Beled suresi 17. ayette geçen "sümme/sonra" kelimesi kronolojik zaman mı yoksa beyan mı ifade eder?
- Beled suresi 17. ayette “sonra iman edenlerden olma” ifadesindeki “sümme” tertibi zaman mı, yoksa tertibi beyan mıdır? Taberi bu konuda ne diyor?
- Sümme fiili kronolojik zaman ise ayetin öncesindeki yer alan köle bırakma, yoksulu doyurmak için iman şart değil midir, açıklayabilir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Ayetin meali şöyledir:
“Sonra da gönülden iman edip, birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden oldu.” (Beled, 90/17)
- Taberî’ye göre, “sümme kane” cümlesindeki “kane” fiilinin faili, surenin 6. ayetinde yer alan ve “Ben yığınla servet tükettim.” diye övünüp duran kimsedir. Yani bu adam önce “Ben yığınla servet tükettim.” diye övünürken, daha sonra, iman eder. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)
Taberî’nin bu kısa açıklamasından anlaşılıyor ki, o “sümme”yi tertib-i zamanî manasında algılamıştır.
- Ancak, Fahruddin Razi’ye göre, “sümme kane” cümlesindeki “kane” fiilinin faili, “Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin?” mealindeki 12. ayette yer alan “sarp yokuşu” daha doğrusu orada melhuz olan “sarp yokuşu çıkan kimse (muktehimu’l-akabe)”dir. Buna göre ayetin meali şöyle olur: “Sonra da (o sarp yokuşa çıkan kimseler), gönülden iman edip, birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden oldu."
Razî’ye göre buradaki “Sümme” edatı, vücudî değil, zikrî terahiyi ifade eder.
Razî, bu ifadeleriyle “Sümme”nin bu ayette “tertib-i zemanî değil, tertib-i beyani”yi ifade ettiğini açıklamıştır.
Razi, bununla kendisinin verdiği manaya göre ortaya çıkan “iman-amel” önceliği problemini de çözmüştür. Hatta bu konuda şu şiiri de misal verir:
“İnne men sade sümme sade Ebuhu,
Sümme kad sade kable zalike cedduhu""Şüphesiz yöneten / yönetici olan, sonra da babası yönetici olan,
Sonra da dedesi daha önce yönetici olan kimse..."
Görüldüğü gibi, burada da sümme edatı, tertib-i zamani, değil tertib-i beyaniyi ifade etmektedir. (bk. Razî, ilgili ayetin tefsiri)
- Zemahşeri de ayette yer alan Zeccac’dan naklen “sümme kane” cümlesindeki “kane” fiilinin faili, “Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin?” mealindeki 12. ayette yer alan “Sarp yokuşu çıkan kimse (muktehimu’l-akabe)” olduğunu belirttikten sonra, “sümme”nin tertib-i zamani manasında olmadığını belirtmiştir.
Ona göre, bu tertip, mertebeler arasındaki ulvilik derecesini anlatmaya yöneliktir. İman mertebesi en yüksek olduğu için, en son ona yer verilmiştir.
Özetle, Zemahşeri de buradaki, “sümme”yi “tertib-i beyani” anlamında görmektedir. (bk. Zemahşeri, ilgili ayetin tefsiri)
- İbn Aşur’a göre de buradaki “sümme” tertib-i beyani içindir. Ancak onu “tertib-i zamani” anlamında anlayanlar da şöyle düşünürler:
“Onlar cahiliye döneminde köle azat etmiş, fakir-fukarayı ve yetimleri doyurmuşlar. Daha sonra İslam gelince de hemen iman etmişlerdir.” (İbn Aşur, ilgili yer)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kainatın yaratılmasıyla ilgili ayette geçen ''sonra / sümme'' kelimesi, öncelik sonralık anlamına mı geliyor?
- Kalem suresi 13. Ayette geçen “ba'de” kelimesi hangi anlamdadır?
- Kur'an-ı Kerim'de, ilk Müslüman'ın Hz. İsa olduğu ve şeytanın secde etmeden önce kafir olduğu ifade edilmiş midir?
- Ayetteki “sümme”yi “rütb-i terâhî” ile tefsir etmek batıl mı?
- Hz. Adem’le birlikte başka insanların da yaratıldığı ve Hz. Adem’in çocukları arasında bir evliliğin olmadığı doğru mu?
- Kasas suresi 68. ayet "onların seçim hakki yok" derken ne demek istiyor?
- Şeytan (iblis) cinlerden midir, eğer cinlerden ise neden meleklerin arasındaydı?
- Nuh suresi 27. ayeti, her insanın İslam fıtratı üzerine doğduğuyla çelişmiyor mu?
- 4. Delil: Bakara suresi 28. Ayet
- Zuhruf Suresi 81. ayet: "De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!" Buradaki ''evvelül âbidin''in ''karşı gelenlerin ilki'' anlamına da geleceği iddiasına ne dersiniz?