Allah dilerse kul haklarını da affeder mi?

Allah dilerse kul haklarını da affeder mi?
Tarih: 18.09.2013 - 13:45 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Aşağıdaki yazı kafamı karıştırdı. Burada Allah kul hakkını kulun helalliğini almadan affeder denmek isteniyor. Bunu cevaplar mısınız?
- Bir yazarın, bir soruya verdiği cevabı şöyledir:
"Öyle bir ayet yok. Hatta tam o anlamda sağlam bir hadis de bilmiyorum. Tabii zayıf, orta sıhhatte bazı tergib ve terhib türü hadisler var. Korkutma ve yönlendirme amaçlı bu rivayetlerde katmalar çok olduğu gibi, uydurmalar da çok. Ancak bu söz ayetin açık anlamına aykırı. Çünkü ayette, “innallahe yağfiruz-zunube cemia: Allah bütün günahları bağışlar” buyuruluyor. Kul hakkı, özel günah diye bir ayırım yapmıyor. Allah diledikten sonra bağışlamayacağı bir günah yoktur. Hatta bazı hadislerde 'Cenab-ı Hak, birinin hakkına tecavüz etmiş kişiyi bağışlamak isterse, hakkına tecavüz edilen kişiye, bundan ötürü ahirette büyük ödül vererek hakkını bağışlatır, Allah da o hak tecavüzü yapmış olanı bağışlar.' denilmektedir. Kanaatime göre bunların hepsi kul hakkının önemini belirtmek için üretilmiştir. Allah bir şeyi yapmak isteyince, hiç kimsenin onayını alma ihtiyacında değildir. Allah’ın bağışlamasına gerekçe aramak boştur, abesle iştigaldir."

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Anlayabildiğimiz kadarıyla, yazar, söz konusu makalede kul hakkının mutlaka affedileceğini savunmuyor, "Allah dilerse onları da af edilebilir." diyor ki, bu doğru bir tespittir. Çünkü;

İslam kaynaklarından anladığımız kadarıyla:

- Şirk-küfür üzere ölenlerin bu suçları hariç -kul hakkı da dahil olmak üzere- her suç Allah tarafından affedilebilir.

“Şu kesin ki: Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama dilediği kimse hakkında, bunun dışındaki diğer günahları affeder. Her kim Allah’a şirk koşarsa, haktan çok uzağa sapmış olur.” (Nisa, 4/116)

mealindeki ayetinde ifade edilen -şirk hariç- genel af kapsamı, kul hakkını da içine almaktadır.

Ancak ayette, günahların mutlaka affedileceği değil, af kapsamında olup affedilebileceğine işaret edilmiştir.

Ayette meal olarak yer alan “ama dilediği kimse hakkında bunun dışındaki diğer günahları affeder” ifadesi, affın herkes için kesin olduğuna değil, Allah’ın dilemesine bağlı olarak, bazı kimselerin ve bazı günahların affına delalet etmektedir.

- Şüphesiz günahların affı, özellikle tövbeye bağlı olarak cereyan etmesi Allah’ın bir prensibidir. Tövbenin makbul olması durumunda günahların affedileceği hususu, birçok ayet ve hadislerde ifade edilmiştir.

Konuya bu açıdan bakıldığında, kul hakkının affı diğer günahlardan farklı bir özelliğe sahip olduğu anlaşılır. Çünkü, kul hakkına taalluk etmeyen günahların tövbesi, pişmanlık, suçu itiraf etmek ve samimi tövbe etmekle gerçekleşebilir. Fakat, kul hakkı ayrıca söz konusu hak sahibinin helal etmesi gerekir. Bu, oldukça zordur. Bu sebeple, kul hakkının affı diğer günahların affından çok daha zorluk göstermektedir.

Nitekim bir hadis rivayetinde günahlar, zulüm kavramıyla üçe ayrılmıştır. Konuyu Hz. Enes (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (asm) buyurdu ki:

“Zulüm üç çeşittir: Allah’ın asla affetmeyeceği zulüm; Allah’ın affedeceği zulüm ve Allah’ın göz ardı etmeyeceği zulüm."

a. Allah’ın asla affetmeyeceği zulüm, Allah’a ortak koşmaktır. Çünkü şirk büyük bir zulümdür. (Bu durum, şirk üzere ölenler için)

b.  Allah’ın affedeceği zulüm ise, kulların kendileri ile Rableri arasında (ki ilişkilerinde) kendilerine yaptıkları zulümdür.

c. Allah’ın göz ardı etmeyeceği zulüm ise, kulların birbirlerine karşı yaptıkları zulümdür ki, haklarını birbirlerine ödetmedikçe onu terk etmeyecektir.” (Suyutî, el-Camiu’s-Sağir, 2/94; Mecmau’z-Zevaid, h. no:18379)

Diğer bazı rivayetlerde “zulüm” yerine “günah” kavramıyla ifade edilmiştir. (bk. Mecau’z-Zevaid, h.no:18380)

- İlgili makale yazarı, bu gibi hadisleri zayıf kabul ettiği için iltifat etmemiştir. 

Ancak, kul hakkıyla ilgili günahların farklı bir duruma sahip olduğu hususu, Ehl-i sünnet alimlerinin ittifak ettiği bir konudur.

Hz. Ebu Hureyre’den nakledilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (asm) şöyle buyurdu:

“Kimin yanında kardeşinin vakar ve onurunu sarsacak cinsten veya kıymeti bulunan bir şeyden zulüm ve haksızlık ile elde edilmiş bir hak varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı gün gelmeden önce bugün, dünyada iken helâlleşsin. Yoksa sâlih ameli varsa, haksızlığı kadar alınır, hak sahibine verilir. Şayet hasenatı yoksa hak sahibinin günahları alınır, onun üzerine yüklenir.” (Buhari, Mezalim, 10, Rikak, 48)

Bu sahih hadisin ifadeleri, kul hakkının diğer haklardan farklı olduğuna işaret etmektedir.

“Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” (İbrahim, 14/41)

mealindeki ayetin ifadesinden de kul hakkından ötürü meydana gelen günahların diğerlerinden daha farklı boyutta olduğuna göstermektedir.

Ancak tekrar edelim ki, Allah dilerse, kul hakkını da affeder, mazlumu razı ederek hakkından vazgeçmesini sağlar ve hiç kimsenin buna itiraz hakkı da yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun