Şia mezhebinden evliyalar olmuş mudur, olabilir mi?

Tarih: 16.01.2020 - 15:47 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Şia pek çok fırkaya ayrılır. İlk zamanlarda salabet-i diniyeye sahip birçok Şii’nin var olduğunda şüphe yoktur. Velayetin işareti keramet olmadığına göre, kimin veli olup olmadığını tespit etmek kolay değildir.

- Bediüzzaman Hazretlerinin “Ekseriyete ve sevad-ı a'zama dayandığı zaman, lâkayd Emevîlik, en nihayet Ehl-i sünnet cemaatine girdi. Adedce ekalliyette kalan salabetli Alevîlik, en nihayet az bir kısmı Râfızîliğe dayandı.” (bk. Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 76, s. 475) şeklindeki ifadesinden anlaşılıyor ki, Şia daha önceleri dinde salabetli, dine bağlı takva sahibi kimselerdi. Bu durumda olan bir mezhepten ehl-i velayetin çıkması kuvvetli bir ihtimaldir.

- Şia kaynaklarında kendisine büyük veli nazarıyla bakılan epey insanlar vardır. Ancak Ehl-i sünnet bunları nazara almamıştır.

- Bir Şii olan ve “el-Müstedrek” adlı hadis kitabının yazarı olan “el-Hâkim” Sünni muhaddisler camiasında da önemli bir mevki kazanmıştır. Hâkim’in tanınmış talebeleri arasında Ebû Zer el-Herevî, Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, Abdülkerîm b. Hevâzin el-Kuşeyrî ve Ebû Sâlih el-Müezzin gibi sünni büyük alimler vardır.

Böyle bir zatın veli olması pekala mümkündür.

Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre’nin de hocası sayılır. Ahmed Yesevi’nin öğretilerini takip etmiştir.

Son olarak şunu söyleyebiliriz:

Şia kolları içerisinde de az da olsa ehl-i velayet olarak ün yapmış bazı şahsiyetler vardır. Fakat bu konuda velayet gizlidir, ama açıktan inkar etmeyenler mümindir. Bunların din, iman ve İslam kardeşliğine bakmak gerekir.

İttihad-ı İslam için gerekli bir unsur olan Şialarla Sünniler asrın müceddidine kulak vermelidir:

"Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat! Ve ey Ehl-i Beytin muhabbetini meslek ittihaz eden Aleviler! Çabuk bu manasız ve hakikatsiz, haksız, zararlı olan nizaı aranızdan kaldırınız. Yoksa şimdiki kuvvetli bir surette hükmeyleyen zındıka cereyanı, birinizi diğeri aleyhinde alet edip ezmesinde istimal edecek. Bunu mağlup ettikten sonra, o aleti de kıracak. Siz ehl-i tevhit olduğunuzdan, uhuvveti ve ittihadı emreden yüzer esaslı rabıta-ı kutsiye mabeyninizde varken, iftirakı iktiza eden cüz’i meseleleri bırakmak elzemdir.” (bk. Nursi, Lem'alar, Dördüncü Lem'a, s. 52)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun