Allah kul hakkını görmezden gelmez mi?

Tarih: 30.12.2023 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu hadise itibar edilmeli mi, sahih mi?
"Allah (cc) katında defterlerin sayısı üçtür. Bir defter vardır ki Allah (c.c) onu umursamaz. Diğer bir defter vardır ki Allah (cc) ondan hiçbir şey bırakmaz/hesabını sorar. Bir diğerini ise Allah (c.c) affetmez. Allah Teâlâ'nın affetmediği defter şirktir. Nitekim Allah (c.c) '... Şüphesiz, kim Allah'a ortak arsa Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehennem olacaktır...' buyurmuştur. Allah'ın (cc) umursamadığı/affedeceği divan ise; ramazan orucunu tutmaması, farz namazı kılmaması gibi kulun kendine zulmetmesidir ki bu Rabbi ile kul arasındadır. Allah Teâlâ dilerse bunu affeder. Allah'ın hiç görmezden gelmeyeceği/muhakkak hesabını soracağı defter ise kulların birbirlerine zulmetmesidir. Bunda kesinlikle kısas/ödeştirme vardır."

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu hadis-i şerif hadis kaynaklarında geçmektedir.(1)

Şuayb Arnavut, isnadındaki Sadaka b. Musa’dan dolayı bu rivayetin senedinin zayıf olduğunu, diğer ravilerinin Buhari ve Müslim’in hadislerine yer verdikleri raviler olduğunu kaydetmiştir.(2)

İsnadı nispeten problemli olmakla birlikte günahların affına dair nakledilen çok sayıda haberi özetler mahiyetteki bu rivayet, affa ilişkin çizdiği kategorik çerçeve açısından ziyadesiyle önem arz etmektedir.

Günah ve affedilme ihtimali arasındaki ters orantıya dikkat çeken bu hadis-i şerif, kâfir olarak ölenlerin asla affedilmeyeceği, mümin olarak vefat edenlerin bazılarının doğrudan, bazılarının ise bazı şartlarla affedilebileceği mesajını vermektedir.

Ayrıca şirk ile kul hakkının kategorik olarak ayrılması dikkat çekmekte, ikisinin aynı çerçevede “affedilmeyen günahlar” olarak anlaşılmaması gerektiğini ihsas etmektedir.

Kuran-ı Kerîm’de umumi olarak bütün günahların affedileceği ifade edilirken kâfir olarak ölmenin dışında diğer günahların af kapsamında olduğu haber verilir.

İslam âlimlerinin ekseriyetine göre günahların hem küçüğü hem de büyüğü vardır. Örneğin, haram olan öpme ile en büyük günahlardan kabul edilen zinanın aynı kategoride değerlendirilemeyeceği kaydedilmektedir.(3)

Kul hakkının affedilmemesi meselesi birçok hadiste sarahaten zikredilmektedir. Bununla birlikte şirk ile kul hakkının affedilmemesi mahiyet olarak farklıdır. Kul hakkına ilişkin tehdit, ahirette bir hesaplaşmayı haber vermektedir. Zulme uğrayana hakkı muhakkak ödenecektir. Hakkı çiğneyen, şayet Allah’ın affetmeyi dileyeceği bir kul ise karşılığın bizzat Allah tarafından verilebileceği ifade edilmiştir. Aksi takdirde kulun önce iyi amelleri alınacak, yetmezse alacaklı kulun kötülüklerini de üstlenecek ve bu durum cehenneme girmesine sebep olabilecektir.

Lakin kul hakkı, şirk gibi ebediyen cehennemde kalmaya sebep olacak bir günah değildir. Şirkle birlikte zikredilmesinin ise günahın ağırlığını vurgulamak için olduğu söylenebilir.

“Her günahın bir tövbesi olduğu” asla unutulmamalıdır. Ancak işlenen günaha göre tövbenin mahiyeti değişmektedir:

- Küfür yahut şirkin tövbesi İslam’a girmektir.

- Büyük veya küçük günahın tövbesi ise istiğfar ve o günaha bir daha dönmemektir.

- Kul hakkının tövbesi ise hak sahibi ile ödeşmektir. Aksi takdirde ahirette muhakkak kulun karşısına çıkacaktır ve Allah affını dilemezse cehenneme girmesine sebep olabilecektir.

Bu çerçevede ayet ve hadislerde geçen bazı cezalar, öncelikle sakındırmaya yorulmuş olmakla birlikte sürekli sakındırma çıkarımında bulunmanın, cezaların caydırıcılığını buharlaştırarak vaat edilen tehdidin etkisini yitirmesi gibi arzu edilmeyen sosyal bir neticeye sebep olabilir.

Özetle söylemek gerekirse, kul hakkı dışındaki günahlar tövbe ile affedilebilir. Ancak kul hakkını ilgilendiren günahlarda kulun hakkı asla zayi olmaz ya o kuldan alınır ya da Allah lütfundan o kuluna ihsan eder, muhakkak bir karşılığı olur.

Kaynaklar:

1) Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 43/155; Hâkim Müstedrek, 4/619;
2) Senette geçen Sadaka’dan, Buhârî’nin el-Edebü’l-Müfred’de, Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin Sünenlerinde, Tirmizî’nin eş-Şemail’de naklettikleri rivayetlerin, mütabileri ile hasen mertebesine çıktığını fakat bu rivayetin mütabii olmadığını ifade etmiştir. Hâkim, rivayet için “sahih” hükmü verse de Zehebî, isnaddaki Sadaka’nın zayıf kabul edildiği, İbn Babenus’un ise meçhul bir ravi olduğu kaydını düşmüştür. bk. Ebû Abdullah İbnü’l-Beyyi’ Muhammed Hâkim en-Nîsâburî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn. thk. Mustafa Abdülkadir Ata. (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1990), 4/619. Rivayet, “zulüm üç çeşittir” lafzıyla da nakledilmiştir. bk. Ebû Urve el-Ezdî Ma’mer b. Râşid, el-Câmi’ (Beyrut: el-Meclisü’l-İlmî, 1983), 11/183; Süleymân b. Dâvud b. el-Cârûd Ebû Dâvûd et-Tayâlisî, el-Müsned, thk. Muhammed Abdülmuhsin et-Türkî (Cize: Hicr li’t-Tıbaaʻ ve’n-Neşr, 1419), 3/579; Ebû Bekr Ahmed b. Amr b. Abdilhâlik el-Basrî el-Bezzâr, el-Bahru’z-zehhâr/Müsnedü’l-Bezzâr, thk. Mahfûzu’r-Rahmân Zeynullah vd. (Medine: Mektebetü’l-Ulûm ve’l-Hikem, 2009), 13/115.
3) Ebû Hafs Ömer b Ali ed-Dımaşki İbn Âdil, el-Lübâb fî ulûmi’l-kitâb. (Beyrut : Dâru’lKütübi’l-İlmiyye, 1998), 4/347; Ebu’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b Alî b Muhammed İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-bârî bi şerhi Sahihi’l-Buhârî (Beyrut : Dâru’l-Ma’rife, 1379), 10/409-410.
4) bk. DİA Kebire ve Günah md.; Taha ÇELİK, Ayet ve Hadisler Çerçevesinde Bir Genel Kabulün Tahlili: “Affı Olmayan Günahlar” Meselesi,  Bilimname: Düşünce Platformu, 2021/1, sayı: 44, s. 131-161.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun