Bakara suresi 30. ayet ile Sad suresi 71. ayet iki farklı hitabı mı anlatıyor? Eğer aynı hitaplar ise neden kelimeler değişiyor?

Tarih: 11.05.2014 - 10:16 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Yine Musa as elindeki asanın yılan olduğunu görüp kaçınca Allah'ın cc hitabı farklı surelerde farklı bir şekilde geçiyor? Halbuki İlahi hitap ne eksik ne fazla, bir değil mi?

- Ayrıca İbrahim as'e melekler bir oğul müjdelediklerinde karısının tepkisi farklı surelerde farklı olarak anlatılıyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Kur’an’da değişik yerlerde bir konunun değişik boyutlarına vurgu yapılır. Ön plana çıkarılan yön, o makama uygun olan taraftır. Bu ise belagatin önemli bir prensibidir.

- Bakara suresinin 30. ayetinde, Hz. Âdem’in hilafet yönüne, Sad suresinin 71. ayetinde ise, Hz. Âdem’in topraktan / çamurdan yaratıldığı yönüne işaret edilmiştir.

Hz. Âdem’in hilafeti, onun topraktan yaratılmasına aykırı değildir. Hilafetin söz konusu edildiği yerde, özellikle meleklerin insanlar için “kan dökücü, fitne fesat çıkarıcı” olduklarına itiraz etmiş ve Hz. Âdem her şeyin ismi, manası, gayesi “talim-i esma” unvanıyla cevap verilmiştir. Hilafet makamının, insanların kötü yönlerinden ötürü değil, kâinat ile olan ilişkisi, kâinat rabbinin esmasına mazhar olmalarından ibaret olan ilim yönleriyle ilgili olduğuna işaret edilmiştir.

Sad suresinde ise, özellikle şeytanın ırkçılık yaparak ateş unsurunun toprak unsurundan daha üstün olduğuna yer verildiği için, orada Hz. Âdem’in hilafeti değil, yaratılışı nazara verilmiştir.

- Bununla beraber, aynı hakikati farklı ifadelerle seslendirmek edebiyatın ve belagatin önemli bir prensibidir. Kur’an’da bu edebi yön oldukça fazla işlenmiştir.

- Hz. Musa’nın asasıyla ilgili hususlar da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Asanın mucizesi konusunda Allah tarafından farklı şeyler söylenmiş, ancak bu söylenenlerin hepsi bir yerde değil, konunun ince alakasına uygun olarak farklı parçalarına yer verilmiştir.

“'Mûsâ, şu sağ elinde tuttuğun şey de ne?' 'O asamdır.' dedi, 'üzerine dayanırım, onunla davarlarıma yaprak çırparım, ayrıca onunla daha birçok ihtiyacımı gideririm.' 'Bırak onu Mûsâ!' buyurdu. Hemen bıraktı. Bir de ne görsün: Hızla kıvrılıp sürünen, bir yılan oldu! 'Tut onu! Korkma, biz onu eski haline çevireceğiz!' buyurdu.” (Tâhâ, 20/17-21)

mealindeki ayette  yılan “Hızla kıvrılıp sürünen, bir yılan” şeklinde tasvir edilmiştir.

“Haydi asânı yere bırak! Mûsâ onun çevikçe hareket eden bir yılana dönüştüğünü görünce derhal kaçtı, bir kere olsun dönüp arkasına bile bakmadı. Gel Mûsâ! Endişe etme, çünkü sen güven içinde olanlardansın!” (Kasas, 20/31) mealindeki ayette ise yılan “çevikçe hareket eden bir yılan” şeklinde tasvir edilmiştir. Burada bir çelişki yoktur. İlk ayette yılanın genel adı olan “Hayyetun” kelimesiyle, bu ikinci ayette ise  kıvraklığı ifade eden daha özel bir adı olan “Cânnun” unvanıyla anılmıştır.

Keza, birinci ayette “Tut onu! Korkma, Biz onu eski haline çevireceğiz!” mealindeki ifadeyle, Hz. Musa’nın yılan suretindeki asasını almaktan çekindiği ve elini uzatması halinde onu eski haline çevrileceğine işaret edilmiştir.

İkinci ayette ise, “Gel Mûsâ! Endişe etme, çünkü sen güven içinde olanlardansın!” mealindeki ifadeyle, aynı gerçeğe işaret edilmiştir. Çünkü “yılanın eski haline çevrilmesi”, Hz. Musa’nın kendini güvende hissetmesi anlamına gelir.

Keza, ilk ayette yer alan “Tut onu korkma!” mealinde ifade, ikinci ayette yer alan “Endişe etme!” mealindeki ifadeyle aynıdır.

Yalnız birinci ayette Hz. Musa’nın çekingenliğinden özetle söz edilirken, ikinci ayete “onun korkup kaçtığına” dair daha detaylı bir durumuna vurgu yapılmıştır.

Bu iki anlatım tarzında hiçbir çelişki yoktur. Mesele, icmal ve tafsille / özet ve detayla ilgilidir.

Aynı durum, Hz. İbrahim ve eşine yapılan hitaplar ve diğer konular için de geçerlidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun