Şeytanlar kulak hırsızlığı yapmak için bulutlara kadar çıkarlar mı?

Tarih: 22.01.2022 - 20:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Şeytanların kulak hırsızlığı yapması meselesi ile ilgili olarak, Peygamber Efendimizden (asm) sonra göklerden yasaklandıklarını biliyoruz. Fakat bazı hocalar, bu hususla ilgili yaptığı bir konuşmada ''Resulullah'tan sonra gökler tamamen kapanmıştır lakin melekler ancak bulutlara kadar inecek ki bulutta bir şey konuştukları vakit onlardan şeytanlar bir şeyler kapabilsin'' diye anlatıyor. Bu doğru mudur?
- Yani göklerde Resulullah'ın gelişiyle kulak hırsızlığı yapamayan şeytanın, buluta kadar inen meleklerin kendi aralarındaki konuşmaları dinleyip kahinlere getirmesi mümkün müdür?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Şeytanlarla cinlerin gökten haber öğrenmek amacıyla kulak kabartmaları konusuna, istirak-ı sem denir.

Sözlükte “gizlice almak, çalmak” manasındaki serak (serika) kökünden türeyen ve aynı anlamı taşıyan istirâk ile “işitmek, işitme duyusu, kulak” manasındaki sem‘ kelimelerinden oluşan istirâk-ı sem‘ (istirâku’s-sem‘), “gizli sözlere kulak kabartıp dinlemek.” demektir(1).

Şeytanlarla cinlerin semadan haber öğrenmek için kulak kabartmaları Kur'an-ı Kerîm’de bu terkiple ifade edildiği gibi(2) sadece sem‘ kökünün türevleriyle de anlatılmıştır.(3)

Hadislerde de aynı terkip “şeytanların kulak hırsızlığı yapması” anlamında kullanılmıştır.(4)

Kur'an, sözü edilen ayetlerde, şeytanların kulak hırsızlığı yaparak bazı sözler kapmak suretiyle elde ettikleri bilgileri kendilerine yakın buldukları kahin vb. kişilere naklettiklerini, bu şekilde onları etkilemeye çalıştıklarını bildirmekte, ancak üzerlerine parlak ve yakıcı alevler yöneltildiğini, yıldızlar fırlatılarak taşlandıklarını, böylece göğün şeytanlardan korunduğunu, onların yüce sakinler topluluğunu (mele-i a‘lâ) dinleyemediklerini, bu husustaki her teşebbüste oradan atıldıklarını haber vermektedir.

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz de meleklerin göklerde olup bitenleri kendi aralarında konuşurken, kulak hırsızlığı yapan şeytanların duydukları haberleri yüzlerce yalan katarak kâhinlere ulaştırdıklarını söylemiştir.(5)

Diğer bir rivayete göre de Resûl-i Ekrem’e (asm) kâhinlerin gaybdan haber verdiği yolundaki iddianın esası sorulunca, “Kâhinlere ait beyanların hiçbir değeri yoktur.” şeklinde cevap vermiş, “Fakat söyledikleri bazen doğru çıkıyor.” denmesi üzerine de “Bunlar kulak hırsızlığı olup, cinlerin yüzlerce yalanla beraber kahin dostlarına fısıldadığı sözlerden ibarettir.” buyurmuştur.(6)

İnsanlarca algılanamayan şeytan ve cin türünden varlıkların gayb aleminden haber öğrenmeye çalışmalarının Hz. Peygamber (asm) döneminde ve daha sonraları devam edip etmediği konusunda iki farklı görüş bulunmaktadır:

Ebu Abdurrahman el-Herevî ve Maverdî’nin de içinde yer aldığı bazı alimlere göre haber hırsızlığı onun devrinde de sürmüş, ancak nübüvvet öncesinde olduğu kadar serbest şekilde yapılamamış, istirâk-ı sem‘a katılan şeytan ve cinler şihâba (bir nevi ışınlanma) maruz kalmıştır.(7)

İşte, şeytanlar kulak hırsızlığı yapmak için bulutlara kadar çıkar diyen, bu görüşe göre konuşmaktadır.

İslam bilginlerinin büyük çoğunluğuna göre ise bu hırsızlık Resûl-i Ekrem’in (asm) nübüvvetinden itibaren ortadan kalkmıştır. Çünkü Kur'an-ı Kerîm’de, cinlerin kulak hırsızlığı yapmak için daha önce gökte tutunup kalacak yer buldukları halde, nübüvvetten sonra alev huzmeleri ve güçlü kuvvetli koruyucularla karşılaştıkları belirtilmiştir.(8)

Muteber hadis kitaplarında yer alan rivayetler de bu hususu teyit etmektedir.(9)

Peygamberlere melekler vasıtasıyla gönderilen vahyin, melekler gibi gayb alemine mensup olup onların bazı yeteneklerini taşıyan şeytan ve cin türünden varlıklar tarafından tahrif edilmesi, istikametinden saptırılması(10) veya kahinlerin şahsında vahyin alternatiflerinin üretilmesi manasına gelen istirâk-ı sem‘ bütün vahiyler için söz konusudur. Bu hususa yer veren beş ayetin dördünde şeytanların, yüksek topluluğun kendi arasındaki konuşmalarına vakıf olamadıkları, kulak hırsızlığı yapmak isteyenlere de delip geçen parlak bir ışığın (şihâb) engel olduğu haber verilmektedir.

Cin suresindeki ayetlerde ise (72/8-9), Hz. Muhammed’in (asm) nübüvvetle görevlendirilmesinden sonra, daha önce kulak hırsızlığı yapabilen cinlerin artık bundan tamamen menedildiği belirtilmekte, bu husus hadislerde de yer almaktadır.(11)

İstirâk-ı sem‘a dair ayetlerin üçünde konu kozmolojik oluşum ve düzen içinde zikredildiği halde(12) bazı müfessir ve hadis şarihlerinin olayın Hz. Peygamber’den önce vuku bulmadığını söylemeleri, istirâk-ı sem‘ tabirinin Cahiliye şiirinde bulunmadığı iddiasını bunun delilleri arasında zikretmeleri, hem ilgili ayetlerin örgüsü hem de Arap edebiyatı tarihi açısından isabetli bulunmamıştır.(13)

İstirâk-ı sem‘ ayetlerinde geçen şeytanlarla kahin, müneccim ve medyum arasında münasebet kurulması konunun temel esprisiyle uyum halindedir. Zira şeytanlar ve cinler, Hz. Peygamber’den (asm) önce kulak hırsızlığıyla elde ettikleri bilgi kırıntılarını kahin ve müneccimlere telkin ediyorlardı. Ayetlerin dördünde kulak hırsızlığı şeytana nisbet edilirken Cin suresinde ona atıf yapılmamakta ve sema haberlerini dinleme olayı cinlerin ifadesi olarak nakledilmektedir.

Bunu, şeytanın kulak hırsızlığı yoluyla elde ettiği bilgileri insan türüne, cinlerin de kendi türlerine telkin ettikleri şeklinde açıklamak mümkündür.(14)

Kaynaklar:

1) Lisânü’l-ʿArab, “srḳ” md.; Fîrûzâbâdî, el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ, “srḳ” md.
2) Hicr 15/17-18.
3) Şuarâ 26/210-212; Sâffât 37/7-10; Cin 72/8-9.
4) Müsned, II, 14; Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 6, “Tefsîr”, 15/34, “Cihâd”, 174; İbn Mâce, “Muḳaddime”, 13.
5) Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 6; “Tefsîr”, 15/1; İbn Mâce, “Muḳaddime”, 13.
6) Buhârî, “Ṭıb”, 46; “Tevḥîd”, 57; Müslim, “Selâm”, 122-123.
7) Mâverdî, s. 101-103; Kurtubî, X, 10; Süyûtî, Laḳṭü’l-mercân, s. 171.
8) Cin 72/8-9.
9) Buhârî, “Tefsîr”, 72/1; Müslim, “Ṣalât”, 149; Tirmizî, “Tefsîr”, 72.
10) krş. el-Hac 22/52-53.
11) Buhârî, “Tefsîr”, 72/1; Müslim, “Ṣalât”, 149.
12) Hicr 15/16-18; Sâffât 37/6-10; Mülk 67/3-5
13) Taberî, XXIII, 26; Kurtubî, X, 10-12; XV, 66; XIX, 12; Süyûtî, el-Ḫaṣâʾiṣü’l-kübrâ, I, 278; krş. Müslim, “Selâm”, 124; Tirmizî, “Tefsîr”, 34.
14) bk. Bedreddin eş-Şiblî, Âkâmü’l-mercân fî aḥkâmi’l-cân, Beyrut 1408/1988, s. 121; Süyûtî, Laḳṭü’l-mercân fî aḥkâmi’l-cân (nşr. Mustafa Abdülkādir Atâ), Beyrut 1406/1986, s. 170-172; Elmalılı, Hak Dini, VII, 5202-5206; Muhammed Ali Hamed Seyyidâbî, Ḥaḳīḳatü’l-cin ve’ş-şeyâṭîn mine’l-kitâb ve’s-sünne, Kahire 1989, s. 22-25; DİA İstirak-ı sem md.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun