeğin cinsiyeti, daha erkeğin spermi ile kadının yumurtası tüplerde birleştiğinde belirlenir. İnsanın tüm vücut bilgilerini taşıyan kromozomlar, toplam 46 tanedir. Bu 46 kromozomun 23 tanesi anneden yumurta yolu ile 23 tanesi de babadan sperm yolu ile gelir. 46 kromozomdan 2 tanesi cinsiyeti belirleyen kromozomlardır, diğer 44 tanesi ise vücudun diğer özelliklerinin bilgilerini taşırlar.

Bu kromozomlar, insanın bütün hücrelerinde aynı sayıda iken sadece eşey hücreleri 23 kromozom, yani diğer hücrelerin yarısı kadar kromozom içerirler. Bu 23 kromozomdan 1 tanesi cinsiyet kromozomudur. Cinsiyet kromozomları X ve Y harfleri ile gösterilir.

Kadının yumurta hücreleri her zaman X kromozomu taşırken, erkeğin spermlerinin bazıları X, bazıları ise Y kromozomu taşır. Döllenme sırasında X taşıyan sperm yumurtayı döllerse bebek kız, Y taşıyan sperm yumurtayı döllerse, bebek erkek olur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun