Tiktaalik roseaenin gerçek olmadığına dair deliliniz var mı?

Tarih: 18.09.2022 - 17:55 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir evrimciyle tartışırken tiktaalik roseae sahte çıktı dedim, delilin var mı dedi. Birkaç makale attım ama pek bilimsel değildi galiba. Evrimci bir bilim adamı sözü ya da bir itiraf ya da bir tutarsızlık lazım tiktaalikin sahte çıkması için dedi.
- Sorum: Bu tiktaalikin sahte olduğunun delili ne, bilim adamı sözü falan var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tiktaalik rosea olduğu ileri sürülen fosilin yapısı Şekil 1’de verilmiştir.

Bunun günümüzden yaklaşık 300-370 milyon yıl önce yaşadığı ileri sürülmektedir. Bu fosilin, bilimin sınırlarını zorlayan bir yorumla sürüngenlerin, balıkların, kuşların ve bütün kara hayvanlarının atası olduğu iddiası kabul edilebilir bir düşünce değildir.

Yorumdaki cümlelerden birisi şöyledir:

“Bu ve benzeri hayvanlar, muhtemelen tüm omurgalı karasal faunasının geniş alanının ortak ataları olabilir: amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler.”

Hüküm cümlesi nedir? Olabilir. Bunun manası OLAMAYABİLİR de.

Canlıların birinden diğerine geçişinde ara formlar olması gerekmez mi? Yani, bu balık, değişirken yavaş yavaş değişmesi gerekir. Şapkadan tavşan çıkarır gibi, bir canlıdan bir başkasının meydana gelemeyeceğini kendileri de bildikleri için, gelecek itirazların önünü kesmek için şöyle bir ifade kullanılıyor:

“Nature dergisinin 6 Nisan 2006 tarihli sayısında yayınlandı ve hızla bir geçiş formu olarak kabul edildi.”

- Hızlı geçişin olduğuna ait delil nedir?

- Araştırıcıların hayal gücü!

Allah her canlı grubunun genetik yapısını çok korunaklı yaratmıştır. Bir canlı grubunun genetik yapısı öyle tamamen birdenbire değişerek bir başka canlıyı veremez. Üreme sırasında kromozomlar arasında parça değişimi olabilir veya bazı kromozomlar kaybolabilir. Kaybolan o kromozomun üzerinde hangi genler varsa, onların kontrol ettiği karakterler yavrulara geçemez.

Mesela, kaybolan kromozomun üzerinde göz ve kulakların yapısını ve şeklini tayin etmede görevli genler varsa, yavruda göz ve kulaklar meydana gelmez. Şayet kaybolan kromozom veya kromozomlarda canlının yapısını büyük oranda değiştirecek tarzda kaybolma ve değişme olsa, o yavru embriyo safhasında ölüyor.

Günümüzde 15 bin civarında balık türünün varlığı biliniyor. İnsanlık tarihi boyunca bir balığın değişerek bir başka balığı meydana getirdiği vaki değildir.

Mesela, bir hamsi değişerek levrek veya çupra olmamıştır. Hal böyle iken bir balığın değişerek bütün canlıları verdiği düşüncesi sadece kuru bir iddiadan ibarettir.

- Allah istese bir canlıdan bir başkasını yaratamaz mı?

- Yaratır. Ama bu bir ihtimaldir. Bunun olduğuna ait delil gerekir.

- Şu anda Karadeniz’in yere batması mümkün müdür?

- Evet, mümkündür. Bu ihtimalle hareket ederek Karadeniz’in battığına hükmedilmez. Bu mümkünün olduğuna ait deliller gerekir.

Nature dergisi, tabiat dergisi demektir. Ziraat ve bahçe dergisi gibi bir dergi.

Böyle büyük bir iddiayı ortaya atan, makalesini bilimsel bir dergide yayınlar. Bilim camiasının bunun hakkında değerlendirmeleri alınır.

Bu fosil hakkında yapılan yorumdaki ifadelerden birisi de şöyledir:

“Yaratığın solungaçların yanı sıra ilkel akciğerlere sahip olduğunu düşündüren, başın üstündeki sivri uçlar da dikkate değerdir. Bu özellik, daha yüksek su sıcaklığının oksijen içeriğini azaltacağı sığ sularda faydalı olabilirdi. Bu gelişme, karada yaşayan canlıların önemli bir evrimsel özelliği olan daha sağlam bir göğüs kafesinin evrimine yol açmış olabilir.

Yüklemler; “olabilir, olabilirdi” şeklinde. Herkes her konuda böyle ihtimalli ifade kullanabilir. Mesela, siz bir bakan olabilirsiniz ya da genel müdür. Böyle ifadeler ilmi bakımdan ciddiye alınmaz.

Şekil 1. Tiktaalik roseae olarak yorumlanan balık fosili.

Balıklardan Kurbağalara Geçiş

Bu Tiktaalik balığın crossopterygian grubundan olduğu ileriye sürülüyor.

Balıklardan kurbağalara geçiş olduğu yönünde daha önce de Crossopterygian grubundan yassı yüzgeçli balık (Rhipidistian crossopterygian) ile kuyruklu su kurbağası (lchthyostega), balıklarla kurbağalar arasında geçiş formu ola­rak ileri sürülmüştü (Şekil 2).

Şekil 2. a) Kuyruklu su kurbağasının atası kabul edilen yassı yüzgeçli balık (Rhipidistian crossopterygian), b) Kuyruklu su kurbağası (lchthyostega)’nın verilerine göre çizilmiş resimleri.

Yassı yüzgeçli balık, günümüzden 330 milyon yıl önce, Devoniyen dev­rinde yaşamış saçak yüzgeçli balık tipidir. Kompleks baş tipli bir omurga ile iç kulak girintilerine sahip oluşu ve yüzgeçlerinde kemiklerin bu­lunuşundan dolayı, balıklarla kuyruklu su kurbağası arasında geçiş formu olarak alınmıştır.

Ancak balık ve kurbağa anatomileri arasında büyük farklılıklar vardır. Yaşayan ve fosil bütün balıklarda leğen kemikleri kü­çüktür ve gevşek olarak adale içine girer. Bu leğen kemiklerinin, vücut ağır­lığını taşıma gibi bir görev üstlenmediği için, omurga sütunlarına bağlı olmadığı belirtilir. Fosil ve yaşayan bütün kurbağalarda leğen ke­miklerinin çok büyük olduğuna ve sıkı şekilde omurgaya bağlandığına dikkat çekilir. Böyle bir anatomik yapının da o hayvanın yürümesi için gerekli olduğu vurgulanır (Gish, 1984).

Yassı Yüzgeçli Balık ya da Coelecanth olarak adlandırılan Rhipidistian crossopterygian’ın belli bir devre yaşadığı, çevre şartlarının değişmesiyle kurbağaları hasıl ederek, Kretase sonunda, günümüzden takriben 70 milyon yıl önce orta­dan kalktığı kabul edi­liyordu.

Hublin, The Hamlyn Encyclo­pedia of Prehistoric Animals adlı eserinde, bu fosil forma aynı gruptan Latemaria chalumnea ba­lığının 1935’te Mozambik’te, 1939’da Madagaskar’da, 1953’te Komor Adaları’nda, 1955’te Afrika’da olmak üzere pek çok yerde yakalanmış ol­masının, onun ara formu olma özelliğini ortadan kaldırdığını belirtir (Şekil 3) (Hublin, 1984).

Şekil 3. Yassı yüzgeçli balık grubundan Latimaria.

Robert Carroll, “Omurgalı Paleontolojisi ve Evrimi” adlı eserinde, balıklarla kurbağalar arasında geçiş formu bulunmadığına işaret eder ve şöyle der:

Elimizde, ilk kurbağalarla balıklar arasında geçiş formu özelliğine sahip fosiller yoktur (Carroll, 1988).

Edwin Colbert ve Morales de geçmişteki kurbağalarla günümüzdekilerin aynı yapıda olduklarına dikkati çeker:

Paleozoik devir (Birinci zaman) kurbağalarının ortak bir ataya sahip olduklarını gösterecek tek bir delil yoktur. Bilinen en eski kurbağalarla günümüzdekiler birbirlerine benzerdirler (Colbert, 1991).

Şimdiye kadar bir canlı grubundan bir başkasına geçişi gösteren hiçbir fosil bulunamamıştır. Canlıların genetik yapası çok korunaklı yaratıldığı için böyle geçişlere izin verilmiyor.  Balıklar arasında o kadar çok farklı şekil ve yapıda olan var ki, bunları ayrı gruba bile koymak mümkün. Hal böyle iken bir balığa ait fosili, bütün canlıların atası olduğu şeklinde bir düşünceyi ileri sürmek ve bunu bilimsel bilgi gibi takdim etmek, bilimsel bir davranış değil ideolojik bir yaklaşımdır.

Şapkadan tavşan çıkarmak veya cadı sopasının çevirerek farklı ve yeni canlıların meydana geldiğini ileriye sürmek, eğitici ve eğlendirici olabilir. Ama bilimsel bir düşünce ve davranış olamaz.

Kaynaklar:

- Carroll, L. R. Vertebrate Paleontology and Evolution. New York W.H.Freeman and Co., 1988, s. 4, 138.                                                                          
- Colbert, E. H., & Morales, M. Evolution of the Vertebrates. New York, John Wiley and sons, 1991,s.99.
- Gish, D.T. Evolution: The Fossils Say No! 1981. Terc. Â. Tatlı,  Fosiller ve Evrim. Cihan Yayınları, İs­tanbul. 1984.
- Hublin, J. The Hamlyn Encyclopedia of Prehistoric Anima1s. New  York. 1984, p.120.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun