Türkiye Diyanet Vakfı mealinde, Taha Suresi 15. ayetine, "Kıyameti neredeyse gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.” diye meal verilmiş. Kıyamet alametleri olan hadislerle bu ayet çelişmişyor mu?

Tarih: 28.03.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sizin de ifade ettiğiniz gibi, bazı meallerde ilgili ayetin meali şöyle verilmiştir:

"Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim." (Taha, 20/15)

Ayete, değişik açıklamalar yapılmış, bu arada ilgili cümleye "onu neredeyse açıklayacağım" mânası da verilmiştir:

“Kıyâmetin kopuş saati elbette gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye onu neredeyse (açıklar gibi oluyorum, ama yine de) gizliyorum.” (bk. Razi, ilgili ayetin tefsiri).

Fakat müfessirlerin çoğu, bu ifadenin Arap dilinde bilinen bir üslûp (mübalağa) olduğu, bizim tercih ettiğimiz  "âdeta kendimden dahi gizlemekteyim" anlamını taşıdığı ve Allah'ın bu bilgiyi kimseye vermediğini, o günün ansızın gelip çatacağını belirtmeyi hedeflediği kanaatindedirler. (bk. Taberî, İbn Atiyye, ilgili ayetin tefsiri)

Bu âyetin "herkes yapıp ettiğinin karşılığını görsün diye" şeklinde çevirdiğimiz kısmıyla bilinçli çabaların kastedildiği ve dolayısıyla -ahlaken iyi ya da kötü olduğuna bakılmaksızın- elde olmadan yapılan eylemlerle, farkında olmadan yapılan ihmallerin hariç tutulduğu anlaşılmakladır. Bu ilkeyi Hz. Musa (as)'ın kıssasını anlatırken telaffuz etmekle Kur'an, bütün gerçek dinlerin temelinde yatan ahlâkî kavram ve öğretilerin özde hep aynı olduğunu vurgulamaktadır. (bk. Kur’an Yolu, ilgili ayetin tefsiri)

Bu konu, "Cibril Hadisi" olarak bilinen bir hadis rivayetinin son kısmında da görülmektedir:

“Cibril / Cebrail, 'Bana kıyametten haber ver.' dedi. Rasûlullah (asm), "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir.' buyurdular."

"Cibril, 'O halde bana alâmetlerinden haber ver.' dedi. Peygamber (asm), 'Câriyenin kendi sahibesini doğurması ve yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir.' buyurdu…”
(Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1)

Demek ki, kıyametin kopma anıyla ilgili bir bilgi vermek ile kıyamet alametlerinden bahsetmek farklı şeylerdir. Ayet, kıyametin kopma anının tarih, saat ve saniye olarak bildirilmediğini haber verir. Yoksa, kıyamaetin alametlerinin de bildirilmediğini veya bildirilmeyeceğini söylemez.

Nitekim, bir kimsenin ağır ve iyileşmesi ihtimali kalmamış bir hastalığa tutulması, emsallerinden daha uzun bir ihtiyarlığa ulaşması, ölüm alametleri olarak değerlendirilebilir. Ancak yine de ölüm anı, saat ve saniye olarak bilinemez. Bu nedenle, madem bir kimsenin ölüm anı bilinmiyor, öyleyse ölümünün yaklaştığını da bilemeyiz, şeklinde genel bir hükmün verilmesi doğru olmaz. Aksine, ölüm anını bilemiyoruz, onu Allah bilir, ancak, yine Allah’ın verdiği işaretlerle, ölümünün yaklaştığını düşünebiliriz, demenin de hiçbir sakıncası yoktur.

İşte, Allah, kainatın ölümü demek olan kıyametin kopma anını bildirmemiş, ancak ölümüne yakın gerçekleşecek bazı işaretleri de Elçisi Hz. Muhammed (asv) vasıtasıyla bildirmiştir.

Bilindiği gibi, Kur'ân tarih üzerinde değil, cereyan eden olaylar üzerinde durur. Önemli, ibretli safhaları ve olayları yansıtır. Gelecekle ilgili bazı çok önemli olaylara dikkatleri çeker ve aynı zamanda birtakım belirtilerden haber vermek suretiyle daha uyanık ve daha hazırlıklı olmamızı sağlar. Bütün bunlarla beraber “Şu tarihte meydana gelecek.” veya “Şu olay şu tarihte meydana gelmiştir.” demez. Çünkü bazı konularda, özellikle gelecekle ilgili önemli olaylar hakkında kesin tarih ortaya koymak insanların çalışma azmini kırar; hele yakın bir tarihse, tansiyonları yükseltip birçok insanları tedirgin edebilir.

Bir de unutmamak gerekir ki, Kur'ân bir tarih kitabı değildir. O bütünüyle insan hayatının her parçasına yönelen ve ilâhî nizamı beraberinde getiren Allah'ın insanlara son mesajıdır.

Onun için Kur'ân ve sünnette kıyametin mutlaka kopacağı, kurulu düzenin bozulup yeni bir düzene gireceği açıklanmakta ve bunun yaklaştığını bize haber verir mahiyette çok yönlü alâmetlerden söz edilmektedir. Bununla, Resûlüllah (asm) Efendimiz, her müminin her gün kendini kıyamete hazır duruma getirmesini tenbîh etmekte ve dünyası ile âhireti arasında sağlam bir köprü kurmasını hatırlatmaktadır. Zira bazı alâmetlerin çıkması, onun yakın olduğuna işarettir. Ölümünün geldiğini bilen kimse nasıl ona teslimiyet gösterip hazırlanırsa, kıyametin geleceğinin yakın olduğunu idrâk eden de yavaş yavaş ona hazırlanmak ve inecek ilâhî hükme baş eğmek zorundadır; aynı zamanda bu inanç son derece yönlendiricidir.

İlgili âyetle bu inceliğe dikkatler çekilerek, herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse kıyameti açıklar gibi oluyoruz, ama yine de gizliyoruz, buyurularak çıkan alâmetleri gözden geçirmemiz isteniliyor. (bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, ilgili ayetin tefsiri)

Sonuç:

Kıyametin gizlenmesinde korku ve dehşet vardır. Ölüm vaktini gizlemede de durum böyledir ki insan daima hazırlıklı olsun. Korku daima önde gelsin.

Kıyametin gelmesi,
her nefsin çalışmasının karşılığını görsün diyedir veya kıyametin gelmesini açıklamak her nefis çalışmasının karşılığını alsın diyedir veya kıyamet vaktinin gizli tutulmasının nedeni, her saat kıyamet beklensin, insan isyandan sakınsın, Allah’ın emir ve yasaklarına var gücüyle uysun diyedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun