Zuhruf suresi 11. ayette, o ve biz zamirlerinin aynı yerde geçmesi nasıl açıklanabilir?
- Aynı ayette hem "o" hem "biz" ifadesinin bulunmasının hikmeti ne olabilir? Bunu bizim anlayabileceğimiz şekilde açıklarsanız memnun olurum.
- Ayrıca, ayetteki "biz" ifadesinin, Cebrail’in hitabından dolayı biz dediği söyleniyor. Bu doğru mudur?
- Sorum, "Ayette neden biz geçiyor?" değil. Onu sormuyorum... Neden aynı ayette Allah kendinden "o" diye söz ederken, ayet bitmeden "biz" diyerek devam ediyor.
- Ayrıca “o” derken neden “ben” demiyor da “biz” kalıbıyla devam ediyor?
Değerli kardeşimiz,
Zuhruf suresi 11. ayetin meali:
“Gökten, bir ölçüye göre su indiren de O’dur. Biz onunla ölü bir ülkeye hayat veririz. İşte siz de mezarlarınızdan öyle çıkarılacaksınız.”
- Bu ayetin ilk cümlesi olan “Gökten, bir ölçüye göre su indiren de O’dur.” mealindeki ifadesi, bundan önce geçen 9-10. ayetlere atıftır. O iki ayetin meali şöyledir:
“Onlara: 'Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sorarsan, mutlaka: 'Onları o Azîz ve Hakîm (O mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibi olan Allah) yarattı.' derler. Yeryüzünü sizin için beşik gibi yapan ve yol bulmanız için yerden yollar ve geçitler var eden de O’dur.” (Zuhruf, 43/9-10)
Burada yer alan üçüncü şahıs için kullanılmış “ismi mevsul” olan “ellezi” edatı başa koyarak “O ki...” şeklinde de tercüme edilebilir.
Fakat her iki tercüme şeklinde de bilinmesi gereken şudur: Surenin 11. ayetinin ilk cümlesi, 10. ayetine atıftır. Orada üçüncü şahıs “... O’dur” kullanıldığı için burada -atıf yoluyla- aynı sitil kullanılmıştır. Bu Arapça lisanının da bir gereğidir. İki cümle yan yana gelirse şöyle olur:
“Yeryüzünü sizin için beşik gibi yapan ve yol bulmanız için yerden yollar ve geçitler var eden de O’dur.”(10) Gökten, bir ölçüye göre su indiren de O’dur.”(11). (Bu ayeti takip eden 12. ayette de aynı sitil kullanılmıştır: “Ve bütün çiftleri yaratan ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yapan da O’dur.”)
- BİZ meselesine gelince: Surenin 11. ayetinin ikinci cümlesinin meali şöyledir: “Biz onunla ölü bir ülkeye hayat veririz. İşte siz de mezarlarınızdan öyle çıkarılacaksınız.”
Görüldüğü üzere, önceki cümle de “ellezi / O” şeklinde bir nevi üçüncü tekil şahıs zamirine yer verilirken, bu ikinci cümlede “biz ...hayat veririz” şeklinde birinci çoğul zamirini ihtiva eden “enşernâ” fiiline yer verilmiştir.
- Burada, üçüncü tekil şahıstan birinci çoğul şahsa geçit yapılarak ifade tarzında bir “tefennün” yapılmıştır. Yani ifadenin önceki sitili değiştirilmiştir. Belagat ilminde buna “iltifat sanatı” denir.
Arapça’da bu sanat çok yaygın olduğu gibi Kur’an’da da oldukça sık kullanılan bir edebi sanattır.
Örneğin, Fatiha suresinin ilk dört ayetinde üçüncü şahısla ilgili bir sitil takip edilmiş: "Bismillahirrahmanirrahim, Hamd o alemlerin Rabbi, O Rahman, Rahim, O din gününün maliki olan Allah'a mahsustur.", ardından gelen 5. ayette ise sitil değiştirilmiş ve ikinci tekil şahsa intikal edilmiştir: "Sade sana kulluk ederiz, sade senden yardım dileriz!..
Bu iltifat sanatının amacı, ifadeye yeni bir canlılık, manaya taze bir veçhe kazandırmaktır. Söz konusu ayette de aynı gaye takip edilmiştir. Şöyle ki:
9. ayetten itibaren -bir soruya cevap olarak- Allah’ın yaratıcılığına işaret edilmiştir. Ardından gelen 10 ve 11. ayetlerde de detaylara yer verilmiş ve yaratıcılık konusu vurgulanmıştır. Ancak 11. ayette “gökten inen su ile ölmüş yeryüzünün diriltilmesi” meselesinde Allah’ın kudretinin, ilim ve hikmetinin canlı bir şekilde akıl ve gönüllere nakşedilmesi için bizzat doğrudan Zat-ı akdesin kendisi devreye girmiş ve “biz...” demiştir.
- Ayette “Enşertu” (Ben… hayat veririm) yerine “ENŞERNA” (Biz hayat veririz) sözcüğünün hikmeti, Allah’ın azametini, büyüklüğünü, kudretinin sonsuzluğunu seslendirmektir. Kur’an’da Allah için kullanılan “biz” zamiri oldukça fazlaca yer almaktadır.
Genel olarak Kur’an’da Allah’ın “ben” yerine “biz” kullanmasının hikmeti şöyle açıklanabilir:
a) Bununla Allah kendi azametini, büyüklüğünü ifade etmiştir.
b) Allah “biz” demekle kendi isim ve sıfatlarına da işaret etmiş oluyor. Örneğin konumuz olan ayette, “sonsuz kudret, ilim, hikmet, rahmet… sahibi olan biz yağmurla ölmüş yeri diriltiriz” denilmek suretiyle, yağmurun mücessem bir rahmet olduğuna işaret edilmiş ve insanların diriltilmesinin de bu isim ve sıfatların bir gereği olduğuna gönderme yapılmıştır.
İlave bilgi için tıklayınız:
- İsra Suresi 1. ayette; "ayetlerimizi" değil de "ayetlerini" deseydi daha iyi olmaz mıydı?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kuran’da su döngüsünde var olan buharlaşmadan neden bahsedilmiyor?
- 12. Gökte olan kimdir?
- İsra Suresinde, o-biz-o-biz ifadeleri neden arka arkaya gelmiş, hikmeti nedir?
- Dünyada yaşadığım bütün anılarımı, izleyebilir miyim cennette?
- Allah'ın kulakları ve gözleri mi var?
- Yer altı sularıyla bitki çıkıyor, bu ayete aykırı değil mi?
- KÂİNATTAKİ ÖLÇÜ VE DENGELER
- Peygamber Efendimiz Kur'an'ın tamamını anlamış mıdır?
- Sükûnet ve sekînet nedir?
- İncil ve Tevrat'ın da Kur'an gibi hem manası hem de lafzı Allah'a mı aittir?