PGT yöntemi ile önceden cinsiyet belirleme, Şura 49. ayete ters değil mi?
- Eğer, aykırı değilse, cinsiyet belirlemede dikkat edilecek şartlar ve kurallar nelerdir?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, tıbbi bir gereklilik ve tedavi maksatlı olmadıkça, cinsiyet belirleme caiz değildir, helal olmaz.
Cevap 1:
Gebelik öncesi cinsiyet seçimi, Allah’ın yaratmasına bir müdahale veya yaratılışı değiştirme olarak görülebilmektedir.
Yaratılışa bir müdahale olduğunu düşünenler,
“Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.” (Şûrâ, 42/49-50)
ayetlerinden hareketle cinsiyet tercihinin tamamen Allah’ın tasarrufunda olduğunu ifade etmektedirler. (bk. Meymân, Nâsır Abdullah, İhtiyâru Cinsi’l-Cenîn, Mecelletu Mecmai’l-Fıkhi’l-İslâmî, yıl: 1427/2006, cilt: 19, sayı: 22, s. 39-88)
Aslında bu ayetlerde biri inanç diğeri ahlak alanıyla ilgili olmak üzere iki ana tema dikkati çekmektedir.
İnançla ilgili olarak şu mesajın verilmek istendiği söylenebilir: Evrendeki hiçbir varlık ve oluş Yüce Allah’ın hükümranlığı dışında düşünülmemelidir. İnsanlar için büyük önem taşıyan çocuk sahibi olma ve çocuğun cinsiyeti konusunda, tıbbî müdahalelerin etkileri dâhil olmak üzere, insan irade ve çabasının ürünü gibi görünen sonuçların da gerçekte ilâhî iradeden bağımsız olmadığı ve Allah Teâlâ’nın koyduğu yasalar çerçevesinde gerçekleştiği asla göz ardı edilmemelidir. (bk. Kur’an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)
İkinci tema olarak ise bu ayet-i kerimelerde, evlat sahibi olma bakımından insanların dört kısma ayrıldığı beyan edilerek bir durum tespiti yapılmaktadır. Şöyle ki; Allah’ın lütfuyla bazılarının sadece kız çocuğu, bazılarının sadece erkek çocuğu, bazılarının da hem kız hem erkek çocuğu olur. Bazılarının ise hiç çocuğu olmaz. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)
Doğum öncesi cinsiyet seçimini yaratılışı değiştirme olarak görenler, bunu Allah’ın yaratma kanunu olan sünnetullaha aykırı bir davranış olarak değerlendirirler. Onlara göre bunu yapanlar şeytanın emrini yerine getirmiş olurlar. Nitekim Allah, bir ayette bu duruma şöyle işaret etmektedir:
“Allah onu (şeytanı) lânetlemiş; o da: ‘Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim, onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler.’ (dedi). Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse, elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.” (Nisâ, 4/118-119)
Bu nedenle çiftlerin arzularına uyarak, erkek veya kız çocuğu sahibi olmalarını sağlamak için genlere yapılacak müdahale doğal dengeleri bozma ve yaratılışı değiştirme açısından caiz görülemez. (Meymân, s. 78-79)
Kanaatimizce yaratılışı değiştirme ile doğum öncesi cinsiyet seçimi birbirinden farklıdır. Çünkü biri varlık üzerinde gerçekleştirilirken diğeri henüz bir canlı varlık özelliği kazanmayan embriyo üzerinde gerçekleştirilmektedir.
Nitekim müfessirler yukarıdaki ayetin tefsirinde “Allah'ın yarattığını değiştirecekler.” ifadesini daha çok “Allah’ın dinini değiştirmek” veya “insan bedeni üzerinde estetik amaçlı girişimlerde bulunmak” olarak yorumlamışlardır. (Taberi, İbn kesir, Elmalılı, ilgili ayetin tefsiri)
Yaratılışa müdahale bağlamında dikkat çeken bir diğer ayetin meali de şöyledir:
“Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren odur. Ondan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.” (Âl-i İmrân, 3/6)
Bu ayette yer alan “dilediği gibi şekillendiren” ifadesi müfessirler tarafından, “erkeklik, dişilik, güzellik, çirkinlik, siyahlık, beyazlık, uzunluk, kısalık, mutluluk ve bedbahtlık gibi nitelikleri verendir.” şeklinde yorumlanmıştır. (Taberi, Kurtubi, ilgili ayetin tefsiri) şeklinde yorumlanmıştır.
Kanaatimizce ayette yer alan “rahimlerde” kaydı, bu ayetin cinsiyet seçimi bağlamında ele alınmasını engellemektedir. Çünkü cinsiyet seçimi ancak döllenme gerçekleşmeden veya embriyo rahme yerleştirilmeden yapılan bir işlemdir. Hâlbuki ayette belirtilen durum, en azından embriyonun rahim duvarına tutunduğunu göstermektedir. Dolayısıyla bu aşamadan sonra girişilecek her türlü müdahale hukuka aykırıdır.
Hadis-i şeriflerde de cinsiyet seçiminin yaratılışa bir müdahale olmadığına dair işaretler vardır. Nitekim Enes (r.a)’den rivayete Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
"…Erkeğin menisi koyu ve beyazdır, kadının menisi ise ince ve sarıdır. Bunlar bir araya geldiğinde, erkeğin menisi kadınınkine galebe çalarsa Allah'ın izni ile çocuk erkek olur. Kadının menisi erkeğinkine galebe çaldığı zaman da Allah'ın izni ile çocuk kız olur…” (Müslim, Hayız, 34)
Bu hadis, erkeklik ve dişiliğin bir takım sebeplere bağlı olduğunu göstermektedir. Doktorun yaptığı da cinsiyetin istenilen doğrultuda gerçekleşmesini sağlayacak sebebi gerçekleştirmektir. Dolayısıyla yaratılışa bir müdahale söz konusu değildir. (bk. Bâz, Abbas Ahmed Muhammed, İhtiyaru Cinsi’l-Mevlud, Dârü'n-Nefâis, Amman, 2001, s. 847-884)
Cevap 2:
Allah, “Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” (Kamer, 54/49) buyurarak, kâinatı ve içindeki varlıkları belli bir düzen ve ölçüye göre yarattığını bildirmiştir. “Sakın dengeyi bozmayın.” (Rahmân, 55/8) buyurarak da onun koyduğu düzen ve dengeyi koruma yani sünnetullaha aykırı hareket etmeme hususunda insanları uyarmıştır.
Doğanın dengesinin korunması için erkek sayısıyla kız sayısının birbirine eşit ya da çok yakın olması gerekir. Dolayısıyla doğacak çocukların cinsiyetinin belirlenmesi şimdiden öngörülmeyecek demografik ve ekolojik sorunlar ortaya çıkarabileceği gibi, cinsiyetlerin dağılımı konusunda var olan dengenin bozulmasına da yol açabilir. Nitekim Asya ve Doğu ülkelerinde aileler, genelde erkek çocuk istemektedirler. Bizim toplumumuzda da durum farklı değildir. Bu da dünyadaki dengenin erkek çocuğun lehine bozulabileceğini göstermektedir. Bu ise sünnetullaha aykırıdır.
Zira Kur’an’da,
“Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah'ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.” (Şûrâ, 42/49-50)
buyrularak, cinsiyet dağılımındaki dengenin Allah tarafından belirlendiği ifade edilmiştir.
İslam dini neslin korunması ve devamı için evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı teşvik etmiştir. İnsanların, dinin bu tavsiyesini dikkate alarak evlenmeleri ve çocuk sahibi olmak istemeleri aynı zamanda insan fıtratının bir gereğidir. Ancak zaman zaman insanların birtakım sosyokültürel ve ekonomik nedenleri bahane ederek, cinsiyet ayrımcılığı yaptıkları ve daha çok erkek çocuklarının olmasını istedikleri de bir vakıadır.
İnsanların cinsiyet ayrımcılığına dayalı tercihleri birtakım geleneksel uygulamaları ve hurafeleri de beraberinde getirmiştir. Çin takvimi ve evlendiği gün gelinin kucağına erkek çocuğun konulması bu duruma örnek gösterilebilir.
Tıp ilminde yaşanan yeni gelişmeler bir taraftan bu geleneksel yöntemlerin asılsızlığını ortaya koyarken, diğer taraftan da cinsiyet seçimi yapmak isteyenleri ümitlendirmiştir. Çünkü tıbbın günümüzde geldiği aşama, doğum öncesinde çiftlerin doğacak çocuklarının cinsiyetini tıbbi yardımla seçebilmelerine imkân vermektedir. Ayrıca bu alandaki gelişmeler, genetik hastalıkların teşhis ve tedavisinde yeni imkânlar sunmakta ve ailelere sağlıklı çocuk sahibi olma fırsatı sağlamaktadır. Çocuk cinsiyetinin seçiminde en fazla kullanılan ve bilimsel nitelik taşıyan yöntemler Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) ve sperm ayrıştırma yöntemidir.
Bu yöntemler bilimsel olsalar da uygulama aşamasında “tıbbi müdahale” olma niteliğinden uzaklaştığında hukuka aykırı kabul edilir ve uygulayanlar yaptıkları işlemlerden dolayı maddi ve manevi, dünyada ve ahirette sorumlu tutulur. Çünkü meşru bir gayeye ulaşmada kullanılacak vasıta ve metodun da meşru olması esastır.
Bu durumda PGT ve sperm ayrıştırma yöntemini kullanarak yapılan cinsiyet seçimi, ancak şu şartlar altında hukuka uygun kabul edilebilir:
1. Tedavisi cinsiyet tercihine bağlı olduğu kesin olarak tespit edilmiş olan kalıtsal bir hastalığı tedavi etmek gibi zaruri bir durum veya zaruretle aynı konumda düşünülebilecek bir ihtiyaç bulunmalıdır.
2. Tıbbi zorunlulukta bireysel ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Her bir vakıa ayrı ayrı değerlendirilerek cinsiyet tercihine izin verilip verilmemesine karar verilmelidir. Bir aile için verilen karar başkaları için emsal teşkil etmesinin önüne geçilmelidir.
3. Sperm ayrıştırması döllenmeden önce, embriyo seçimi de embriyonun rahim duvarına tutunmasından önce yapılmalıdır.
4. Anne babanın keyfi isteklerine ve toplum baskısına boyun eğerek, cinsiyet ayrımcılığına sebebiyet verecek gerekçelerle yapılmamalıdır. Tıbbi zorunluluk gibi bir nedene dayanmayan ve etik değerler açısından tolere edilemeyecek olan uygulamaların, önüne geçmek için dini ve ahlaki tedbirler yanında, yasal ve idarî tedbirler de alınmalıdır.
5. Ailede kız veya erkek çocuğunun yokluğu ve buna bağlı olarak ailedeki bir takım geçimsizlikler gibi duygusal gerekçeler, cinsiyet tercihinde dikkate alınmamalıdır.
6. Cinsiyet seçiminin hedefi, insan soyunu ıslah etmekten ziyade, insanın yaşam kalitesini yükseltmek, hastalıkları erken tanıyarak önlemek ve etkin tedavi yöntemleri kullanarak iyileştirmek olmalıdır.
7. Cinsiyet seçimine yönelik müdahalelerde insanın ve tüm canlıların genetik çeşitliliğini korumak ve tek tip insan oluşturmamak önemli bir ilke olarak kabul edilmelidir.
8. Cinsiyet seçimi anne-babanın rızası alınmak şartıyla güvenilir ve uzman sağlık personeli tarafından, bu işleme uygun laboratuvar ortamında tıp ilminin kurallarına uygun olarak yapılmalıdır.
Neticede fıtratı gereği evlenen her çift çocuk talebinde bulunabilir ve doğacak çocuklarının sağlıklı, iyi ve güzel huylu olmalarını isteyebilir. Çocuk sahibi olduktan sonra da bunu Allah’ın bir nimeti olarak bilip cinsiyetine bakmaksızın onları en güzel şekilde yetiştirmek için gayret göstermelidir. Çocukları arasında ayrım yapmamalı ve onlardan birini öbürüne tercih etmemelidir. Çünkü kız ve erkek yaratılış itibariyle aynı değer ve saygıya layıktır. (bk. Detaylı bilgi ve kaynak için bk. Ahmet Ekşi, İslam Hukuku Açısından Doğum Öncesi Cinsiyet Seçimi, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, 28, 85-118)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Tüp bebek tedavisinde cinsiyet seçimini insanlar yapmaktadır. Kız veya erkek yaratmayla ilgili ayeti nasıl anlamalıyız?
- Tüp bebekle çocuk sahibi olmak caiz midir, şartları nelerdir?
- ÇOCUĞU OLMADI DİYE EVLENMEK
- Nisa suresi 11. ayette geçen evlat kelimesini, sadece erkek çocukları için kullanılmıştır diyebilir miyiz?
- ÇOCUĞUN ERKEK OLMASI İÇİN ÖZEL ÂYET
- Erkek çocuk sahibi olmak için tüp bebek caiz mi?
- Öncelik neden kız çocuklarına verilir?
- Çocuk sahibi olmayanları nasıl teselli edebiliriz?
- Allah sevdiği kuluna kız çocuğu verir, anlamında bir hadis var mıdır?
- "İlk çocuğunun kız olması kadının bereketindendir." (İbn. Asakir) hadisini açıklar mısınız?