Gadiri Hum olayının aslı nedir?

Tarih: 02.05.2015 - 10:26 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Şia'nın görüşlerinden ki en büyük delil olarak ileri sürdükleri (Hz. Ali'nin hilafetine) görüş olan bu gadiri hum olayı ehl-i sünnet kaynaklarında geçmekte midir?
- Sitedeki ilgili yazılarınızı okudum. Fakat orada da zaten Şii kaynaklarına göre bu olay anlatılıyor. Ve Vahidi'nin Esbabı Nüzul diye bir eseri de veriliyor, ayrıca. Nitekim Taberi de zannedersem bu olayın senedinde zayıflık olduğunu vs. açıklıyor.
- Vahidi ehl-i sünnet kaynağı mıdır, yoksa Şii kaynağı mı?
- Bu mezkur olay Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçiyor mu, geçmiyor mu? Bununla ilgili orada olan hadisler de sitede sizlerin vermiş olduğu yazıda da okuduğumuz üzere var ki onlar da sahih hadis kaynakları Tirmizi, Müslim vs. işte: Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır, hadisi gibi örneğin.
- Yani şöyle mi demeliyiz: Bu olayın ehl-i sünnet kaynaklarında olay olarak bir sahih isnadı yok ama orada Şiiler'in iddia ettikleri gibi söz olarak söyledikleri bizim hadislerde de geçiyor?
- (Tabi onlarda halife olarak geçiyor, bizde Mevla olarak farklılıklarını da saymazsak.) Bu soruyu sormamın sebebi belki de internette de sünni imamlardan video olarak da izlediğim üzere kimisinin böyle bir olayın olmadığını veya onların dedikleri gibi olmadığını, kimisinin de bu olayın olduğunu fakat orada Peygamberimizin kastettiklerinin farklı oldukları vs.. ifadelerle yapılan açıklamaların etkisidir.
(Not: Sitede bu konu hakkında yazılanları okudum. Fakat bu sorduğum soru aklıma takıldığından sizlere sorma gereği duydum.)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Vahidi, Ehl-i sünnet kaynağıdır.

- “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.” hadisi, Sünni hadis kaynaklarında da yer almıştır. (bk. Tirmizi, Menakıb, 19; İbn Mace, Mukaddime, 11; Ahmed b. Hanbel, 1/84, 118,119, 4/281; Hâkim, 3/109; Nesai, Hasaisu Ali, 1/102, 113)

-Yine Ehl-i sünnet alimlerinden meşhur hadis otoritesi Zehebi, bu hadisin metni için “mütevatirdir” demiştir. (bk. Zehebi, Siyeru Alami’n-Nübela, 8/335)

- Diğer bir hadis otoritesi İbn Hacer’dir.

İshak dedi ki: Ebu Amr bana Kesir b. Ziyad’dan, o Muhammed b. Ömer’den, o babası Ömer b. Ali’den, o da Ali b. Ebu Talib’den haber verdi, dedi ki:

"Resulullah Gadir-i Hum’da benim elimden tuttu ve dedi ki: ‘Allah Teala’nın sizin rabbiniz olduğuna şahadet eder misiniz?’ Dediler ki : ‘Evet ya Resulellah!’ Bu defa buyurdu ki: ‘Allah ve Resulünün sizlere kendi nefislerinizden daha evla olduğuna, keza Allah ve Resulünün sizin evliyanız / velileriniz olduğuna şahadet eder misinizin?’ Dediler ki: ‘Evet, ya resulellah.’ Bunun üzerine buyurdu ki:

‘Allah ve resulü kimin mevlası ise bu (Ali) de onun mevlasıdır. Ve ben size iki emanet bırakıyorum ki, onlara sarıldığınız sürece asla sapmayacaksınız; Allah’ın Kitabı ve  Ehl-i Beytim.'” (bk. İbn Hacer, el-Metalibu’l-âliye,16/142/h. no: 3943)

İbn Hacer bu hadisin senedinin “sahih” olduğunu belirtmiştir. (bk. a.g.y)

- Yine büyük bir sünni alim olan Bediüzzaman Hazretleri de hem “Gadir-i Hum”daki bu hadisin sahih olduğunu hem de başka hadis kaynaklarında da Hz. Ali’ye karşı çok övücü hadis ifadelerinin bulunduğunu şu sözlerle ifade ermiştir:

“Hazret-i Ali'nin (ra) şahsı hakkında sair hulefadan ziyade senakârane ehadîsin kesretle intişarının sırrı şudur ki: Emevîler ile Haricîler, ona haksız hücum ve tenkis ettiklerine mukabil Ehl-i Sünnet ve Cemaat olan ehl-i hak, onun hakkında rivayatı çok neşrettiler.”

“Sair Hulefa-i Raşidîn ise, öyle tenkid ve tenkise çok maruz kalmadıkları için, onlar hakkındaki ehadîsin intişarına ihtiyaç görülmedi.”

“ Hem istikbalde Hazret-i Ali (ra) elîm hâdisata ve dâhilî fitnelere maruz kalacağını nazar-ı nübüvvetle görmüş, Hazret-i Ali'yi (ra) me'yusiyetten ve ümmetini onun hakkında sû'-i zandan kurtarmak için مَنْ كُنْتُ مَوْلاَهُ فَعَلِىٌّ مَوْلاَهُ gibi mühim hadîslerle Ali'yi (ra) teselli ve ümmeti irşad etmiştir.” (bk. Lem'alar, s. 23)

- Demek ki, ilgili hadis ve Gadir-i Hum hutbesi doğrudur. Fakat hadiste söz konusu edilen “mevla” kavramı sünnilere göre halife manasında değildir.

Bu konunun özeti şudur:

“Ehl-i Sünnet ve Cemaate karşı şîa-i velayetin hakkı yoktur ki, Ehl-i Sünneti tenkid etsin. Çünki Ehl-i Sünnet, Hazret-i Ali'yi (ra) tenkis etmedikleri gibi, ciddî severler. Fakat hadîsçe tehlikeli sayılan ifrat-ı muhabbetten çekiniyorlar. Hadîsçe Hazret-i Ali'nin (ra) şîası hakkındaki sena-yı Nebevî, Ehl-i Sünnete aittir. Çünki istikametli muhabbetle Hazret-i Ali'nin (ra) şîaları, ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaattir. Hazret-i İsa Aleyhisselâm hakkındaki ifrat-ı muhabbet, Nasara için tehlikeli olduğu gibi; Hazret-i Ali (ra) hakkında da o tarzda ifrat-ı muhabbet, hadîs-i sahihte tehlikeli olduğu tasrih edilmiş”(bk. Lem'alar, s. 24)

İlave bilgi için tıklayınız:

Şiiler, Peygamber Efendimize, Gadir-i Hum denen yerde Hz. Ali'nin ...

GADÎRU HUM.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun