Hz. Adem’le birlikte başka insanların da yaratıldığı ve Hz. Adem’in çocukları arasında bir evliliğin olmadığı doğru mu?

Tarih: 04.09.2015 - 09:37 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Günümüzde ateistlerin dinimizi kötülemek için kullandıkları bir şey var. Hz. Adem (as)’in çocuklarının birbiri ile evlendiğini soyluyorlar. Şimdi kimseler, katıldıkları bir programda bu konuyu açıkladılar ve gayet akla yatkın bir şekilde. Ayetleri de delil gösterdiler. Bunlar ilgili ayetleri çok iyi açıkladılar, fakat sizin fikirlerinizle ayni değil. Amacım yanlış anlamayın sadece araştırıyorum.
- Eğer sizin dediğiniz doğru ise bunların açıkladığı, ayetlerle sizin açıklamanız arasında çelişki oluyor bence. Bu ayetlerin ne demek istediğini açıklar mısınız? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Soruda geçen konuları burada tek tek inceleyerek cevap vermenin daha uygun olacağını düşünüyoruz:

1. Hz. Havva’nın eğe kemiğinden yaratılması konusu işlenmiştir. Bizim de kanaatimiz öyledir. Biz bunu daha önce Sitemizde belirtmişizdir.

2. “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan (onun yaratıldığı aynı hamurdan) da eşini var eden ve her ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türetip yeryüzüne yayan Rabbinizden çekinin.” (Nisa, 4/1) mealindeki ayette diğer bütün insanların o ilk iki kişiden yaratıldığına dair ifadesi açıktır. Ayette yer alan “ve her ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türetip yeryüzüne yayan Rabbinizden çekinin.” mealindeki ifadeyi bütün insanların çiftlerine yorumlamak yanlıştır, ayetin açık ifadesine terstir.

3. “Andolsun ki biz sizi yarattık, sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere: ‘Âdem’e secde edin.’ dedik. İblis hariç hepsi derhal secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı.” (Araf, 7/11) mealindeki ayetten hareketle Hz. Âdem'le beraber başka insanların da bağımsız olarak yaratıldığı iddia edilmiştir. Gerekçe olarak da insanların yaratılmasından söz edildikten sonra “Sonra da meleklere: ‘Âdem’e secde edin.’ dedik.” ifadesine yer verilmiştir. Bu yorum ayetin zahir ifadesine uygun görünebilir. Fakat İslam alimleri bunu farklı anlamışlardır.

a) Taberi ve Zemahşeri’ye göre, ayette yer alan “biz siz yarattık” mealindeki ifadeden maksat, “Biz sizin babanız Adem’i yarattık.” demektir. (Taberi, Zemahşeri, ilgili ayetin tefsiri)

b) Fahruddin Razi de benzer bir yorumu yapmakta ve şu açıklamalara yer vermektedir:

Bundan önce “Muhakkak ki biz sizi yeryüzüne yerleştirdik. Ve orada sizin için geçim imkânları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz.” (A'raf, 7/10) mealindeki ayette Allah insanlara yaptığı ihsanları, verdiği nimetlerini saymıştır. Bu ayette ise, insanların babası olan Âdem’e meleklerin secde etmesi gibi büyük bir nimeti seslendirmiştir. Çünkü babaya yapılan ikramlar aynı zamanda çocuklarına yapılmış sayılır. (Razi, ilgili yer)

- Yani burada önce genel olarak özellikle mevcut insanlara hitap edilmesi, sonra Hz. Âdem’e yer verilmesi, bir zamanlama sıralamasından ziyade, o andaki hazır bulunan muhataplara verilen bir öncelikten kaynaklanmaktadır

c) Kadı Beydavi ve İbn Aşur’a  göre de, insanların babası, insanın asıl kaynağıdır. Bu sebeple “sizi yarattım, sizi tasvir ettim” demekten maksat “babanız Adem’i yarattım, tasvir ettim” demektir. Ayetin ilk cümlelerinden sonra Hz. Âdem’in “Adem” olarak zikredilmesi bunun açık delilidir. (Beydavi, İbn Aşur, ilgili yer)

d) Kurtubi de yukarıdaki yorumlara yer vermekle beraber daha başka yorumlara da yer vermiştir. Onun verdiği bilgiye göre, İbn Abbas ve Dahhak da ayette “sizi yarattım” demekten maksat “Adem’i yarattım” demektir. “Sizi yarattım” şeklinde çoğul olarak kullanılması, Adem’in bütün insanların babası olarak onları temsil ettiğine işarettir.

- Ünlü dil uzmanı Ahfeş’e göre, zamanlamada tertibi ifade eden “sümme” edatı, burada tertibi ifade etmeyen “vav” anlamında kullanılmıştır. Bu sebeple “sonra meleklere Adem’e secde edin, dedik” ayetinde “sonra” yerine “ve...” manası söz konusudur ki burada Adem’in insanlardan önce yaratıldığı gerçeğine engel değildir.

- Hasan-ı Basri’ye göre, “Sizi...” mealindeki ifadenin aslı muhatabı Hz. Âdem ile eşi Hz. Havva’dır. Yani tesniye yerine çoğul kullanılmıştır. (bk. Kurtubi, ilgi,li ayetin tefsiri)

e) Diğer bir yoruma göre, buradaki yaratmak ve tasvir etmek, -Âdem ve çocukları- bütün insanları kapsar. Çünkü bütün insanlar aslı itibariyle aynı maddeden yaratılmıştır. Asıl maddeleri aynıdır. (bk. el-Menar, el-Meraği, ilgili ayetin tefsiri)

Burada, Hz. Âdem’den sonra yaratılan bütün insanlar söz konusu olduğuna göre, ayetten hareketle “Âdem’le birlikte başka insanlar da yaratılmış” tezini savunmanın hiçbir ilmi delili yoktur.

- Özetlersek, görebildiğimiz hiç bir müfessir Videodaki yoruma iltifat etmemiş ve nazar-ı itibara almamıştır.

4. “Allah, sizi önce topraktan sonra bir damla sudan yarattı. Sonra da sizi çiftler haline getirdi. Hiç bir dişi onun bilgisi dışında ne gebe kalır ne de doğurur.” (Fatır, 35/11) mealindeki ayetten hareketle Hz. Âdem’le birlikte başka insanların da yaratılmış olduğu iddia edilmiştir. Ve dolayısıyla Hz. Âdem’in çocukları arasında bir evliliğin olmadığı belirtilmiştir. Burada da birkaç noktaya işaret edeceğiz:

a) Müfessirlerin bu ayetten de anladıkları şudur: Önce insanlar -asılları olan babaları Âdem itibariyle- topraktan yaratılmışlar, sonra da rahimlerde bir damla sudan var edilmişlerdir. İnsanların ilk asılları ve babaları olan Hz. Âdem’in topraktan yaratıldığı gerçeği bütün insanların kabul ettiği bir gerçektir. (bk. el-Bikai/Nazmu’d-durer; Suyutî/Ed-Durru’l-Mensur; İbn Aşur; ilgili yer. Ayrıca adı geçen bütün tefsirlere bakılabilir)

“Kendisiyle tartışan arkadaşı da ona şöyle dedi: “Seni topraktan, sonra bir nutfe (sperm) den yaratan, sonra da seni bir adam biçimine sokan Allah’ı mı inkâr ediyorsun?” (Kehf, 18/37)

mealindeki ayette ahireti inkâr eden adama  hitaben, arkadaşı “Allah seni önce topraktan, sonra da nutfeden yarattı” diyor. Tek bir adama hitap edilirken bile, onun aslı olan ilk babasına işret edilmiş olması, söz konusu diğer bütün ayetlerde de aynı gerçekliğin olduğunu göstermektedir.

- Burada bütün insanların asıllarının toprak olması doğrudur. Fakat, bu ifade “sonra seni/sizi nutfeden yarattı” ifadesiyle birlikte kullanılınca, ilk yaratılışın aynı insana/insanlara ait olmadığı anlaşılır. Çünkü aynı insan insanların önce topraktan sonra farklı bir şekilde nutfeden yaratıldığı ifadesi doğru değildir. Çünkü, bizzat ilgili nutfe/su damlası toprak ürününün ta kendisidir. İkisi arasında “Sümme=Sonra” ile zaman sıralaması yapılamaz.

b) Ayette “Ezvac” kelimesinin çoğul olarak kullanılmasına bakılarak, bunun da Hz. Âdem’le birlikte başka insanların da bağımsız (başka Âdemler) olarak yaratıldığı iddia edilmiştir.

Bu ayetten böyle yorum çıkarmak doğru değildir. Çünkü, önceki cümlede  yer alan ve bütün insanların nevine hitap eden “cealeküm” (sizi kıldı) fiili çoğuldur. Çoğul olan bu kalıbın gereği olarak “Ezvac” kelimesinin çoğul olması şarttır. Bu ifade, aynı zamanda topraktan yaratılan  ilk insandan sonraki nesillerin nutfeden yaratılmaları için evli çiftlere ihtiyaç olduğuna da bir işarettir. (bk. İbn Aşur, a.y)

c) Habil ve Kabil meselesi Kur’an’la sabittir. İslam alimleri bu kavganın sebebini şöyle açıklamışlardır:

İnsanlar Hz. Âdem’le Hz. Havva’dan doğarak çoğalmışlardır. Havva anamız hep ikiz doğum yapıyordu. Bunlardan birisi erkek, diğeri de kızdı. Hz. Âdem, aynı anda doğan ikizleri, bir önce veya bir sonra doğan ikizlerle evlendiriyordu. Habil’le beraber doğan kız çirkin, Kabil’le birlikte doğan kız ise güzeldi. Bu durumda Hz. Âdem, Habil’in, Kabil’le beraber doğan kızla, Kabil’in de Habil’le beraber doğan kızla evlenmesini istedi. Fakat Kabil buna razı olmadı, kendisiyle doğan güzel kızı Habil’e vermek istemeyerek kendisi almak istedi.(bk. Taberi, İbn Kesir, Razî,  Maide, 5/27. ayetin tefsiri)

- Hz. Âdem’in çocuklarının birbirleriyle evlenmelerinin dindeki yerine gelince; Hz. Âdem (as)’den Peygamber Efendimize (asm) gelinceye kadar bütün peygamberler hak dini tebliğ etmişlerdir. Dinin temeli olan îman esasları hep aynı kalmıştır. Fakat şeriat dediğimiz, ibadet ve dünyaya ait işlerde Hz. Âdem’den Peygamberimize kadar her devrin icaplarına, insanların ihtiyaçlarına göre bazı hükümler değişerek gelmiştir. Cenab-ı Hak her devrin insanının yaşayışını ve menfaatini gözeterek her ümmete ayrı bir şeriat göndermiştir. Mâide Sûresinin 48. âyetinde bu hususta, “Sizin her biriniz için biz bir şeriat ve açık bir yol tayin ettik.” buyurulur.

- Ehl-i sünnet alimlerinin büyük çoğunluğuna göre, Allah neyi emrederse o güzel olur, neyi yasaklarsa o da kötü, çirkin olur. Yahudi dininde bazı haramlar, İslam’da helal kılınmıştır. O zaman öyle güzeldi, şimdi de böyle güzeldir. Hz. Musa döneminde herkesin kendi evini kıble/mabet olarak kullanması Allah’ın emri idi ve güzel idi. Hz. Muhammed (asm)’in dininde ise bütün yeryüzü bir mescittir ve şimdi bu güzeldir.

Diğer bir ifadeyle, Yahudiler ancak havralarda, sinagoglarda, Hristiyanlar sadece kiliselerde ibadet edebilirlerken, biz Müslümanlar her yerde namaz kılabiliyoruz. Yine sığır ve koyun gibi hayvanların iç yağları Hz. Musa (as)’ın şeriatında haramken, bizim dinimizde helaldir.

- Bunun gibi bir zorunluluk sonucu olarak bir önceki batındaki kızı bir sonraki oğlanla evlenmesinde yadırganacak hiçbir şey yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun